Yargı Reformu Paketi ile ilgili görüşlerin olumlu olduğunu belirten Gül, "Kamuoyuna açıklanan Yargı Reformu Belgesi, çok olumlu tepkilerle karşılandı. Bu süreci yürütürken, toplumun her kesimini dinleyerek, her kesimi paydaş kabul ederek, bu belgeyi hazırladık. Reform konusundaki olumlu tepkiler verenler kadar eleştiren arkadaşlar da bizim için çok önemlidir; çünkü dışlayıcı bir anlayışla reform yapılamaz. Tüm bu eleştiri ve önerileri dikkate alarak, bakanlık olarak revize eden dinamik bir süreci sürdürmeye çalışıyoruz. Bu iklimin korunması, bizim temel hedefimizdir. Bunu da hep birlikte sürdüreceğiz" diye konuştu. N Hukuki istikrarın, devlet ve millet için çok önemli olduğunu belirten Bakan Gül, şunları söyledi: "Nitekim birinci paket olarak Meclis'e gelen teklif oldu. Burada ifade ve düşünce özgürlüğünü daha da güçlendiren, önemli düzenlemeler bulunmaktadır ve yargının da iş yükünü hafifletecek, vatandaşlarımızın da günlük hayatlarını kolaylaştıracak düzenlemeler söz konusu. İfade ve düşünce özgürlüğü hususunda Yargıtay yolunu açarak, kanun yolunu genişletiyoruz. Siyasi istikrar, ekonomik istikrar kadar hukuk istikrarı da devlet için millet için çok önemlidir. Hukuki istikrar olmazsa insanların yargıya güveni olmaz. İşte bu nedenle hukuk istikrarını sağlamak adına çok önemli düzenlemeyle içtihat birliğini de sağlayacak şekilde, düşünce ve ifade özgürlüğünü daha güçlendirici bu düzenleme yürürlüğe girmektedir. Yine internet erişim anlamında, bildiğiniz gibi sitenin topyekun hepsini değil ilgili suça neden olan bir kısmının içeriğinin kapatılması hususunda da düzenleme söz konusu. İstinaflar da yargı sisteminde çok önemli hizmet görmektedir. İstinaflar Türk yargı sistemi ve vatandaşlara büyük imkan sağlamaktadır. Uygulamadaki ihtiyaçları dikkate alarak, istinaf düzenlemesiyle ilgili de birtakım düzenlemeler getirdik. Bu da istinaf sisteminin daha da güçlenmesine destek verecektir."

'Örselenmeyi ortadan kaldıracağız'

Pakette yer alan azami tutukluluk süresi, cinsel istismar ve şiddet suçlarına ilişkin yargılanma usulüne ilişkin de bilgi veren Bakan Gül, şöyle devam etti: "Soruşturma evresinde yine azami tutuklama süresi ön görülmektedir. Tutuklamanın esas bir mahkumiyet kararı gibi algılanması, yargıya olan güveni sarsan başlıklardan biriydi. Bu nedenle azami tutukluluk öngörüşü, düzenlemede yer almıştır. Böylece çok az bile olsa uygulamada yargıya güveni zedeleyen ve sanki 'Siyasi ya da farklı keyfi sebeplerle bu tutuklamalar oldu' algısını ve intibasını verecek bu düzenlemelerin asla ve asla olmasını istemediğimiz için böyle bir düzenlemede yargıya güveni artıracağına ve kişi özgürlüğünü daha da güçlendireceğine inanıyoruz. Mağdur odaklı bir yaklaşım bizim temel yaklaşımlarımızdan biri. Bu çerçevede yine adli görüşme odaları gibi yerler ihdas edilerek burada cinsel saldırıya ve şiddete maruz kalmış kadın ya da çocuk, bu suçun failiyle bir araya gelmeden ifade verebilecektir. Bu konuda uygulamada olan düzenlemeler, yasal statüye kavuşmaktadır. Böylece istismara uğramış, şiddete maruz kalmış bir kişi, mahkemede 'Sana bu mu şiddette bulundu?' diye yüz yüze gelip, tekrar kadın ve çocuğun örselenmesine sebep oluyor. İşte bu düzenlemeyle bir kez daha örselenmeyi ortadan kaldıracak paketi getireceğiz."

'Gizliliği sağlayacak düzenleme'

Pakette, cinsel istismara uğrayan çocukların dava dosyasında yer alan görüntülerinin gizliği ve muhafazası konusunda yeni düzenlemelerin de yer aldığını kaydeden Bakan Gül, "Cinsel suç mağdurları görüntülerinin kişisel veri olarak dava dosyasında saklanması ve gizliliği için her türlü yasal tedbirlerin alınması yasal bir hükümlük olarak geliyor. Dosyada gerek sabit gerek farklı sebeplerle yer alan bu belgeler bakıyorsunuz sosyal medyada dolaşıyor, yayınlanıyor. Yahu bu çocuk büyüyecek, sosyal hayata girecek. Bu çocuğun tüm bu verilerinin yayınlanması, alenileşmesi bu kişi için en büyük istismardır. İşte bu gizliliği sağlayacak, mahkeme dosyasında muhafaza edilecek şekilde bir düzenleme de yer almaktadır" diye konuştu.

düzenleme getirildiğini kaydeden Gül, "Davayı güvenlik sebepleriyle naklediyorsunuz ama bu kişinin oraya gitmesi, gelmesi, konaklaması vesaire ayrı bir külfet, dolayısıyla devlet ’ben senin davanı başka bir yere nakletme zorunda kalınca, yargı bu kararı verince senin yapmış olduğun konaklama, iaşe giderlerini devlet olarak karşılayacağım’ diye bir düzenleme burada var. Bu da çok önemli bir düzenlemedir. Keza adli tıp işlemleri için adli tıpa kalemden gönderiyoruz ama yol masrafları ve diğer masrafları da karşılayamıyoruz bu kişinin de yargılamaya katkıda bulunması lazım. İşte bu masrafı da yine karşılama yönünde bir düzenleme. Bu da sosyal devlet adına, hukuk devleti adına çok önemli bir düzenleme" dedi.

Türkiye’de iki yeni usulü, ceza muhakemesi sistemimize bu pakette kazandırdıklarını belirten Gül, "Bir seri yargılama, iki basit yargılama usulü. Seri yargılamada da özellikle ispatı kolay, önem derecesi düşük bazı suçlar için Cumhuriyet Savcısı ile sanığın bir anlaşmaya, bir kabule bağlı olarak yine yargılamanın nihayete ermesine ilişkin bir düzenleme yine mahkeme tabi kararı verecek savcının bu hazırlık aşamasından sonra, böylece indirilmiş bir cezanın da verilmesi suretiyle, şartları varsa hakim bunu kontrol edecek, bakacak, uygun görürse kararı vermiş olacak. böylece yaklaşık 200 bin dosya mahkemenin önüne gelmeden, yıllarca sürüp, iki yıl, üç yıl sürüp sonra da hükmün açılmasını geri bırakma, erteleme adeta yargıya böyle işi uzatıp, yargıya iş yükü getiren tüm uygulamaları böylece sistemde daha rasyonel bir hale getiriyoruz" diye konuştu.

" ’Seni mahkemede sürüm sürüm süründüreceğim’ lafları tarih olacak"

Bakan Abdulhamit Gül, yeni yargı reformu belgesi ile ilgili yapılan değişikliklerin önemine vurgu yaparak "Trabzon meydanında bir fil meydana geliyor, meydanın kamerasında görülüyor. Her şey belli savcı bakıyor, ondan sonra gösteriyor. Orada bir şoför aracını sürerken gelmiş bir magandanın birisi bir fiil işlemiş, aleni bir şekilde kamera kayda almış, her şey açık, burada aslında 3 yılda sürse dava, 5 yılda sürse ne ceza çıkacağı belli, fiil belli, cezası belli. Oturup savcı hemen konuşacak o da herşey açık, ortada olduğu için anlaşma olacak. Mahkemede uygun görürse anında, belki 3-5 günde bitecek. Böylece mahkemeye olan güveni, yargıya olan güveni de artıracağız. Zaten bu tür davaların sonunda bakıyorsunuz ya yüzde 50’si savcılık takipsizlik veriyor ya mahkemeye geliyor. Mahkeme yüzde 50’sini veriyor ama bütün bir adliye teşkilatına vatandaşlar ’yarın duruşmam var, önümüzdeki ay duruşmam var’, ’duruşman bitti mi?’, ’yok.’ Üç yıl geçti, basit bir mesele, basit ama devlet bunu çok önemsiyor, bir türlü karar vermekte bir neticeye varamadı. İşte bunu çok acil bir şekilde... Savcılarımız da sayı itibariyle yeterli bu konuda savcılarımıza geniş yetki veren bir yaklaşımla bu paketin inşallah yargıya önemli katkı sağlayacağını, vatandaşlarımıza önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz. Öyle bir şey çıkıyor ki yargı ile vatandaşın ilişkisi şöyle oluyor, diyor ki ’Seni mahkemede sürüm sürüm süründüreceğim, burnundan fitil fitil getireceğim.’ Yani şunu demiyor, ’mahkemeye seni vereceğim, hakkımı sonuna kadar alacağım görürsün’, biliyor çünkü o da sonunda ya hükmün geriye bırakılması alacak, erteleme alacak, verse bile 18 ayın altı infazı mümkün değil, içeriye girmeyecek, hakim de biliyor avukat da biliyor vatandaş da biliyor. Ne oluyor? yargıya güven azalıyor. ’Seni sürüm sürüm süründüreceğim’ demeyecek, ’mahkemeye seni vereceğim, hakkımı söke söke alacağım’ diye bu sistemlere ayar getirerek, bu sistemleri kurarak yargıya güveni inşallah artırmış olacağız" dedi.

"Geç gelen adalet, adalet değildir"

Geç gelen adaletin adalet olmadığını kaydeden ve bunun da önüne geçeceklerini ifade eden Gül "Basit yargılama usulünde asliye cezanın görevine giren ve iki yıla kadar olan suçlarda yine mahkeme yazılı savunmaları alacak. Duruşma yapılmaksızın karar verebilecek ve burada da hakim yine basit yargılama itibariyle kararı yine az önceki benzer usulle duruşmasız verecek ve herkes bu kararı alacak. Elbette verilen hükümlere karşı itirazlar mümkün olacak, itiraz olursa duruşma açılarak genel hükümlere göre yargılamaya devam edilecek. Böylece bu basit yargılamada da yaklaşık 350 bin dosya bu kapsama girmektedir. Bunların anlamı, Trabzon Adliyesinde, Türkiye’nin herhangi bir adliyesinde böyle artık uzun fermanlara dönen duruşma listeleri yerine, asliye cezalarda, ağır cezalarda vatandaşın gecikmeksizin çok nitelikli davaları ile ilgili hemen hakim ve savcılarımız da buralara yoğunlaşacak. Elbette diğer suçlarda çok önemli, bunları da önemli olduğu için gecikmeksizin yerine getiriyoruz. 3 yıl sonra şurada meydana gelmiş belli suçlarla ilgili üç gün içerisinde veriyorsanız insanın yüreği soğuyor, ’adalet tecelli etti’ diyor. ’Üç yıl sonra gelecek adaleti ben ne yapayım, geç gelen adalet adalet değil’ diyor. Oralarda da adaletin tez tecelli etmesi ne oluyor, gerçekleşmiş oluyor. İşte bu anlamdaki sistem sizlerin eliyle ortaya çıkacak, kanunların çıkması yeterli değil, önemli olan yine bu kanunların uygulayıcılar elinde daha da güzel şekillenmesi" vurgusunda bulundu.

"Cinsel suç mağdurlarının mahremiyeti korunacak"

Cinsel suç mağdurlarının kayda alınan beyan ve görüntülerinin de kişisel veri olarak dava dosyasına saklanması ve gizliliği için her türlü tedbirlerin alınması yasal bir yükümlülük olarak geleceğini belirten Gül, "Gerek sağlık, gerek farklı sebeplerle dosyada bulunan bu belgeler bakıyorsunuz sosyal medyada yayınlanıyor, dolaşıyor. Bu çocuk büyüyecek, bu çocuk sosyal hayata girecek, bu çocuğun kamuda tüm bu verilerinin yayınlanması, alenileşmesi bu kişi için en büyük istismardır, öbür fiil kadar istismardır, işte bunun gizliliğini sağlayacak, mahkeme dosyasında muhafaza edecek şekilde de bir düzenleme yer almaktadır" dedi.

Türkiye’de hukuk eğitimin kalitesinin çok yukarıya çıkmasına inandıklarını belirten Gül, sözlerini şöyle tamamladı:

"Açılan çok fazla hukuk fakülteleri, kontenjanların daha yukarıya çıkması bizim için önemli ve bu başarı puan sıralamasında yukarıya çıkması en azından sistemde fakültenin sayısı fazla olsa bile niteliği, öğrenci niteliğini artıracaktır. Şuanda 200 bin başarı puanındaki kişiler giriyor ama biz bunu 100 bin olmasının doğru olduğuna inanıyoruz en azından. Bu konudaki düzenlemeler hukuk eğitiminin kalitesini artıracaktır. Türkiye’de hukuk sorununun temelinde nitelikli hukukçu sorunu da olduğunu unutmamamız lazım. İşte bu da hukuk eğitiminin kalitesinin ne kadar olduğunu gösteriyor. Bunun bir nebze de olsa kalitesini artırmak için hukuk mesleklerine giriş sınavı da yine bu düzenlemede yer almaktadır. Böylece bu sınavda başarılı olmanın icabı sebebiyle hem hukuk fakülteleri üniversitede eğitim kalitesini artıracak hem de öğrenci arkadaşlar yoğun bir şekilde teori ve pratiklerini güçlendireceklerdir. Bu da hem avukatlık mesleği hem hakimlik mesleği hem noterlik mesleği adına çok önemli bir gelişme olacaktır, kaliteyi artıracaktır, bu sınavda çıtayı yukarıya inşallah çıkaracaktır. Keza hakimler ve savcıların alımına ilişkin şuanda sadece bakanlık yöneticilerinin mülakat kurulunda olduğu bir sistem var. Bu sisteme Yargıtay, Danıştay ve HSK’dan da görevlilerin, ilgililerin katılımı ile sürecin daha katılımcı bir şekilde mülakat kurulunun oluşmasını hedefliyoruz. Böylece yargıya olan güvenin artması yönünde çok önemli düzenlemelerin hayata geçmesi ama daha önemlisi bunların daha güzeliyle uygulamada, uygulayıcıların, sizlerin elinde şekillenmesi çok önemli. Ben sizlerin elinde bu reformların bir şahesere döneceğine ve vatandaşlarımızın yargıya olan güveninin daha da artacağına inancım tamdır." 
Editör: TE Bilisim