Kurulduğu ilk günden itibaren en büyük hedefi o zamanki adıyla Birinci Lig olan Süper Lig’e yükselmek olan Trabzonspor, elindeki müthiş futbolcu kaynağına güvenmeyip dışarıdan getirilen isimlerle ulaşmaya çalıştığı bu hedefini gerçekleştiremeyince, Ankara’daki PTT yıkımıyla mecburen içe dönmek zorunda kalmıştı.

Ve bilindiği gibi çoğunu rahmetli Ziya Kurbetçi (Barbon Ziya)’nin yöneticilerle masalara yumruk vura vura yaptığı mücadeleler sonrası zorla Trabzonspor’a aldırdığı gençler de bunun hakkını vererek hem efsane Trabzonspor’u yarattılar, hem de kendileri efsane oldular.

Ancak profesyonelliğin bu kadar yaygın olmadığı o dönemler Trabzon futbolcu kaynıyordu.

Trabzonspor’a gelme şansını bulamayan en az alınanlar kadar yetenekli onlarca genç de mecburen  kaybolup gitti..

Aslında o dönemler değil Trabzonspor’da oynamak, 10  takımdan oluşan Birinci Amatör Kümede yer alan Yolspor, Gençlerbirliği, Doğanspor, İdmanyurdu, Sebatspor, 24 Şubat, Erdoğdu gibi takımlarda bile forma giymek meseleydi..

Ve pek çok yetenekli gence 70 lira olan maliyeti yüzünden lisans bile çıkarılmıyordu.

Zaten bir kulüpte lisanslı olmak, antrenmana çıkmak bile övünme meselesiydi.

**

Derken Trabzonspor bilindiği konuma gelip şampiyonluklara abone olunca Trabzonlu gençlerin şanssızlığı mecburen sürmeye devam etti.

Hemen her mevkide aynı da, örnek olarak Şenol Güneş’in kaleci, Ali Kemal’in sağaçık, Turgay Semerci’nin sağbek oynadığı bir Trabzonspor’da bu mevkilerdeki futbolcuların Bordo-Mavili takımda forma giymek gibi bir şansı olabilir miydi?

Olamazdı ve olmadı da..

Ve bu yüzden kaç nesil heba olup gitti..

Bir de genç futbolcular için çok şanslı, hatta ballı börekli dönemler vardır Trabzonspor’da ..

Bu sezon olduğu gibi..

Lakin az kıpırdasa, eleştirilere kulak verip hatalarından arınmak yolunda çaba harcasa, formayı tapulayıp 7 sülalesini kurtaracak bir imkana kavuşacak olanlar bu büyük nimetin farkında bile değiller..

İsme gerek yok, cisimler ortada..

Yahu evlatlar, gençler, arkadaşlar..

Hadi basına şuna buna kulak asmıyorsunuz, sizin hiç akıl verecek bir büyüğünüz, arkadaşınız, iyiliğinizi isteyen dostunuz da yok mu?

En azından maçlardan sonra ‘Ben ne yapmışım’ diye kendinizi seyretmez misiniz?

Bir oyuncu 90 dakika sahada kaldığı maçta şöyle gidip bir orta yapmaz mı?

Bir ara pası vermez mi?

Kaleye bir şut çekmez mi?

Topu önüne vurup şöyle bir harmanlamaz mı?

İleriye doğru zorlamaz mı?

Biri iki çalım girişiminde bulunmaz mı?

Futbol sadece yana pas vermekle, geriye dönmekle, o da olmazsa santradan kalecisine topu göndermekle oynanan bir oyun mudur?

Hata yapmak korkusuyla hiçbir şey yapmamak mıdır?

Yazık heba edilen bu şanslara..

Yazık kaçırılan bu büyük fırsatlara..

Ve de çok yazık hak ettiği halde bu fırsatı bulamayanlara..

İş işten geçmeden ‘Ben ne yapıyorum?’ diye bir düşünün..

Son pişmanlık fayda etmez, etmeyecek de…

KALKAVAN’DA YANILDIM!

On yıl kadar var, TFF’de temsilciyken Gençlerbirliği’nin Ankara’da oynadığı bir maçta görevliyim. Maçın hakemi Mete Kalkavan.

Protokol tribününde iki, üç  sıra önümde oturan bir bey dönüp dönüp bana bakıyor.

Sonunda sordu: Sizin isminiz Servet mi?’

Evet dedim şunları söyledi: Ben KTÜ’de okurken siz Sebat’ta oynuyordunuz, oradan tanıyorum. Ben hakemin babasıyım, ABD’de okudu lisanı filan mükemmel, UEFA yakından ilgileniyor, yükselmesini istiyor, biz de takip ediyoruz.

Samsun CHP Milletvekiliymiş.

‘Fiziği güzel, yönetimi dirayetli iyi hakem olacak’ demiştim ben de..

Tabi aradan geçen yıllarda belki de şartlardan! beklenen aşamayı yapamadı, biz de yanıldık..

Belki  de hakemleri rahat bıraksalar başka olurdu ama herkesin de gördüğü gibi sonuçta ortaya takımların ‘Eyvah  bizim maçı bu mu yönetecek?’ dediği bir hakem profili çıktı..

Yanıldık yani..

Hele de önceki akşam Gaziantep’in Fenerbahçe’ye attığı nizami golü iptal etmek için yaşadığı çaresizliği görünce iyi ki beyefendi bu günleri görmedi’ dedim.

Çünkü geçtiğimiz yıllarda rahmetli oldu.

Mekanı cennet olsun..

SORUNUN CEVABI POSTERLERDE

Hemen her sezona şampiyonluk umuduyla başlayan, ancak şu ya da bu nedenlerle ya olamayan, olsa da engellenen Trabzonspor’un asıl sorunu bence takım posterlerinde gizli..

Alın her senenin posterine bir bakın, öyle birkaç yıl sonradakini de değil, art arda gelen iki sezonun posterini..

Kaç futbolcu değişmiş?

En az takımın yarısı..

Eee, her yıl sil baştan yaparsan nasıl yakalayacaksın ki istikrarı?

Yakalayamıyorsun tabi..

Üstelik kısıtlı kaynakların yok yere heba oluyor, hem de taraftar isyanları oynuyor..

Sezon başında kadroya katılan yanlış oyuncular yüzünden bu sonucu sezon sonunda da aynısı yaşanacak.

Ve biz önümüzdeki sezonun Trabzonspor posterlerinde takımın yarısını değişmiş olarak göreceğiz..

Ve büyük bir olasılıkla ondan sonraki yıl da aynı olacak.

İnşallah hakem Mete Kalkavan’da olduğu gibi yanılırız.

BEY AYNI FİKİRDEYİM

Trabzonspor’un kazanamadığı hemen her maçtan sonra aynı şeyler yaşanıyor.

‘Şu maçı alsaydık, lider olurduk, bu maçı kazansaydık ikinci sıraya çıkardık’ yakınmaları artıyor, kimileri futbolcuları suçluyor, kimileri de teknik direktör Abdullah Avcı’yı..

Katılmasak da herkesin fikrine saygılıyız ancak bence gerçek şudur..

Bekleri olmayan, orta sahada eksikliği bulunan, golcünün yanına yaklaşamayan, kulübesinde oyuna girince maçın kederini değiştirecek oyuncuları bulunmayan, Nwakaeme’nin keyfi geldiğinde oynamasına umut bağlayan bir takım için bu gün bulunduğu yer bile fazladır.

Ve Trabzonspor  o 7 maçı art arda kazanıp 21 puanı almasaydı, şimdi 10. sıranın da gerisindeydi..

Elbette eleştireceğiz ancak eleştirirken büyük bir gayretle görev yapanların da şevkini  kırmayacağız..

Kimse fırına imansız peynirle gidip fırıncıdan kıtır kıtır kıymalı yapmasını beklememesin!

HAYDİ GİRESUN, SEN DE GEL SAMSUN

Yaşadığı mali zorluklar nedeniyle ‘Kümede kalsın yeter’ mantığıyla oluşturulan, transfer tahtası kapalı olduğundan ara transferde takviye yapamayan Giresunspor, buna rağmen olağanüstü bir başarı örneği göstererek sezonun bitimine az kala 44 yıl aradan sonra Süper Lig’in kapısına dayandı.

O’nu 10 yıldır Süper Lig’den ayrı kalan Samsunspor izliyor..

Büyük bir ihtimalle komşu kentlerin bu iki takımı seneye Trabzonspor’un yanında olacak.

İnşallah da olurlar..

Çünkü Süper Lig’de ne kadar çok Karadeniz takımı olursa Trabzonspor dahil bu takımların da yararınadır.

Ve de bu ligde kesinlikle bir Karadeniz dayanışmasına ihtiyaç vardır.

‘Efendim onlar bizim düşmanımızdır, her maçta bize küfür ediyorlar’ diyenleri duyar gibiyim..

Ya, bırakalım artık bu tür şeyleri..

Hem ederse etsin, sen de ona edersin!

Ama eminim büyük bir çoğunluk böyle düşünmüyor..

Kapatın eski defterleri, açın seni sayfaları..

Yakınlığı dolayısıyla maçlara gidip gelmenin kolay olduğu, takımların deplasman masraflarının azaldığı, rakipler karşısında alacakları iyi sonuçlarla birbirlerine de fayda sağlayacak Karadeniz takımları çoğalsın.

Hani Orduspor ile Zonguldakspor da gelse..