Sezon başından günümüze köprülerin altından çok sular aktı. Büyük kulüpler apoletlere boğulan teknik adamların elinde oyuncak oldu.

Üç büyüklerin yöneticisi taraftarı ve yayın organları buna devletin TRT’side dahil gözyaşları sel oldu aktı! Türk futboluna musallat olan bu aymazlar için tarihi geçmiş ilaçları denemek her zamanki gibi en kolay yoldu. Yaşadıklarından ders almayanlar için hayaller erken söndü. Şişirilmiş balonlar uçarken konuşma baloncukları patladı. Bu patlayan baloncuklar hala daha açık ara ligde lider olan Trabzonspor’u konuşacakları yerde hep yalakalıklarını yaptıkları üç büyükleri konuşuyorlar.

Trabzonspor’u konuşanlarında çok az sesi çıkıyor. Sezon başından bugüne Trabzonspor, çok kritik maçlar oynayıp, kritik maçlar kazandı. Bazen de kazanamayıp, berabere kaldığı da oldu. Ama her ne olursa olsun 2 maçın haricinde maç kaybetmedi. İşte bu zorlu maratonda kıl payı maç kazanmazlar, özellikle Galatasaray maçındaki geri dönüş akıllardan çıkacak gibi değildi.

Ard arda gelen galibiyetler ve her maçın ayrı ayrı yazılan duygulu hikayesi, şehri de müthiş havaya soktu. Ve bu harika takım, teknik heyetiyle, yönetimiyle, taraftarıyla bir bütün olmayı başardı. İşte bu zorlu maratonda başarı da böyle geldi ve o nedenle de çok anlamlı oldu. Trabzonspor ligin başından bugüne liderliği sahiplendi, kendinde olanı açığa çıkardı ve bu motivasyonla bugüne kadar başaramadığı gizemi de ortaya çıkardı. Diğerlerinin ne yaptıklarıyla ilgilenmedi, kendi doğrularını sahaya yansıttı. İlk devrenin sonunda taraftarlarını şampiyonluk trenine bindirdi, İstanbul ağalarına Türk futbol tarihinde görülmemiş puan farkları bindirdi. İstatistikleri yerle bir etti. Son nefesine kadar kazanmaya programlanan ve şampiyonluğa adeta tünel kazarak ilerleyen bordo-mavili kaplanlar başarı ve mutluluk ateşini yaklaşık 40 yıl aradan sonra yeniden yaktı. Ve sahanın içindeki duruşunu hiç bozmayan Trabzonspor, "yılın efendisi" oldu. Tüm bu yaptıklarıyla Bordo- Mavililer lige renk kattı. 38 yıllık özlemi bitirmek için de yüzüp yüzüp şampiyonluğun kuyruğuna geldi. Şimdi bitime 8 hafta kaldı. Hafta sonu Akyazı’da Beşiktaş’ı yendiğimiz takdirde büyük ihtimalle kuyruğuna geldiğimiz şampiyonluğun kalan yarısını da bitirmiş olacağız. Ve "Güzel günler göreceğiz çocuklar" şarkısını söylemeye artık deyim yerindeyse bir nefeslik süre kaldı. Trabzonspor bulunduğu bu yere kolay gelmedi. Onun için ligin bitiminde söylenecek sözümüz şimdiden söyleyelim. "Hak yerini buldu."

MİLLİ TAKIMDA ALTAY SKANDALI

Fenerbahçe’nin kalecisinin bu yaptığı ikinci vukuatı.  Geçmişte yedek kulübesinde iken Uğurcan'ın yediği gole gülmüştü! Bu nedenle o maçta devre arasında Burak Yılmaz tarafından azarlanmıştı. Altay bu kez Portekiz maçı öncesi kendisinin istatistiklerini bir kâğıda çıkararak, Hop hop top doğruca Milli Takımlar Sorumlusu Altıntop'un odasına gitmiş, "Ben Uğurcan'dan daha iyi bir kaleciyim, işte istatistiklerim" demiş, Portekiz maçında kaleyi Altıntop'tan istemişti.

Hop hop Altıntop da "hoooop dur bakalım" demiş, odasından dışarıya gönderilmişti. Şayet bu olay doğru ise bu korkunç bir skandaldır! İçeride başka, kamuoyuna başka oynayan kaleci Altay, böyle giderse Milli Takımdan da Fenerbahçe'den de olacak. Böyle bir futbolcu Milli Takımda nasıl barındırılır? Şeytanın aklına gelmeyecek, ama belli ki bazı şeytanlıklarıyla malum kişiler Milli Takımı ayağa düşürecek işler yapıyor! Ama bilmediği bir şey var Türkiye'nin en iyi kalecisi Uğurcan'ın istatistikleri Avrupa’da da tüm kalecileri geride bırakıp, zirveye çıkmış! Bu yetmezmiş gibi bir de bakıyoruz ki, İtalya maçında denilen Altay ilk 11'de sahaya çıkıyor. Milli Takım adeta ülkenin değil de bazı kişilerin kariyer sahası olmuş! Altay’ın bu yaptığı yanına kar kaldı ise artık kapat Türk futbolunu gitsin! Allah biliyor İtalya maçında oynamasını da çok istedim. Nasıl bir futbolcu olduğunu değil Türkiye, tüm dünya görsün diye! Her yediği golden sonra Portekiz maçındaki yaptığı aklına gelmiş artık. Milli Takımda senin bu kapasitede futbolcular oldu mu, kimse merak etmesin, ülkenin başı önünden kalkmaz. Fenerbahçe'de oynuyorsun diye sana Milli Takımda ayrıcalık mı yapılacaktı? Sana bu şanlı şerefli, şehitlerin kanı ile oluşmuş bayrağın üzerinde bulunduğu ay yıldızlı formayı verenlere yazıklar olsun! Neymiş efendim, Altay’ı gönderirsek İstanbul basını bizi defe koyarmış. Millî takım üç beş kendini bilmezin elinde oyuncak olmuş. Vay be! Asıl rezillik bu. Adam kendini Milli Takımın üzerinde görecek. Sözün özü, bu konuda A Milli Takımı yönetenler sınıfta kalmıştır!

KÖLEOĞLU’NUN ARDINDAN

Şükrü Güngör Köleoğlu... Trabzon'un sayılı iş adamlarından biriydi o... Fındıkla ilgili projeleriyle adını duyurdu. 1953 yılında Trabzon'da doğan Köleoğlu aslen Makine Mühendisi... 2005 yılında Trabzon Arsin Organize Sanayi Bölgesi'nde üretime geçirilen ve dünyanın en büyük fındık entegre işleme tesisi olan fabrikanın kurucusu ve sorumlu yöneticisiydi. Fındıkta yaşanan aksaklıkları mercek altına almış, "Fındıkta Verim ve Kaliteyi Arttırma Projesi"ne öncülük etmişti. Trabzon Ticaret Borsası'nda 2009-2017 yılları arasında yönetim kurulu başkanlığı yaptı.

Aynı dönem içinde Trabzonspor’un Resmi Yiyeceği Finduk, Fındıklı Ekmek Projesi, Fındığı Daldan Değil Yerden Toplayın, Fındıkta Mekanik Kurutma gibi projeleri de hayata geçiren Köleoğlu, TOBB Tahkim Divanı ile TOBB Strateji Geliştirme Yüksek Kurulu Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulunmuştu. Trabzon'un fındık ikonlarından olan kayınpederi Kenan Oltan ile birlikte Oltan Gıda çatısı altında buluşup Türkiye fındık ihraç rekortmenliğine layık görülmüştü. Köleoğlu 2018 yılında son kez gülümsedi dünyaya. Türk fındığı 4 yıldır öksüz, aynı zamanda gariban... Özellikle bölge halkı Köleoğlu'nu unutamıyor. Eniştesi Trabzonspor Asbaşkanı Ertuğrul Doğan "Verdiğim söze az kaldı, kupa sana gelecek Şükrü Baba" diye paylaşım yapmış. Rahmetli olmadan önce her gün Faroz Yalıspor’da gelip iş insanı ve Trabzonspor eski yöneticileri Recep Denizer, Mecit Sarı ve Bahri Şiranlı ile okey oynarlardı. Tuttuğunu koparan bir karaktere sahip olan Köleoğlu alçak gönüllü, güler yüzlü idi. Köleoğlu ebedi istirahatgahı Sülüklü Mezarlığında dualar ve saygıyla anıldı.

ALKIŞI HEK EDEN İSİM YUSUF YAZICI

Trabzonspor alt yapısında yetişen, Erdoğdu Lisesi’nde hem okuyup hem Türkiye Şampiyonu hem de Dünya Şampiyonluğu yaşayan ve şu anda Rusya’nın Dinamo Moskova takımında oynadığı başarılı futbol ile adından söz ettirmeye devam eden Yusuf Yazıcı geçtiğimiz ay içerisinde Rize'de yapılan Liselerarası Türkiye Futbol Şampiyonası finalinde rakibi Sakarya Spor Lisesini yenerek Türkiye Şampiyonu olan eski okulu 15 Temmuz Erdoğdu Lisesi futbolculara verdiği şampiyonluk pirimi sözünü yerine getirdi. Toplam 50 bin TL prim gönderen milli futbolcunun bu örnek davranışı herkes tarafından alkışlandı. Demek ki vefa sadece İstanbul’da bir semt adı değilmiş. Okuduğu, Türkiye Şampiyonu ve yanı sıra Dünya Liseler arası futbol şampiyonluğunu eski adı Erdoğdu Lisesi’nde yaşayan Yusuf Yazıcı’yı biz de alkışlıyoruz. Helal olsun sana alkışı sonuna kadar hak ediyorsun Yusuf Yazıcı…

GÖZ DOKTORU HASAN AYYILDIZ HOCAMA TEŞEKKÜR EDERİM

Orhan Gencebay’ın meşhur şarkısında “çakmak çakmak gözler” diye nitelediği “gözler”den mustarip idim. Her iki gözümde katar oluşmuştu. İnsanların ne yüzünü görebiliyordum ne de onlara isimlerinle hitap edebiliyordum. İlk etapta sağ gözümden başarılı bir şekilde operasyon geçirdim. Sonra sol gözüme sıra geldi. Hiç tereddüt etmeden Operatör Doktor Hasan Ayyıldız hocamın ikinci kez ellerine kendimi bıraktım. Hasan hocam hem gözümde oluşan katarağı almaya çalışıyor, hem de beni konuşturarak “Beşiktaş maçını sana cam gibi izlettireceğim” diyor. Gerçekten de Hasan hoca her iki gözümü de başarılı bir şekilde ameliyat etti. Şükürler olsun bu sıkıntıdan beni kurtardı. Yeniden dünyayı görmüş gibi oldum. Geçenlerde kontrol için Doktor Hasan Ayyıldız hocanın yanına Bülent Türkmen kardeşimle gittim. Operasyon yaptığı gözümdeki bandajı çıkarttı sonra kontrolden geçirdi. Her iki gözüm de cam gibi görüyor. Allah Doktorlarımızdan razı olsun Hasan hocamıza ne kadar teşekkür etsek azdır. Kontrolden sonra Hasan hoca ve Bülent Türkmen ile hatıra bir fotoğraf çekildik.  

BİZİM ÇOCUKLAR BAŞARAMADI

Türkiye Portekiz maçında elimizden geldiğince mücadele etmeye çalıştık. Ancak Kuntz’un Berkan gibi yanlış oyuncu tercihleriyle işimizi çok zorlaştırdı. Ardından ilk golü çok saçma bir şekilde yedik. Türkiye sürekli atak yaparak bir gol atabildi. Onların attığı gollerde Uğurcan'ın yapabileceği çok bir şey yoktu. Temelde hatayı Uğurcan’da değil onun önündeki defans ve orta sahanın verimsiz futbolunda aramak gerekiyor bence. İkinci yarı kazanılan penaltıyı Burak Yılmaz maalesef değerlendiremedi ve hepimizi çok üzdü. O penaltı golü ile birlikte eminim ki biz Portekiz’i eleyecektik. Ancak şans bizden yana olmadı. Kazanan Portekiz’i yine de tebrik etmek lazım. Futbol bu kazanmak da var kaybetmek de. İtalya’yı örnek alalım mesela. Geçen sene Dünya Şampiyonası kupasını evine götüren efsane İtalya kadrosu. Kuzey Makedonya gibi bir takıma yenildiler ve kupaya veda ettiler. İnanılır gibi değil! Gelelim Trabzonspor'a. Beşiktaş maçına çok iyi hazırlandık. Eksik olan oyuncularımız. En başta da Hamşik takıma geri döndü. Bu maçı da alırsak, şampiyonluğu garantilememize bir adım daha yaklaşacağız. Abdullah hoca ve öğrencilerine sonsuz bir güvenimiz var. Trabzonspor taraftarları olarak güvenimizi boşa çıkarmamak için ellerinden gelenini yapacaklarından eminim! (EFE KAAN ÖZTÜRK)