Sevgili okurlar Cumartesi ligin güçlü takımı Adana Demirspor’u yendikten sonra ipi göğüslemeye bir adım kaldı. 
Bu adımın bir diğer adı da bir puandır. 
O puanı aldığımızda matematiksel olarak şampiyonluğumuz ilan edilmiş olacak.
Bugüne kadar yazdığım yazılarda genellikle takımı oluşturan yönetim ve teknik kadrodan söz ettim. 
Şimdi olmazsa olmaz taraftar ve şehrin genel yapısından bahsedeceğim. 
Taraftarı tek cümle ile tarif etmek gerekirse onlar takımlarına renk aşkı ile değil gönülden bağlıdırlar. Öyle ki bu taraftar takımını canı pahasına yüreğinde hisseder. 
Bundan dolayıdır ki hiçbir takımda olmadığı kadar şehitlerimiz var. 
Şehrin genel yapısını irdelerken coğrafi olarak bölgemizde yetişen gençlerin futbola olan yatkınlığı ve yeteneği bu yapıyı şekillendiren en büyük değer olarak karşımıza çıkıyor. 
Bu da şehri yerelde yöneten ya da yönetici olarak atananları da bu yapıya saygı duyarak katkı vermeye mecbur kılıyor. 
Şehrimiz tarihi olarak çok önemli bir kent olmasına rağmen sanayide gelişme gösteremediği için ekonomik ağırlığını (dolmuşçusundan lokantacı ve otelcisine kadar) büyük ölçüde Trabzonspor üstlenmektedir. 
Bunun bilincinde de olan halkın takımına olan sevgi ve bağlılığı her şeyin üstündedir. 
Şehir dışında olanlar gelerek ya da bulundukları yerden katkı verirlerken şehirde olanlar hiçbir takımda olmayan bir özveriyle takımın maçlarında yerlerini alıyorlar. 
Ayrıca doğudan, batıdan, kuzey ve güneyden şehre girildiğinde Bordo-Mavi bayraklarla adeta bir gelin gibi süslenmiş bu şehirle karşılaşmış olmanızı yine onlar sağlıyor.
Sonuç olarak bu halk bu taraftar top yekûn camia bu şampiyonluğu da daha sonra gelecek şampiyonlukları da anasının ak sütü gibi hak ediyor. 
Bir dakika durarak düşünün bu yıl Trabzonspor olmazsa ligin herhangi bir anlamı kalacak mıydı? 
Demek oluyor ki Türk futbolunun prestijini kurtaran takım olma şerefi yine bize nasip oldu. 
Takımımız, taraftarımız ve şehrimizle ne kadar öğünsek azdır. 
İyi haftalar.