Evlenecek Çiftlere Öneri
 
Yiğit’in doğumundan sonra kendisinin kas hastası olduğunu öğrenen anne Özer özellikle de evlenecek çiftleri uyardı. Gen testi yaptırmaları konusunda açıklamalarda bulunan Özer, “Bu testi herkesin yaptırması gerekir. Ben yaptırmadığıma pişmanım. Çünkü bilmiyordum. Bilseydim doğum yapmaz Yiğit’e sebep olmazdım” ifadelerini kullandı.
 
Bu Hastalık Çok Yıkıcı
 
Önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde Amerika’da Gen Terapisi ismiyle bu hastalığa çare bulunması yönünde çalışmalar yapıldığını ifade eden Özer, “Bu zamana kadar ülkemizde de gelişmelerin olması gerekiyor. Bakanlık yetkilileri bu konuda adım atılacağını ve 20 merkez kurulacağı yönünde bize söz verdiler. Biz şuanda ilaçlar ve cihazlarla bu hastalığın ilerlemesini yavaşlatıyoruz. Bakanlık tarafından verilen sözün takipçisi olacağız. Bu hastalık çok yıkıcı. Çocuğum her geçen gün gözümün önünde eriyor. Her ailenin dikkat etmesi gerekir. Gelecekte ne olacaklarının hepsini biliyoruz. Belki yeni gelişen ilaç Yiğit’e çare olamayacak ama ben yine mücadeleme devam edeceği” şeklinde konuştu.

Rizeli bir anne ile oğlunun yaşam mücadelesi, hayata tutunuşu, pes etmeyişinin hikayesi
 
Pes Etmeyen Bir Annenin Feryadı
 
Yiğit’te yaşasın,
Kübralar hasta olmasın
Yiğitler, Oğuzlar yaşasın
 
DuchenneMuskülerDistrofi veya bilinen adıyla DMD Kas Hastalığı… Genetik olarak yayılan kızlarda taşıyıcılık erkeklerde ölümcül olan bir kas hastalığı. Çaresi halen daha bulunamadı. Rize’den bir annenin feryadı, her hafta gündemde kalması DMD’nin duyulması adına verilen mücadele, Sağlık Bakanlığı’nın önünde eylemden, futbol kulüplerinin farkındalık oluşturma çabasına kadar birçok farklı metotlarla ülke gündemine bakın böyle bir hastalık var dikkatli olun diyen binlerce aile…
 
Geçtiğimiz günlerde Rizespor, Türkiye’ de son yıllarda DMD Kas Hastalığı konusunda farkındalık hareketine katıldı. Rize’ de DMD hastalığına yakalanan 2 yaşındaki Yiğit Özer, annesi Birgül Özer ile birlikte Çaykur Rizespor idmanını seyrederek oyuncularla bir araya geldi. Çaykur Rizespor oyuncularından MykolaMoroziuk, Umar Aminu ve DimitriosChatziisaias DMD hastalığına farkındalık göstermek için kramponlarıyla özel poz verdi.
 
Ayrıca Rizesporlu yöneticilerin, önümüzdeki hafta sonu Trabzonspor ile oynayacakları lig maçına DMD Hastalığı ile ilgili seremoniye pankartla çıkılması düşünülüyor. Keza Bordo-Mavili futbolcuların da bu sosyal farkındalık projesine kayıtsız kalması beklenmezken sonu felakete gebe olan bu hastalığın duyurulması için tüm futbol kulüplerinin atağa geçmesi bekleniyor. Şimdi gelin daha iki yaşında mücadelenin ne demek olduğunu Yiğit’ten, pes etmemenin ne demek olduğunu da Yiğit’in Annesi Birgül Özer’den okuyalım.
 
Biz sorduk o cevapladı…
Biz sustuk o devam etti…
O durakladı biz konuşmaya çalıştık..
O pes etmeyeceğim dedi
Biz de vermiş olduğu mücadeleye saygı duyduk…
 
Mutlaka Gen Testi Yaptırılmalıdır
 
Tek amacının DMD hastalığını duyurmak olduğunu ifade eden anne Birgül Özer, “DMD’li çocuklar normal yoldan doğmasın. Ben bunun mücadelesini veriyorum. Taşıyıcı olduğumu bilseydim doğal yollardan çocuk değiltüp bebekle çocuk doğururdum. Normal doğum daha yapamam. Bir nevi Yiğit’e ben sebep oldum. Yiğit’in hasta olduğunu öğrendikten sonra iki şeyi mücadelesini veriyorum. Önceliğim oğlumun sağlığı, sonraki süreçte de hayatımın geri kalan zaman süresince DMD’yi duyurmak için mücadele edeceğim” ifadelerini kullandı.
 
DMD hastalığının duyulması ve insanların bu konuda bilinçlenmesi gerektiği konusunda açıklamalarda bulunan Özer, “Genetik hastalığı olanlar mutlaka tahliller yaptırmalı. Hatta tüm insanlarımız gen testini yaptırmalı. Benim bu gibi terslerden bilgim olmadı. Ancak bu saatten sonra ben yandım başkası da yanmasın diye mücadelemi vermeye devam edeceğim. Biz bu hastalığın duyulması için çok mücadele ediyoruz. Sosyal medyada Türkiye ya da Dünya gündemine taşımak için çaba sarf ediyoruz” dedi.
 
Sonumuz Çok Kötü
 
Giderek artan bir hastalıkla karşı karşıya olduklarını söyleyen Özer, “Bunun sayısız nedenleri olabilir. Yiyeceklerin genetikleriyle oynanmasından, Ozon tabakasının delinmesine kadar çok ciddi ve sayısal anlamda çok fazla nedenlerden dolayı bu hastalık olabilir. Bizim de vücudumuzun genetiği değiştiği için de doğum yaptığımız zaman çocuklarımızda bu tip hastalıklar ortaya çıkabiliyor.
 
Biz bu hastalığın sayısı resmi rakamlara göre 5 Bin diyoruz ancak bu sayı daha da yüksek olabilir. Örneğin Rize’nin ya da Trabzon’un köyünde 3 yaşında bir çocuğun hastalığı kendini gösterdi ve bir anda yürüyemedi. 5 yaşından sonra da yatalak oldu. Herkes bak engelli oldu diyor” ifadelerini kullandı.
 
Bu düşüncenin çok yanlış olduğunun altını çizen Birgül Özer, “İnsanlarımız kas hastalığı konusunda bilgisiz. Bu çok sinsi ve çok kötü bir hastalık. Sonumuz çok kötü ama yine de oğluma yetişemeyeceğimi bilsem de başka anneler babalar üzülmesin diye mücadelemi vermeye devam edeceğim” ifadelerini kullandı.
 
Şuanda Yiğit’in bir problemi yok gibi görülüyor ama ayaklarında içe doğru dönmeye başladı. Zamanla yürüyemeyecek. Yerden kalkamayacak duruma gelecek. Merdiven çıkamayacak, koşamayacak yani çocukluğunu yaşayamayacak. Zaten bu tip hastalar 7 yaşından sonra tekerlekli sandalyeye bağlanıyor. 10-15 yaşından sonra da vücudun her tarafı kasla çalıştığı için diğer organlarda da sorunlar baş gösterecek.
 
Bu nedenle kalp ya da ciğerlerinde sorunlar baş gösterecek. Vücut kas üretmediği için konuşamama, yutkunamama gibi sorunlarla karşı karşıya geleceğiz. Bu çocuklar öksürme bile öksüremiyor. Bazen bu tip hastalar solunum yetersizliğinden kaynaklı ölümler yaşanabiliyor. Keza 17-18 yaşlarında bu çocuklar yatağa bağlı kalıyorlar.
 
20 yaşından sonra da yaşayanı çok nadir olarak görülmekte. Bu çocukların bakımı da çok önemli. Fizik tedavi, havuz ve hep doğal ürünler tüketilmeli. Hiçbir bakkal ürünü yedirmiyoruz: Köy yumurtası, ev yoğurtları peynirler her şey ama her şey doğal bir şekilde olmalı bu şekilde beslenmeliyiz. Katkı maddesi olduğu zaman kas kütlesi daha olumsuz bir şekilde etkileniyor” ifadelerini kullandı.
 
20 DMD Merkezi Kurulsun
 
Devletin cihaz ve ilaç yardımı konusunda iyileştirici olmasını beklediğini dile getiren Özer, “En basitinden öksürtme cihazı 35 Bin liraydı. Devlet bunun 9 Bin TL’sini karşılıyordu. Ancak bu ay içerisinde resmi gazetede bu 18 Bin TL’ye çıktı. Bu çocukların uyku problemleri var. Keza 15 yaşından sonra bu sorunları çok fazla yaşamaya başlayacağız. Keza bunun da önüne kısmen de olsa geçebilmemiz için yine cihaz var. Ancak bunları da devlet karşılamıyor” dedi.
 
Bu yüzden sosyal medya bağlantısıyla kendiler,ini duyurmaya çalıştıklarını ifade eden Özer, “Biz devletten para talep etmiyoruz. Hastanelere kas hastalıklarıyla ilgili bir merkez yapılmasını talep ediyoruz. Her hastaneye olmasa bile Türkiye’de belirlenecek 20 merkez DMD’li aileleri çok rahatlatacaktır. Bizim amacımız şuanda bu.
 
Bugün sorun yok!... Ancak
 
3 sene içerisinde Amerika’da Gen terapisi çıkacağının altını çizen Özer, “Gen terapisi, kalıtsal hastalıkların iyileştirilmesinde kullanılmak üzere geliştirilen yöntemlere deniyor. Henüz çok yeni bir alan ancak Amerika’da 3 sene içerisinde böyle bir adımın atılacağını biliyoruz. Ancak Amerika’da çıksa bile Türkiye’de uygulayabilecek merkez yok. Bizim bir diğer uğraş alanlarımızın başında da Amerika’da bu gen terapisi yapılmaya başlanacağı ve Türkiye’de de tedavilerin başlanacağız zamana kadar Türkiye’nin belirli 20 yerinde merkez istiyoruz” şeklinde konuştu.
 
Özer, “Örneğin Ankara’da Trabzon’da Samsun’da Erzurum’da Diyarbakır’da vs gibi belirleyebilecek o bölgenin ulaşımı açısından rahat sağlanabilecek yerleri belirlenip merkez yapımına başlanılmasını istiyoruz. Benim çocuğum bugün yürüyor. En kısa zaman içerisinde Antalya’ya gideceğim. Ancak 10 sene sonra ben Antalya’ya nasıl giderim diye düşünmüyor değilim. Gelecek yıllarda çok büyük sıkıntılar yaşayacağız. Devletin bize hastane, merkez ve ilaç desteği konusunda etkili bir yapılandırılmaya gitmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
 
Özer, “En önemlisi de 3-5 sene sonra çıkacak olan tedavinin bizim ülkemizde zaman kaybı olmadan uygulanması lazım. Örneğin ilaç çıktı gen terapisi başarılı bir şekilde yapılmaya başlandı: Ancak elin Amerikalısı Almanı sağlık bulurken ben neden bulamamayım. İleriyi düşündükçe çok sıkıntılarımız var. Oğlum 2 yaşında ama bu gidişle Yiğit’e çözüm bulamayacağım gibi görülüyor ancak ben pes etmeyeceğim” ifadelerini kullandı.
 
Şuanda Türkiye’de bu konuda en fazla emek harcayan Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Haluk Topaloğlu. DMD hastalığı olan her aile mutlaka ona görünmüştür. Ancak öyle ailelerimiz var ki şehrin merkezine inebilecek de durumu yokken Ankara’ya gitmesini nasıl bekleyebiliriz. Keza Haluk Hoca’da Amerika’daki gelişmeleri an be an takip ediyor hatta bizleri de bilgilendiriyor. Bu hastalığa yakalananlarda Avrupa’daki yaş ortalamaları 30-40’a çıkarken bizim yaş ortalamamız ise 20-25 bu çok üzücü bir durum” dedi.
 
Geçtiğimiz Ay 3 Çocuk Öldü
 
Özer, “Geçtiğimiz ay içerisinde 3 tane 15 yaşında çocuk öldü. O da bizim bildiğimiz rakamlar. Avrupa’da olsaydık belki bu çocuğu daha ilerleyen yaşlara kadar yaşatabilirdik. Ancak ben daha burada Rize’de yetkililerle havuz için sürekli görüştüm 4 yaşından küçükleri almıyorlarmış. Rize Gençlik Spor İl Müdürü ile görüştüm. Bana tamam dedi ama antrenör yok. Biz de Trabzon’dan Onur Mutlu diye bir antrenörle konuştuk. Her havuz günü Rize’den Trabzon’a gideceğim. Ancak bu durumda olmayan insanlarımızın da olduğu kulak ardı edilmesin” dedi.
 
Ben bu ülke vatandaşıysam ben de varım. Ben de yaşayacağım, Yiğit’te yaşasın, Yiğitler Kübralar, Oğuzlar da yaşasın. Bütün çocukların yaşamasını istiyoruz. Bu çocuklar özel çocuklar. En ufak bir enfeksiyon kapmaması lazım. En basitinden bir grip hastalığını bile üstümüzden atabilmek 10 15 günse bu çocuklar 1,5 2 ayda atıyor. O yüzden hasta olmaması gerekiyor. Bu hastalıkta her şey birbirine zincirlemedir. Bir çarkta sıkıntı yaşanırsa gelecek adına her şey daha karanlık olur.
 
GEN Testi Mutlaka Yapılmalı
 
Kendisinin taşıyıcı olduğunu ifade eden Özer bu konu hakkında da kapsamlı açıklamalarda bulundu. Özer, “DNA’da X kromozomundan geliyor. Ama genelde anneler taşıyıcı oluyor. Genele bakıldığında erkek çocukları hasta oluyor, kız çocukları taşıyıcı oluyor. Bu hastalık benden Yiğit’e geçti ama sağlığımda hiçbir sorun yok. Ancak taşıyıcıyım. Misal Yiğit kız olsaydı, sağlıklı ama taşıyıcı olacaktı. Trabzon’da Farabi Hastanesi’nde Gen testi yapıldığında bu hastalık ve daha yüzlercesi belli oluyor. Bu konuda hatta evliliklerde nasılsa Hepatit kontrolü yapılıyor ya bence bunda Gen Testi’nin de yapılması gerekir diye düşünüyorum.
 
Yiğit’in Mücadelesi Bana Güç Veriyor
 
Tüm yaşlarda karşılaşabilecekleri sıkıntıları bilmesine rağmen ayakta durmak zorunda olduğunu ifade eden Özer, “Kimsenin 1 dakika sonrasının garantisi yok. Ancak göz göre göre çocuğumdaki değişimleri görmek beni çok üzüyor. Çok duygusalım, çok duygusalız ancak güçlü olmak zorundayız. Örneğin her akşam Yiğit’i uykusundayken saatlerce izliyorum. Uykusundayken bile vermiş olduğu mücadeleyi görebiliyorum. Bu beni hem üzüyor hem de Yiğit’in yaşam karşısında vermiş olduğu mücadele karşısında bir kez daha hadi Birgül yarın daha kuvvetli olman gerekiyor diye her seferinde daha dinç bir şekilde uyuyorum.
 
Örneğin siz durduğunuz yerde terler misiniz? Ya da uyurken terler misiniz? Yiğit terliyor. Her gece boncuk boncuk ter atıyor. Kaldırıp üstünü değiştirdiğim zaman sanki havuzdan çıkmışçasına oluyor. Nasıl mücadele ettiğini görüyorum. Vücuduyla nasıl savaştığını görebiliyorken bir annenin ya da bir babanın nasıl pes etmesini bekleyebiliyorlar aklım almıyor. Bu hastalıkla mücadele eden her bir aile mücadele ediyor etmek zorunda. Çünkü hasta olan kendi evladı.. İçinden bir parça..
 
Sağlık Bakanlığı Söz Verdi
 
Bu hastalıkla ilgili çözüm önerileri kapsamında hemen hemen her bölgede erkinlikler düzenleyerek seslerini duyurmaya çalıştıklarını belirten Özer, “Rize, İzmir, Antalya, Diyarbakır, Eskişehir, Ankaravsbir çok ilde aynı anda etkinlikler düzenledik. Özellikle de Ankara’da gerçekleştirmiş olduğumuz etkinlik adeta eyleme dönüştü. Bakanlığın önünde yapıldı. Bakanlıktan 3 önemli isim, arkadaşlarımızın yanına gelerek 20 merkez açılması konusunda bize söz verildi” diye konuştu.
 
Çalışmalara başlanacak diye de kendilerine deklare edildiğini ifade eden Özer, “Hatta DMD Aileleri Derneği olarak da bu sözün karşılığını bekliyoruz. Bakanlık söz verdi diye oturmuyoruz gerek sosyal medyadan gerek reel olarak bu hastalığı duyurmaya çalışıyoruz. Bu işin peşini bırakmayacağız. Biz çocuklarımızın yaşamasını istiyoruz. Bu çocukların zamanı yok. Benim çocuğumun oturmaması gerekiyor oturduğu zaman kalkması gerekiyor. Benim çocuğum oturmadan benim bir şeyler yapmam lazım. Önümde 5-6 senem var. Bu zaman zarfında elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım.
 
Yetkililer Sesimize Kulak Versinler
 
Şuanda Türkiye ve Hindistan’da uygulanan Kök Hücre tedavisinin DMD’ye iyi geldiğine dair bilimsel bir kanıt bulunmadığını söyleyen Özer, “Bizler yaşatacağız Yiğit’i. Ben ve eşim. Elimizden gelen ne varsa yapmaya devam edeceğiz. Onu dünyaya biz getirdik. Sorumlusu biziz. Ancak devlet yetkililerinden sesimizi duymaları için çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen sesimize kulak versinler. Allah’ın bize verdiği bir sınav olarak görüyoruz bu durumu evet zor bir sınav. Ancak gücümüz yettiğince Yiğit’le birlikte ayakta durmaya devam edeceğiz. Bu hastalığın başka çaresi yok.
 
Bir an önce merkezlerin yapımı ve çıkacak olan Gen Terapisi’nin Türkiye’ye de eş zamanlı gelmesi gerekmektedir. DMD’nin sorunu insandaki en büyük gen olan distofrin genindeki mutasyonlar ve bozulmalarıdır. Ben çocuğuma inanıyorum ki tıptan fayda bulacağım. Belki şuan geç kalıyorum ama inancımdan hiçbir zaman eksilme olmayacak. Tam aksine Yiğit’in her gece sırılsıklam olurcasına verdiği mücadeleyi bir anne olarak kendime örnek alıp yaşantımın sonuna kadar bu hastalığın duyulması için elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım”
 
Nöroloji Uzman Dr. Leyla Çavdar Yılmaz’a DMD hastalığını sorduk
 
Net Tedavisi Yok
 
Birgül Özer ve oğlunun yaşam mücadelesine geçmeden önce DMD hastalığı nedir sorusunun cevabını bulmak lazım. Bu konuda gazetemize açıklamalarda bulunan Medikal Park Trabzon Karadeniz Hastanesi Nöroloji dalında Uzman Doktor Leyla Çavdar Yılmaz, şuan için net bir tedavi şeklinin olmadığını ancak yurt dışında Gen Terapisi alanında çalışmaların hız kazandığını ifade etti.
 
Protein Yokluğu
 
DMD erkek çocuklarında gözlenen hastalık olduğunu ifade eden Yılmaz, “Kız çocukları genelde taşıyıcıdır, fakat nadirde olsa kız çocuklarında da görülebilir. DMD erkek çocuklarında gözlenme sıklığı 1/3500 iken kız çocuklarında 50 milyonda birdir. DMD kas hastalığı distrofin geninde bulunan bir mutasyon sonucu oluşur ve distrofin proteini sentezlenemez. Proteinin yokluğunda kaslar bütünlüğünü koruyamaz ve yıkım baş gösterir” dedi.
 
Dikkatli İzlenilmeli
 
Kaybedilen kasların yerini yağ ve bağ dokusu almaya başladığını dile getiren Yılmaz, “Çocuğun doğumu ve ilk yıllardaki gelişimi normaldir ve normal zamanda yürümeye başlarlar. Hastalık 3 ila 5 yaşları arasında ortaya çıkar. Bazen erken de görülebilir. Yürümeye başladıktan sonra çocukta yavaş yürüme, çabuk yorulma, sık düşmeler olur. Başlangıçta bu şımarıklığa ve beceriksizliğe yorumlanır. Çocuğun baldırları şiş ve serttir(pseudohipertrofi) Yürüme ve merdiven çıkmada zorluk, oturduğu yerden kalkmada zorluk çekerler” dedi.
 
20-25 yaş aralığı!
 
Yılmaz, “8 yaş civarında omuz kavşağında tutulmaya başladığı gözlenir. Kol ve boyun kaslarında güçsüzlük gelişir. Parmak ucunda yürümeye eğilimlidirler, achillestendonunda sertlik gelişir. Giderek ayakta durma güçleşir ve 9 yaşından sonra desteğe ihtiyaç duyarlar. 13 yaş civarında tekerlekli sandalyeye bağımlı olurlar. Sonrasında 16 yaş civarında hastalarda kalp problemleri başlar yatağa bağımlı olduktan sonrada ve akciğerler ile ilgili problemler oluşur. Genelde 20-25 yaşları arasında kaybedilirler. Çocukların bir kısmında da orta derecede zeka geriliği, bazılarında ise öğrenme güçlüğü bulunur” şeklinde konuştu.
 
Gen Testi Ve Biobsi
 
Testlerin önemine değinen Yılmaz, “DMD tanısında kullanılan testler; kan testi, kas biyopsisi ve genetik testlerdir. Kan testinde hastada kreatinkinaz (CK) enziminin düzeyinde artış saptanır. Bu test, tek başına tanı konmasına yeterli değildir. Kesin tanı kas biopsisi ile konur. Diğer bir yöntem ise kandan DNA analizi yapıp hastalığa neden olan distrofin geninin mutasyonunu araştırılmasıdır. DMD tanısı konulan ailelere genetik danışmanlık önerilir” dedi.
 
Çalışmalar Devam Ediyor
 
DMD’nin henüz bilinen kesin bir tedavisi olmadığının altını çizen Yılmaz, “Ancak bu konuda çalışmalar devam ediyor. Çocukların hareket kabiliyetlerini biraz daha uzun sürdürebilmeleri için cihazlar, steroid tedavileri ve fizik terapi uygulanabilir. DMD tedavisine fizyoterapi mutlaka eşlik etmelidir. fiziksel egzersizlere ve fizik tedavi uygulamalarına erken yaşta başlamak çok önemlidir. Özellikle yüzme sporu önerilir. Ayrıca oturma ve yürüyüş uyum sağlayıcı aparatlarla desteklenebilir” şeklinde konuştu.
 
Bu Sese Kulak Verin
 
DMD kas hastalığı…
Hiçbir sorununuz yokken bir anda hortlar…
Daha 1 yaşında olan çocuğunuzu hayal edin.
İlk adımını atacakken güçsüzlük fark edersiniz.
Doktora koşarsınız.
Teşhis konmuştur.
DuchenneMuskülerDistrofi…
Yani DMD, kas hastalığı…
Çocuğunuzun zamanla yürüyemeyeceğini düşünün.
Yerden kalkamayacak duruma geleceğini…
Merdiven çıkamayacağını…
Koşamayacağını…
Yani çocukluğunu yaşayamayacağını...
Çünkü tedavisi yok.
Amerika’da başta olmak üzere birçok ülkede bu konu hakkında çalışmalar yapılıyor.
Önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde Gen Terapisi adında bir umut ışığı var.
Ancak sinsi ve de de çok yıkıcı bir hastalıktır bu DMD…
DMDli Aileler Derneğiyıllardır Türkiye’nin belirlenecek 20 bölgesine merkez yapılması taraftarı. Bu konuda yapılan eylemler karşılığını buldu.
Söz aldılar Bakanlıktan.
20 Merkez yapılacak sözü..
Cihazlar pahalı, fizik tedavisidir havuzudur derken masraflar bir yandan dağ gibi olurken diğer yandan da minik bedeniyle yaşamak istiyorum dercesine atan küçük bir kalp…
Ama hiçbir şey o kadar kolay değil.
Bugün topa vuran bu çocuk 7-10 yaş arasında tekerlekli sandalyeye mahkum kalabilir…
Bugün bu topa vuran Yiğit’im 10-15 yaşlarında yatağa makinalara bağlı yaşamak zorunda kalabilir…
Bugün bu topa vuran aslan parçası 20’sini bile göremeden aramızdan ayrılabilir…
Her şeye rağmen ayakta duran bir anne…
Her şeye rağmen derdini içine akıtan bir baba…
Yılmayacağım diyen bir aile…
Gelin hep birlikte bu DMD Hastalığı konusunda hem fikir olalım ve yetkililere talebimizi iletelim…
Ölmesin çocuklar…
Bu dünya güzelse bu çocukların yüzü suyu hürmetine güzel…
Ali Osman Yürük
Editör: TE Bilisim