Sevgili Okurlarım, Rize’de, yine ölümlü heyelan ve toprak kayması oldu. Şehir felç oldu. Önce hayatını kaybeden hemşerilerime başsağlığı, yaralı ve zarar görenlere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bir-iki yıl öncede aynı felaket olmuş ve 11 hemşerimiz hayatını kaybetmişti. Demeçler, önlemler, bugünkü gibiydi. “Devlet gereğini yapacak, yaralar sarılacak”, ‘Önlem alınacak, dereler ıslah edilecek” Bir ay sonra bütün bunlar unutuldu, ateş düştüğü yeri yaktı. Bugünde aynı şeyler söyleniyor, demeçler veriliyor, Devlet protokolü çizmeleri giyiyor. Gelecek felakete kadar, bunlarda unutulacak. Bir yıl öncesinde yazdığım ‘Karadeniz’i sel alacak” başlıklı yazımı aynen yayınlıyorum. Daha önceki yazılarımda da dile getirmiş, ilgilileri uyarmıştım. Babam rahmetli, köydeki evimizi yüksek ve korunaklı yerde yaptı. Dedem ve amcam da aynı şekilde yerleşim birimlerini oluşturdular. Bu yüzden hiçbir ev, bugüne kadar ne selden, ne de heyelandan zarar gördü. Ne mühendis, ne de Mimar idiler. Tarihi ahşap evlerimiz; ilgisizlik ve bakımsızlıktan yıkıldı, çürüdü. Güzelim, Karadeniz Bölgesi’ndeki evlerimiz birer birer yok oldu. Bizler okuduk, mühendis, mimar olduk. Eskilerimizin akıllarını beğenmedik ve evlerimizi dere kenarlarına yaptık. Dere yataklarına okul, cami inşa ettik. Derelerimizi ıslah değil, betonlaştırdık, daralttık, doldurup çay bahçesini yaptık. Yetmedi..Dere yataklarında yüksek yüksek binalar diktik. Derenin yönünü değiştirip Alabalık tesislerini yaptık. Buna devlet görevlileri başta olmak üzere, herkes seyirci kaldı, yapanlar alkışlandı, izin verildi. HES’ler nedeniyle doğanın eko-sistemi değiştirildi, taş ocaklarında kayaları dinamitledik. Önce Şavşat’ta, Borçka’da yaşadık. Geçen, 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan Rize’de yıkıldık. Dere, kendisine ait olanını istiyor, alacağını tahsil ediyor. Felaket geliyorum diyor. Önlem alınmaz, dere yataklarındaki yerleşim birimleri kaldırılmaz ise İstanbul’da yaşanan felaketi yaşayacağız. Ah vahlar para etmeyecek. Karadeniz’in toprak yapısı bellidir. Yarım ile 1,5 metre arasında değişen toprağın altında kaya tabakası vardır. Dolgu malzemesi için kayalar dinamitlendi, tepeler indirildi, HES’ler için doğanın eko sistemi değiştirildi. Kaya parçası ile toprak zemini arasında titreşim oluştu. Yağan yağmur, bu alanı girince toprak kaymaları, dolaysıyla sel meydana geliyor. Rize-Güneysu’daki heyelan bundandır. Karadeniz’de çok kötü yapılaşma var. Doğaya uyumlu değil, betonlaşmaya izin veriliyor. Benim ilçem olan Ardeşen’de de bundan nasibini aldı. Dereler işgal edilmiş. Sonuç olarak; güzelim Karadeniz’i sel alacak. Can ve mal kaybı olacak. Duyduk duymadık demeyin, önleminizi, bugünden alın. Yarın her şey için çok geç olabilir.
Editör: TE Bilisim