Tüm engellemelere rağmen halkın ve teşkilatın kendisine yoğun teveccüh gösterdiğini ifade eden Kaya;

Ben sessizlerin sesi olmak için geliyorum demiştim. 
Şimdi sessizlerin sesi olan bir konuyu gündeme getirmek istiyorum.
Bu şehir 4685 km² alandan  18 ilçeden oluşmaktadır. 
Dolayısıyla Güney’den, Doğu’dan, az da olsa Batı’dan göç almaktadır. Bölgemizde yaşayan insan profili de bu nedenle çeşitlilik kazanmıştır. 
Başlı başına şehrimizin doğusunda batısında ve güneyinde kendine münhasır yaşayan halkımız bulunmaktadır. 
Siyasi partiler de bu insanları temsil etsinler diye ihtiyaçlara cevap versinler, sıkıntılarla ilgilensin, onların dertleri ile hasbihal olsun ve benzeri şeyler için milletvekili seçimleri yapmaktadırlar. 
Yani milletin vekilleri bu nedenlerden ötürü  seçilmektedir. Şehrin tamamına hizmet etmeleri için. Bu yüzden ilçelere hizmet edebilsin diye millet vekili adayları dengeli olarak dağıtılır ve  seçimlerde bu dengelere göre seçmen reaksiyon gösterir. 
Bugün içinde bulunduğumuz il başkanlığı seçiminden yola çıkarak gittiğim ziyaret ettiğim ilçelerin yarısından fazlasında konuşulan serzenişte bulunulan bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. 
Kişisel görüş olarak değil teşkilatın sesi, dengenin sesi, partinin gerçek sahiplerinin şikayeti olarak algılanmasını istiyorum. 
Şehrimizin doğu ve güneyi gözardı edilerek sadece batısında birbirine çok yakın olan üç ilçeden, ülkemizin en büyük partisi olan AK Parti’ye seçilen milletvekilleri bu ilçelerden seçilmiştir. Bu adaletsiz dağılım şehrin güneyinde ve doğusunda yaşayan ilçelerdeki insanları, partiye gönül vermiş vatandaşları, il delegelerini ilçe başkanlarını, mahalle teşkilatlarının çoğunu derinden yaralamakta ve aciz bırakmaktadır.
Bu adaletsizliğe, bu adaletsiz dağılımı hazırlayıp Cumhurbaşkanımıza sunan zihniyet neyse bugün geldiğimiz  noktada il başkanlığı seçimi için de aday adayı arkadaşımızı yine şehrin batısından seçerek bir kez daha partiyi kendi kötü emellerine alet etmişlerdir.

Şimdi bazıları diyecekler ki şehrin doğusunda bakan var, İçişleri Bakanı. Ama İçişleri Bakanı Süleyman Soylu artık İstanbul milletvekili ve Türkiye’nin tamamına malolmuş bir bakandır ve çok yoğun iç ve dış meselelerle uğraşmaktadır.  Zaten şehirdeki bazı zihniyetler Sayın Soylu’yu da şehir ile küstürmüştür. Şimdi şehrin doğusundan bu tarafa bütün ilçeleri saymak istemiyorum ve güneyindekiler. Bunların bir derdi olduğu zaman kimle hasbihal olacak, kime derdini anlatacak, kime ulaşacaklar.  En azından il başkanı şehrin doğusundan olsaydı, ya da güneyden olsaydı daha adaletli bir dağılım olmaz mıydı? Denge denen bir şey vardır, dengeyi korumak bu aradaki organizasyonu yapan insanların en başta görevidir. 
Herkes kendi çıkarlarını düşünerek iş yaparsa, kendi emellerini partimizin üzerinde görürse ki öyle olduğu aşikar ortadadır, yarını olmayan bir sürece doğru sürükleniriz. Kendilerini bulunmaz hint kumaşı sananlarıda gördük yanlarında,  Recep Tayyip Erdoğan olmayınca kafalarını kapılarından çıkaramıyorlar unutmasınlarki hiç kimse vazgeçilmez değildir, en azından yakın tarihe bir baksınlar. 
Tüm gayemiz, yaklaşan seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AK Parti’nin yeniden Türkiye’nin lider partisi olarak kazanması ve ülkemizin bekası için icatlarını devam etmesi. Peki sizin amacınız ne neyin peşindesiniz. Bu şehrin yüzbinlerce insanını küstürmekle mi seçimlerde başarı sağlayacaksınız. 

Editör: TE Bilisim