Artık küresel ısınmayla karşı karşıyayız. Bu bir gerçek. Hani adam  ölümcül bir hastalığa yakalanınca doktor “ne yerse yesin” der ya, bu o misal. Ne yazık ki, bu saatten sonra alınacak tedbirlerin olumlu anlamda katkısı olmaktan ziyade, felaketi

Artık küresel ısınmayla karşı karşıyayız. Bu bir gerçek. Hani adam  ölümcül bir hastalığa yakalanınca doktor “ne yerse yesin” der ya, bu o misal. Ne yazık ki, bu saatten sonra alınacak tedbirlerin olumlu anlamda katkısı olmaktan ziyade, felaketi yavaşlatmaya yönelik olacaktır. İyi de bu durumlara nasıl geldik? Vahşi kapitalizmin çıkarcı zihniyetine yenilerek zalimce kirletildi dünya. Maalesef ormanları yakılarak dünyanın ciğerleri yok edildi. Nehir ve derelerin kirletilmesiyle adeta kan damarları kurudu. Ve fabrika atıklarının denizlere akıtılmasıyla iyice zehirlendi dünya. Ama kimin umurunda? Euro ve dolar düşkünleri dünyanın sonu gelmiş nedense kaygılanmıyorlar. Medeniyet; genelde suçluların ve katillerin idamlarını kaldırmış olmasına karşın dünyayı ve  tüm insanlığı da mahvetmekte bir sakınca görememiş. İşte “batsın” dediğimiz bu dünya nihayet batıyor. Toprağın yüzü yırtıldı, çatladı. Derisi yandı, yaşlandı. Doğurganlığını yitirdi. Ve can çekişir hale geldi dünya. Arılar ve kuşlar ölmeye başladı. Nice bitki türleri ölmeye başladı. İnsanlık İyilik Dostluk Vefa ölmeye başladı. Bitki ve meyvelerin döllenmesi gittikçe azaldı, kıtlık artmaya başladı. İnsan sağlığına uygun olmayan hormonlu gıdalar çağı başladı. Tatsız tuzsuz bir zamana girmekteyiz. Sonbahardan önce dallarda yapraklar kurumakta. İlk baharda bile uyanmakta zorluk çeken hasta bir doğamız var artık. “Yağdır Mevla’m su!” şarkılarından, yağdır Mevla’m su yakarışlarına doğru gitmekteyiz. Ayrıca, dünyanın kliması olan kutuplardaki buzullar hızla erimeye başladı ve  Penguenler ve kutup ayıları ve daha nice canlıların varlıkları son bulmaktadır. Bu gelişme, kısa bir zaman diliminde pek çok yerleşim alanlarını sular altında bırakacaktır. Diğer yandan yine dünya yakın bir gelecekte; dört mevsimden iki mevsime dönüşecektir. Yani ateş ve buzul mevsimleri nüksedecek. Doğal afetler kitlesel ölümler doğuracaktır. Ayrıca deri hastalıkları, solunum yetersizlikleri ve alerjik rahatsızlıklar ve daha pek çok hastalık türeyecek olup, bunlar ölümlere neden olacaktır. Açlık nedeniyle toprak işgalleri yaşanacaktır. Zira malum nedenlerden ötürü tarım alanları ve su kaynakları kuruyacak. Toprak ana kısırlaşıp, cimrileşecek. Hijyenik yaşam kalmayacak. Adeta dünyada cehennemi yaşayacaktır insanoğlu. Evet, durum öylesine vahimdir ki, insanlık çok kısa bir sürede yeni bir dünya bulamaz ise, sonumuz gelmiş demektir.

- - - -