Bu haftada gördük ki,
Trabzonspor olarak biz bu ülkenin,
Alex Haley’in Kökler adlı romanından uyarlanan efsane dizideki
Kunta Kinte'yi andıran bir  takımıyız.
45 yıldır futbolcularımız,
Türkiye'deki Futbolun beyaz ırkı sayılan İstanbul takımlarının kölesi  Horoz Corç'u olmuşuz.
Ama 9 yıldır durum daha da  vahimdir...
*
Zira çalınan son şampiyonluğun ardından zulüm artarak devam ediyor...
Alınan puanlar...
Gasp edilen emekler...
Ardı arkası kesilmeden devam ediyor...
*
İşte son Galatasaray Trabzonspor maçında Türkiye'nin  gözleri önünde da ahlaksızlık hız kesmeden devam edip gidiyor...
Demek ki,
Niyet kötü olunca musibetten kaçış imkansız.
*
Baksanıza,
Galatasaraylı futbolcu,
Hakeme küfrediyor,
Karşılığı kırmızı kart.
Ama Hakemin kulakları var duymuyor.
Gözleri var görmüyor...
*
Galatasaraylı bir başka futbolcu,
Trabzonspor ceza sahasına getirdiği topu sağa açıyor.
Kendisi topsuz haldeyken sözde kalecimiz ona faul yapılmış gibi,
Adam adeta Malkoçoğlu gibi taklalar ata ata sahadan çıkıp,
İstanbul'u dolaşıyor...
Haliyle hakem bu ilizyona  10 puan anlamında çakma bir penaltı veriyor.
*
Yetmedi.
Bununla da bitmedi...
Galatasaraylı futbolcu,
Trabzonsporlu futbolcuyu arkadan biçiyor.
Sahada görevli adam(!) "olur böyle vakalar" diyor.
Oysa bu eylemin karşılığı net sarı kart.
Ama vermiyor.
*
Sonra Galatasaraylı tekmeli kasap,
Kendi ceza sahasında Trabzonsporlu futbolcunun ayağına taban basıyor;
Trabzonsporlu  futbolcu perişan,
Ama no penaltı.
*
Bu ne cesaret!
Bu ne cüret!
Dünyada görülmedi hiç böylesi pis ihanet.
*
Yeter,
Vallahi yeter!
Bitsin artık bu çile...
 
Okul taşıtlarına denetim lütfen!
 
On beş günlük tatil bitti ve dün okullar tekrar açıldı.
Okul taşıtlarında bu dönemde de,
Kim bilir kaç istenmedik olay vuku bulacaktır..
Onun için "Denetimler şart" diyorum.
*
Mesela  okul taşıtlarının bakımları yapılmış mı,
Araçlar trafiğe çıkmaya müsaitler mi,
Mesela taşıt sürücüsünün ehliyeti taşıt kullanmaya  uygun mu,
Araçlara kar lastikleri takılmış mı,
Mesela araçlarda koyu film var mı?
Olanlar söktürülüyor mu?
Sürücülerin suç dosyası masıl?
İşte bunlar ve daha fazlası denetlensin istiyorum...
 
Özcan Aydın
 
Özcan Aydın Trabzonlu fikir ve düşünce adamı.
Kalabalıkları sevmiyor.
Yalnızlık onun, okumak ve üretmesi için olmazsa olmazlardan.
Özcan Aydın  sohbeti keyifli bir adam.
Neşeli ve ölçülü...
Şiirleri sade ve yüreğe dokunuyor.

"Kirpiğinde düşlerim" şiir kitabı,
Onun 2. Eseri.
Birinci eseri bir roman.
"İrina'nın İrileri" romanın adı.
*
Özcan Aydın Romanında diyor ki:
"O an Kalbime bir hançer saplanmış gibiydi.Hiç bir ses çıkartmaksızın çanta kucağımda yürüdüm bir anda göğsümde ağırlığını hissettim ve onu kapı  önüne kadar taşıdım.
Kapının eşiğinde durdum.Başımın üstünde bir sokak lambası yanıyordu: Bir an için beni gözetlediğini düşündüm.Ama ne yazık ki ıiğında şaşırtıcı bir sadelik ve baygın bir uyku içinde uyuyor gibiydi. İrina'nın Bakışları öncekinden daha net canlandı gözümün önünde. Hızlı bir rüyadan uyanır gibi geri döndüm baktım:
Gözleri cevahir taşı İrina.

*
Özcan Aydın şiirinde ise,
bir gariplik var
bu akşamda
üşüyor ayaz
korkuyor karanlık
birkaç şarkı at üstüme
alabora olayım kadehimde
ve bir avuç sarhoş
senin sinende
 
Gazetecilik Bitmez
 
Tüm dünyada dijitalleşmenin artmasıyla "Gazetecilik mesleğinin öldüğü" tartışmaları sürerken,
 New York Times’ın açıkladığı rakamlar,
Bu tartışmaya ışık tutacak boyuttadır.
ABD merkezli küresel bir yayın organı olan New York Times,
Dijital medya alanında öncü olmasıyla tanınıyor.

Gazetenin kendi haberine göre,
New York Times dijital abonelik gelirini 2018 yılı sonu itibarıyla 709 milyon dolara çıkardığını açıkladı.
*
Dijital içeriğe para harcayan insan sayısının 4.3 milyona ulaştığı belirtilen haberde,
*
NYT’nin haber merkezine ise sadece geçen yıl 120 haber çalışanı daha eklendiği belirtildi.
*
Haber merkezinde çalışan gazeteci sayısının ise 1.600'e çıktığı aktarıldı.
Çevrimiçi abonelik geliri 2018'de yaklaşık yüzde 18 artarak 400 milyon dolara ulaşırken,
Dijital reklamcılık yüzde 8.6 artarak 259 milyon dolara ulaştı.
*
Yılın son üç ayında, dijital abonelik satışları yaklaşık yüzde 9'luk bir artışla 105 milyon dolara yükseldi.
*
Demek ki neymiş.
Gazetecilik mesleği bitmiyor ve bitmeyecekmiş.
Çünkü toplumların haber alma istekleri sona ermez.
Sadece haberin araçları değişir, gelişir.
*
Dün radyolar vardı.
Ardından televizyonlar geldi.
Şimdi Gazeteler varken,
Dijital gazetecilik geldi.
Yani no problem...
 
Al Sana Bir Fetva Daha
 
Densizin biri kalkmış,
"Bizim Partiye oy vermeyeni Allah çarpar" diyor.
Bir kere Allah bazı hesapları bu dünyada,
Bazı hesapları da öbür dünyada görür.
*
Ama illa da bu dünyada ceza verecekse,
O zaman,
Bu milletin emeğini,
Geleceğini,
Servetini yiyip/yutanları çarpar...
*
Çarpmakla da kalmaz.
Çıkartırdır bu cennet vatandan.
Toplar.
Böler
Un /tuz eder.
*
Yeter artık!
Haddinizi öyle bir aştınız ki,
Haşa Allahın iradesine bile küstahça kanaat yürütüyorsunuz.
Ayıptır!
Günahtır!
Vallahi de billahi çok oldunuz!
 
Daha Beter Olun!
 
Asya ülkelerini , ve daha çok da Müslüman ülkeleri sülük gibi emerek,
Hatta köleleştirerek,
Onunla da yetinmeyip birlerine düşürerek onları sürekli fakirleştiren.
Fakat kendileri her daim kalkınan, 
Bu vahşi Batı'nın iki münafık ülkesi,

İtalya ve Fransa bu sıralar birleriyle fena halde papaz olmuşlar.
Büyükelçilerini bile çekmişler...
Nedeni de İtalya Fransa'daki Sarı Yeleklilerin lideriyle görüşmüş.
Ya, onun için birbirlerine ciddi ciddi tavır almışlar.
Ulan, bilmem kaç yüzyıldır bizim düşmanlarımızla,
Görüşen,
Konuşan,
Akıl ve silah veren siz değil misiniz?
Beter olun!
 
içimden geldi
 
Sanatın sırtından doyan doyana,
Bunu gören ahlak nasıl dayana,
Vicdan  sorar olmuş, aklı olana,
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi...
 
FIKRA
 
Salomon tatile çıkmış, ortağını arıyor.
- İşler nasıl?
- Her şey gayet iyi, ancak sana kötü haberlerim var.
- Ne oldu?
- Soyulduk.
- Saçmalama Mişon, aldıklarını yerine koy.
 
Açıklama Gelmez
 
Beklemeyin.
İsmet Yılmaz'ın,
"Beraat Belgesi "dağıtmasıyla ilgili,
Diyanet İşleri Başkanlığından beyanın vahametine yönelik,
Herhangi bir açıklama,
Gelmez.
Beklemeyin.
*
Ama Diyanet İşleri Başkanı,
Atatürk'e küfreden cibilliyetsizleri ziyarete gider.
Çünkü, dünyada koltuk ahrette iman!
Aman da aman...
 
NE OLDU BİZE
 
Çocuk istismarı üzerine az da olsa,
Kadın dernekleri ve üniversiteler önemli çalışmalar yapmaktadırlar.
Alınan bilgilere göre,
Durum gerçekten de vahim.
Ahlaksızlık aldı başını gidiyor.
Ve durdurulması neredeyse imkansız.
*
Kadınlar,
Yaşlılar ve çocuklar bu günün toplumunda en büyük zararı gören kesim olmaya devam ediyor.
Aslında bu gün durum vahim olsa da,
Bu vahametin ayak sesleri ta dünden duyulmaya başlamıştı zaten.
Bakınız,
Halk ozanımız Karacaoğlan ne diyor dizelerinde:
 
On birinde bir yar sevdim
Tez açılmış güle benzer
On ikide şeker şerbet
Al yanaklar güle benzer

On üçünde gözler süzer
Zülfü gerdana dizer
Kargı kamış gibi uzar
Boyu selvi dala benzer
...
Sözler devam ede dursun,
Bu dizeler türküleştirilmiş ve ülkenin şöhretli sanatçıları tarafından söylenirken,
Kadınlı/erkekli mekanlarda yoğun alkışlar almaktadırlar.
*
İşte başka olumsuz örnekler: 
O şimdi asker,
Canı neler ister/
Uykusunda Mevlam,
Beni ona göster.
*
Sarılmandan belli,
Kıracan mı belimi/
Çok canım acıdı,
Çeksene elini.
*
Dam üstünde un eler,
Tombul tombul memeler/
Memeler baş kaldırmış,
Kavuşmuyor düğmeler.
*
Senin ağzının içini yerim.
Yakalarsam Muck muck!
Ben armudi pudadum, 
Budağuni sakladum/
Anasinin yaninda,
Kizini kucakladum...
*
Tabi bütün bunlar üsturupsuz ifadeler olsa da,
Çocuklara tacizin mutlak nedeni olamaz.
Ama açıkça görülüyor ki,
Önce ahlak sonra her şey ölüyor...
*
Bu günlerde maalesef,
İnsanlığımızdan utanacak hallere gelmiş bulunmaktayız...
Allah sonumuzu hayreylesin...