İlkokul yıllarında öğretmeninin teşvikiyle resim yapmaya başlayan 58 yaşındaki Yıldırım, amatörce yaptığı resimler zaman içinde onu profesyonel bir ressama dönüştürürken, bir yandan da geçinebilmek için abisiyle birlikte açtıkları ayakkabı dükkanını işletti.

Uzun yıllar hem esnaflığa hem de tuval üstüne yağlı boya resimlere devam eden Yıldırım, resim tutkusu nedeniyle işini bırakarak, eşinin de desteğiyle sadece resim yaptı.

Hasta çocuğunun üzüntüsünü fırça darbeleriyle aştı

Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "2005'te oğlum Selahattin'in doğumuyla birlikte hayatımız tamamen değişti. Ailecek farklı duygulara kapıldık. Ağır otizmli bir çocuğa sahip olmanın zorlukları çok fazla. Bazen karamsarlığa düşüyorsunuz ama Allah'ın ve ailenizin desteğiyle aşıyorsunuz. Eşimin ve benim dünyaya bakış açımızda bir farklılık olmadı. Devletinde engellilere yönelik destekleri var. Bizi rahatlatıyor.

O sıkıntılardan fırça, boya ve tuval sayesinde uzaklaştığımı söyleyebilirim. Bazen gün doğumunda evden ayrılırım, bazende gün batımında, böylece deşarj olmaya çalışıyorum. Resim yapmanın beni rehabilite ettiğini söyleyebilirim. Bu konuda Allah'ın yardımı ve eşimininde manevi desteği çok oldu. Oğlumuzun rahatsızlığını gördükçe ben de daha çok hizmet etme ve çalışma azmi oluştu." 

Bugüne kadar, 24 kişisel sergi açtığını ifade eden Yıldırım, çalışmalarında gün ışığından faydalanarak birebir doğa resimlerini tuvale yansıtmaya çalıştığını aktardı.

25 yılda 970 yağlı boya tablosu

Yıldırım kendisine ait bir atölye de kurduğunu ifade ederek, 3'ü yurt dışında olmak üzere 100'e yakın karma grup sergisi açtığını belirtti.

Sergilerinin hepsinin ilgi gördüğünü ifade eden Yıldırım, "Diyarbakır'dan, İstanbul'a, Ankara'dan, Gaziantep'e, Aydın'dan, Antalya'ya kadar birçok şehirde koleksiyoncularda çeşitli eserlerim var. Ortalama 25 yılda 970 tane yağlı boya tablo yaptım. Sergilerimin hepsine eşim ve oğlumla birlikte gideriz. Ayrıca zaman zaman üniversite öğrencileriyle bir araya gelerek, bilgi paylaşımında da bulunuruz. Zamanında hiç para almadan resim yaptığım günler olmuştu ancak şimdilerde resimlerim için birçok kişi bana ulaşıyor. Her işte olduğu gibi sabırlı olmak ve işi sevmek gerekir ancak 12 yaşındaki otizmli oğlum Selahattin'in de bize şan getirdiğini düşünüyorum." dedi.

Eş, Mine Yıldırım ise kocasının resme olan ilgisini kendilerine de aşıladığını dile getirerek, "Resim, evimizde sürekli hayatımızın içerisinde. Oğlum doğduktan sonra resimle birlikte daha çok kenetlendik birbirimize. Allah'ında yardımıyla üçümüz el ele verdik, eşim resim çalışması yaparken ya da Türkiye'nin ve dünyanın çeşitli şehirlerinde açtığımız sergilerde hep birlikte oluyoruz. Selahattin ve resim bizim ailemizi bambaşka bir yere götürdü. Böyle çok mutluyuz. Otizmli ya da engelli çocuğa sahip olan olan aileler karamsarlığa kapılmasın. Hayatta muhakkak sıkıntıları örtecek bir şeyler bulunuyor."
 
Editör: TE Bilisim