Tarih 5 Mayıs 1996,

Yer, Hüseyin Avni Aker Stadyumu..

Fenerbahçe ile karşılaşacak olan Trabzonspor beraberlikte bile yıllardır hayalini kurduğu şampiyonluğu garantileyip Trabzon’u bayram yerine çevirecek..

Şehir günler öncesinden maça hazır..

Her taraf Bordo-Mavi..

İnsanlar kıpır, kıpır.

Üstelik sahaya süreceği takım değil berabere kalmak, Fener’e fark yapacak güçte..

Lakin unuttuğumuz bir şey var..

Su uyur birileri uyumaz!

Ve de biz hep sahaya bakıyoruz. Saha dışındaki abidik, gubidik işlere aklımız kesmiyor.

**

Herkes heyecanla maç saatini beklerken, TV’ler, radyolar, gazeteler birden ortalığı yıkıyor..

Şok şok şok..

‘Trabzon’da Fener’e saldırı, linç girişimi, öldürmeye kast!’

Neymiş, ‘Rize’den gelmekte olan Fenerbahçe otobüsü Trabzon yolunda saldırıya uğramış, futbolcular ölümden dönmüş.

Otobüsün camları taşlarla kırılmış boy boy, çeşit çeşit fotoğrafları 1. sayfalarda..

Kafası Kore Gazisi gibi sarılmış yedek futbolcuları Aygün’ün acıklı hali..

‘İşte ispatı, ölümden döndük’ feryatları..

Prof. Dr. hocaların hocası rahmetli Kaya Çilingiroğlu gidiyor FB’nin kaldığı otele, sargıları açıp Aygün’ün başına bakmak istiyor, göstermiyorlar..

Reha Muhtar TV’deki ana haber bültenini yarıda kesip balıklama dalıyor mevzuya, olmayan şeyleri olmuş gibi ballandırıp destan! yazıyor ve soruyor buradaki muhabirine :

“Ölü var mı ölü?’

FB’nin İstanbul’da kalan yöneticileri çıkıyor sahneye beyanatlar, feryatlar gırla..

‘Maçı oynamadan bırakıp gelin, bize kupa değil siz lazımsınız’

İl dışındaki Trabzonlular telefonla soruyor, ‘Oğlum ne yaptınız ya, adamları mı öldüreceksiniz?

‘Valla yok bişe, palavra’ diyoruz, onları bile inandıramıyoruz.

Derken Başbakan merhum Mesut Yılmaz’a ulaşıp devreye sokuyorlar..

Ve güney doğuda teröristlerle çarpışan komandolar, yetmedi çevre illerden güvenlik güçleri Trabzon’a getirilip Avni Aker kuşatılıyor, yollar ablukaya alınıyor, insanlar sindiriliyor..

Avni Aker’in 20 metre uzağındaki evlerine gidebilmek için bile gece yarılarını bekliyorlar..

Ve sahada da belki de kurulduğundan beri en iyi maçlarından birini oynayan Trabzonspor,  ilk yarısını Abdullah’ın golüyle 1-0 önde bitirdiği maçı, kaleci Rüştü’nün inanılmaz kurtarışları ve hakem Metin Tokat’ın da gayretleriyle 2-1 kaybedip en az 20 yıl geriye gidiyor, Trabzon yaşayan ölüler şehri haline geliyor.

Gencecik insanlar hayatlarına son veriyor.

Bunlardan biri olan Trabzonspor tribün liderlerinden Mehmet Dalman, Giresun'un Görele ilçesinde kendisini incir ağacına asarak intihar etmeden önce bir not bırakıyor:

"Ölümümden kimse sorumlu değildir, Dünya’ya yine gelsem yine Trabzonsporlu olurdum."

Ve de o dönemki başkanları Ali Şen bu olayı yıllar sonra bir röportajında marifetmiş gibi itiraf ediyor.

‘Bir taşla şampiyon olduk’

Zaten o maçta kadroda olan futbolcuları Tarık Daşgün’de 17 yıl sonra Hürriyet Gazetesi’ne verdiği röportajda gerçeği açıklıyor: “Kafasına yumurta gelmişti ama kızarıklık bile yoktu. Durumu kurtarmak için kül tablasıyla kafasına vurdum. Sonra sargı sardık.”

Evet, bugün 5 Mayıs..

O lanetli gün, 5 Mayıs..

Unutmadık, unutturmayacağız..

DİKKAT DİKKAT!

Yine bir transfer dönemi yaklaşıyor. Bütün kulüpler için geçerli de, özellikle Trabzonspor’un zaten kıt olan maddi kaynaklarının köküne kibrit suyu eken, 10’da 2,5 isabetle geride bırakıp faturasını yıllarca ödeyemediğimiz transfer ayı..

Bu kez çok dikkatli olunmalı, Kakılmış’ı Müjde Ar gösteren maharetli menajerlerin parlatmasıyla tenekelere, altın parası verilmemeli.

Çünkü gelinen noktada yapılacak bu tür hataların telafisi artık mümkün değildir, geri dönüşü de yoktur..

Tekerlek kırılmadan uyaralım ve bu işin bir uzmanına kulak kabartalım.

Ucuza alıp milyon Euro’lara sattığı yıldızlar sayesinde Sevilla’ya büyük bir servet kazandıran, daha sonra Roma’da görev yapıp Cengiz’i de oraya aldıran İspanyol Sportif Direktör Monchi bu transfer konusunda şöyle diyor; “Transferde %70-30 prensibim vardır. %70 anında performans veremeyecek ama gelişip satılarak kar edilecek yetenekli oyuncular, %30 ise sonraki satış değeri yüksek olmayan ama hemen performans alacağım oyuncular. Bunlar aynı zamanda %70'lik bölümü de geliştirecek isimler olur.”

BİR DOĞRU İŞİNİZ OLMAZ MI?

Gerçi pek çok kişi bu başlığın cevabını biliyor ama yine de yazalım. Hatayspor maçından önce TFF’ye başvuran Beşiktaş ortalıkta dolaşan söylentiler üzerine rakiplerinin maçtan önce bir daha corona testinden geçirilmesini istemiş ve ‘Hayır’ cevabı almış.

Ancak maçtan sonra yapılan kontrolde Hatayspor’un iki futbolcusunun ve teknik kadrosundan bir kişinin testi pozitif çıkmış.

Yani işin doğrusunu anlamışlar ama, testi kırıldıktan sonra!..

Şimdi şampiyonu belirleyecek önemdeki Galatasaray maçında önce Beşiktaş’ın birkaç futbolcusunda da pozitif vaka çıkarsa, savunmanızı nasıl yapacaksınız Nihat Bey?

‘Oh oh bizim takıma yarayacak’ demezsiniz de, ne dersiniz?

‘Kader’ mi?

O zaman hep birlikte başlığı bir kez daha tekrarlayalım..

Sizin bir doğru işiniz olmaz mı ya?

AL SANA ŞAMPİYONLUK, HEM DE AVRUPA

İdmanocağı’nın, İdmangücü’nün, Sebetspor’un, Gençlerbirliği’nin yanı sıra Trabzon Amatör Karması’nın da var bir şampiyonluğu, hem de Avrupa Şampiyonluğu. Merhum Özkan Sümer Hocamızın yönetimindeki Trabzon Amatör Karması 1976’da Belçika’da düzenlenen ‘Liman Şehirleri Turnuvası’nda Avrupa Şampiyonu olmuş. Hani milattan önce 3-4 takım arasında oynanan maçlarda alınan birinciliklerin Türkiye Şampiyonluğu olarak tescilini istiyorlar ya.

Al sana şampiyonluk.

Hem de Avrupa Şampiyonluğu,

Öyle gazozuna maçlarda alınanlar gibi değil!..

PLAY-OFF BEREKETİ

2.Lig’de mücadele eden Hekimoğlu Trabzon ile 3. Ligdeki temsilcilerimiz Ofspor, Yomraspor ve de bölge takımlarımızdan 1954 Kelkit Belediyespor yarıştıkları şehir takımlarını alt ederek sezonu Play -Off grubunda bitirme başarısı gösterip bir üst lige yükselmek için fırsat yakaladılar.

Hekimoğlu zaten hem kadrosu itibariyle hem de imkanları göz önüne alınırsa 2.Lig’e fazla geliyordu. Bu takımımızın 1.Lig’e yükselmesi Trabzon futbolu ve Trabzonspor için de bulunmaz bir nimet olacaktır.

Henüz oynatamadığın ancak gelecek beklediğin oyuncuları pişirmek için nazlanmadan gidecekleri, gidip de kendilerini olgunlaştıracakları bir alternatif ortaya çıkar. Diğer takımlarımız da 2. Lig’de oynayarak daha çok imkanlara kavuşup yönetimlerin de yükünü hafifletirler. Oyuncular da kendilerini daha rahat gösterecek bir vitrin imkanına kavuşurlar.

Hepsine de başarılar diliyorum..

GEÇMİŞTEKİ TRABZON

Belli bir yaş kuşağındakiler çok iyi tanırlar ama gençler haliyle tanımaz, bilmez, tanımaz. Bakın bu Bey Trabzon kültürüne çok katkı yapmış olan kırtasiyeci rahmetli Orhan Karaali'dir. Uzun Sokak’ta yazlık İnci Sineması’nın karşısındaki 24 Şubat isimli dükkanının vitrin camına içeriden klasiklerden bir roman yaslar, her gün bir sayfasını çevirirdi.

Benim de okumuşluğun vardır..

Rahmeti bol, mekanı cennet olsun..

‘DİNGONUN AHIRI SANIYORLAR’

”Yabancıyı serbest bırakmak isteyen zihniyete sesleniyorum. 2 ay paralarını almasınlar, takımın içinde olduğunu unutup UEFA’ya şikayete gidiyorlar. Ben de çoğu zaman alamadım. Biz ne yapalım? Ricardo Gomes’ten rica ettim, sana ihtiyacımız var oyuna gir dedim. ‘Girmem’ dedi. Yabancı futbolcular burayı dingonun ahırı sanıyor. Bir başka oyuncuyu oyundan çıkardık diye bana soyunma odasında küfür etmiş. Ulan sen kimsin? Allah sabır veriyor. Birkaç sene önce olsa adam akıllı döveceksin. (Yılmaz Vural)