Ağustos 1-4 ve 6 tarihlerinde yazdığım, Ağla Çay-Kur um ağla Fiilen Özelleşmiş Çay-Kur ve Rize başlıklı yazılarımı okudunuz. Aynı yazılarım, Taka’daki internet sitelerinde duruyor. Bu yazılarımdan dolayı Çaykur Genel Müdürlüğü şahsıma 15 bin. TL'lik tazminat davası açtı Sevgili Okurlarım, Yazılarımın içeriği, daha öncesinde yerel, bölge ve ulusal basında yer alan olayların ve meslektaşlarımın yazılarının tekrarı şeklinde ve basın özgürlüğü kapsamında yazılan hakaret içermeyen yazılardır. Benim yazılarımdan önce neler oldu, neler mi yazıldı? İnternetten ”Çaykur ve Kota” başlığı ile girerseniz bütün gazetelerdeki manşetleri göreceksiniz. Gazete, televizyon ve sitelerin isimlerini vermeden sadece birkaç başlık vereyim “Çay üreticisi isyanda”, ‘Rize’de görülmemiş isyan’, Karadeniz sahil yolunda isyan trafiği kapadı’ başlıklarıyla ”Rize’de Çaykur’un kontenjan uygulaması ve özel sektör işletmelerinin düşük bedelle yaş çay alması çay üreticilerini isyan ettirdi. Üreticiler protesto gösterilerinde bulundu” haberi ulusal ve yerel basında yer aldı. Ayrıca bölge milletvekillerinin bu konudaki soru önergeleri, hatta meclis kürsüsünde Artvin Milletvekilinin çaylı yaptığı eylemler, TBMM tutanaklarında mevcut. Bütün bunlar varken biz neyi yazmışız. Söz konusu üç yazımın özetini tekrar takdirlerinize sunuyorum. Hep üreticiyi savundu “Bir haftadan beri aranızdayım. Gitmediğim ilçe, uğramadığım köy kalmadı.. Gezdiğim dolaştığım her yerde aynı soruya muhatap oluyoruz Ankara’dan geliyoruz ya..Dahası hem gazeteci, hem başbakanlıkta  bürokratız ya.. Bu sorulardan kaçmamız mümkün olmuyor. Çayı bilen, gençliğimde çok çay toplamış biri olarak, bu olayın perde arkasını araştırmak istedim. Ankara’dan bildiğim bilgileri de ekleyince gerçekleri, binlerce çay üreticisi ile paylaşmak istedim. Özellikle şunu belirteyim ki, bu yazımın ne yakından tanıdığım Genel Müdür Sütlüoğlu’nun, ne de mevcut yönetimle ilgisi yok. İzlenen yöntemden söz edeceğim. Vatandaşa gerçekler anlatılmıyor. Sistematik bir şekilde, üretici özel sektöre itiliyor. Bunu fırsat bilen özel sektör de bunu fırsat olarak değerlendirip, üreticiden düşük fiyata çay topluyor. Bu kapsamda genel değerlendirme yaptım. ‘Çay-Kur özelleşti mi, özelleşecek mi?’ tartışmaları devam ederken, üretici cephesinden özelleşmiş durumda zaten.. Benim tespitim şu: Başbakan Erdoğan Rizeli. Ve Başbakan bizden olduğu sürece bu kurum fiilen özelleşmez. Geçmiş dönemlerde de aynı politika uygulandı. Ancak, kurum özelleştirmeden uygulamada, sistematik olarak özelleşmiş durumda. Durum böyle olunca, olan vatandaşa oluyor. Çay-Kur kontenjan uygulayınca, sistematik bir şekilde, üretici özel sektöre gitmek zorunda kalıyor. Özel sektör, kontenjan uygulamasını dört gözle bekliyor. Anlayacağınız ‘Tak’ kontenjan,’Şak’ özel sektör oluyor. Özel sektöre gün doğuyor 110 kuruş olan çayı( kilosu) 50. Kuruştan alıyor. Özele denetim şart. Devlet, üreticinin hakkını korumalı. Çay üreticisi kendisine sahip çıkılmasını istiyor. Sütlüoğlu’dan açıklama.. Söz konusu yazıma Genel Müdür Sütlüoğlu’dan gazete’ye açıklama geldi. Genel Müdür Sütlüoğlu’nun açıklamasını 04 Ağustos günü gazetemiz TAKA’da aynen yer aldı. Genel Müdür İmdat Sütlüoğlu gazeteye açıklama gönderip, yazıda belirttiğim konularla ilgili ‘Tümüyle gerçek dışıdır” demiş. Devam etmiş ‘Yazara karşı yasal yollara başvurma hakkımızı saklı tutuyoruz” diyerekten ufaktan  masa altından sopa göstermiş. Başka bir yazımda da Genel müdüre aşağıdaki soruları soran yazı yazdım. Biz neyi yazmışız da tümüyle gerçek dışı. “Çayda kontenjan yoktur, hiç uygulanmadı” da, biz mi var dedik”. “Üretici, mecbur bırakılmadan, kendi isteği ve arzusuyla mı, çayını yarı fiyatına özele veriyor? “Bacalarda duman çıkmıyor, çevreyi kirletmiyor da biz mi yalan söylüyoruz? “Tüm çayları, Çay-Kur alıyor da üretici keyfinden, yarı fiyatına çayını özel sektöre satıyor, Özele kendi isteğiyle mi gidiyor? “Fabrika bacalarında duman çıkmıyor da, biz mi çıkıyor dedik” Hemşerilerim bacalara baksınlar. “20’ye yakın fabrika tam kapasite, son teknoloji ile çalışmıyor, yeni teknolojiye ayak uyduramıyor” şeklindeki vatandaşların iddialarını dile getirdik. Tam kapasiteyle çalışıp çalışmadığını, ODTÜ ve Makine Mühendisleri Odası’ndan gelecek bir heyet incelesin. İspata gerek var mı? Neyin yanlış, neyin doğru olduğunu binlerce Çay üreticisi üretici bilmiyor mu? Bu yazdıklarım ‘yalandır’ diyen tek bir üretici çıksın, “Ben kontenjan uygulamasından memnunum” “Çayımı kendi isteğimle, özel sektöre yarı fiyatına veriyorum” desin 30 yıllık kalemi kırar, bu mesleği bırakırım. Değerli Dostum Sütlüoğlu ile istediği köye, istediği bölgeye, alımevi’ne birlikte gidelim. Üretici ile konuşalım, yazdıklarımın hepsi doğru olduğunu söylerlerse, genel müdürlüğü bırakacak mı? Sonuç olarak, İmdat bey yakından tanır ve severim. Güzel hemşerimdir. Temiz ve dürüst birisidir. Bakanlık psikolojisinden kurtulup ‘İmdat ağabey’ olsun Daha çok itibar görür. Yasalara-tekziplere sığınmasın. Atlasın, gitsin meslektaşlarıma, ya da onları davet etsin götürsün bahçeye, üreticiye. Meslektaşlarım her gün manşetten verirler, yüceltirler onu.
Editör: TE Bilisim