Sevgili okurlar; Seyircisiz oynanan maçlarda iyi ve kötü takım arasında ki fark azalıyor.
Derbi maçlarında olduğu gibi maçlar hemen hemen üç ihtimalli hale geliyor.
Bu düşünceden hareket edersek Ankaragücü maçını hele de küçümsersen başına her an her şey gelebilir.
 
Burada bu sporun yani futbolun seyircisiz oynanmasının hiçbir anlam ifade etmediğini bir kez daha görmüş olduk.
Pratik anlamda eğer şampiyonluğa oynuyorsan ümitlerinin büyük bir kısmını yitirmiş, psikolojik olarak çökmüş bir takım karşısında puan kaybetme lüksün olmamalıdır.
Hele de maçın hemen başında galip duruma geçmişken bu duruma düşüyorsan senin işinin bir hayli zor olduğu ortaya çıkar.
Sevgili okurlar; Aradan sonra Göztepe maçında izlediğimiz takımdan geçen haftalar süresince her konuda geriye gidiş gözle görülür bir hal aldı.

Oluşan sakatlıklar ve mental yorgunluk takımı esir almış gibidir.
Takımın her şeyi durumundaki Sörloth’un yürüyecek hali bile yok.

İdmanlarda sakatlıklar olduğu gibi geçen uzun sürede yeterince çalışma yapılmadığı için önümüzdeki maçlarda her an yeni sakatlıklarla karşılaşmamız hiç de uzak gözükmüyor.
Zira bu risk bizim takımda daha yüksek olması özellikle kulübeden alınamayan yeterli destekle de doğru orantılı olarak devam ediyor.

Sonuç olarak böyle durumlarda fizik yüklemesi yapılamayacağına göre sporcuların moral kondisyonlarını yüksek tutmak için gerekli çalışmaları yapmada büyük yarar olduğunu düşünüyorum. Zira bu çocuklar ve yönetim sonuç ne olursa olsun başarısız olduklarını kimse söyleyemez. Matematiksel olarak daha hiçbir şey kaybetmiş sayılmayız.
Eldeki olanakları en iyi bir şekilde değerlendirip takımımızın yanında durursak alabileceğimiz en iyi neticeyi alacağımıza inanıyorum.

Tersi durumunda kupayı kaybetme riski ile karşılaşırız ki bu durumda hasar çok daha büyür ki bunun hesabını kimse kimseye veremez. İyi haftalar.

ÖZEL NOT: Hüseyin hocam maç sonunda taraftar kaybedilen puan ya da oyun hakkında bilgi beklerken hiç konuşmaman camiaya saygı açısından yanlış olmuştur. Tekerrür etmemelidir…