Johann Wolfgang von Goethe'nin İslâm'a ve onun kıymet hükümlerine duyduğu muhabbeti enine boyuna  öğrenmek isteyenler Katharina Mommsen'in “Goethe und der Islam" (Insel Verlag, Frankfurt, 2001) adlı eserine bakmaları gerekir. 

Senail Özkan'ın "Goethe ve İslâm" (Ötüken Yayınları, İstanbul, Kasım 2012) adıyla dilimize kazandırdığı bu değerli kitap, Goethe hakkında yazılan bir şaheser niteliği taşımaktadır. Ömrünü bu kıymetli eseri yazmaya adayan Katharina Mommsen, Goethe'nin İslâm'a ilgisini şöyle açıklamaktadır: 

“Herder vasıtasıyla Goethe, çok erkenden, muhtemelen daha Strasburg’da 1770/1771 kışında Kur’an okumaları için teşvik edilmişti. Çok geçmeden Hz. Muhammed Peygamber’e ve İslâm’a alışılmışsın ötesinde bir içtenlikle katıldığına dair belgelere rastlıyoruz. Genç Goethe daha o zamanlar Müslümanların kitabına karşı yoğun bir alâka duyuyordu. Esaslı bir şekilde İslâm’ı tetkik etmek, genel olarak o zamanlar dinî “tolerans ve peşin hükümlerden uzak düşünmeye önem veren entelektüel gençliğin arzuladığı şeydi… Goethe, Doğu Batı Divanı’nın notlar ve araştırmalar kısmının “Muhammed” bölümünde Kuran’ın üslup güzelliğini şu sözlerle över: 'Kuran’ın üslubu kati, müthiş, yer yer gerçekten ulvidir.' Her şeyden evvel Kuran, Goethe’ye dinî alâkalarından dolayı çok çekici gelmiştir. İslâm dininin asıl esasları, Kur’an bildirdiği üzere, onun kendi dinî ve felsefî kanaatleriyle bağdaşıyordu. Bu esaslar şunlardı: Tevhit inancı, Allah’ın tabiatta tecelli ettiği ve vahiy yoluyla farklı peygamberlerin insanlığa dini tebliğ ettiği, mucizeyi reddetmek ve imanın hayır işlerinin gerçekleştirilmesinde müessir olduğu...”

İslâm'ın başta Almanya olmak üzere, Avrupa kıtasında tanınmasında ve yayılmasında Goethe'nin çok büyük tesiri olmuştur. Bu gerçeği İrlandalı Nobel ödüllü yazar George Bernard Shaw şöyle dile getirir: "19. asırda Carlyle (Karlayl), Goethe (Göte), Gibbon gibi insaflı ve namuslu mütefekkirler, Hazreti Muhammed'in dinindeki yüksek kıymeti sezmişler ve bu suretle Avrupa'nın İslâmiyet'e karşı davranışında bir değişme olmuştur. Daha şimdiden milletime ve diğer Avrupa milletlerine mensup birçok kimseler (Hz.) Muhammed (sav)'in dinine girmiş bulunuyorlar. Avrupa'nın İslâmlaşmaya başlamış olduğunu söyleyebilirim."

Goethe, son peygamber (İslâm dininin peygamberi) Hz. Muhammed (sav)'e gençlik yıllarında ilgi duymaya başlamış; bu, ömrünün sonuna kadar artarak devam etmiştir. Kur'an'la yakından ilgilendiği bu yıllarda Hz. Muhammed (sav) hakkında bulabildiği bütün eserleri okumuştur. Daha sonra da "Mahomet" adlı bir tiyatro eseri hazırlığına girişmiş, yazdığı metni "Mahomets Gesang" (Muhammed Terennümü) adıyla "Göttinger Musealmanac" dergisinde yayımlamıştır. Bütün Avrupa'nın İslâmiyet ve Hz. Muhammed aleyhinde olduğu bir dönemde Peygamberimizi öven ve ona hayranlık duyduğunu ifade eden bir şiir yazması, onun İslâm sempatisini gösterir. Goethe, (Sadi Irmak çevirisiyle) şiirinde Peygamberimizi şöyle anlatıyor: 

“Sevinç sevinç berrak/Ve yıldız yıldız parlak/Bir dağ pınarı/Üstünde beyaz bulutların/Ve kuytusunda bir yeşil yamacın/Aziz ruhlar sallamış beşiğini/Veda edip çocuk tazeliğiyle bulutlara/Raks eder gibi iner mermer kayalara/Haykırır sevincini semalara/Dağ geçitlerinde/Önüne katar renk renk çakılları/Ve bağrına basar kardeş pınarları/Çiçeklenir ayak bastığı yerler/Ve nefesiyle yeşerir çimenler/Yoldaşı olur şimdi ırmaklar/Ovaları doldurur gümüş ışıklar/Bir ses yükselir pınarlardan//'Kardeş ayırma bizi koynundan,/Bekliyor Yaratan./Yoksa bizi çölün kumları yutacak/Güneş kanımızı kurutacak/Kardeş,/Dağın ırmaklarını, ovanın ırmaklarını/Hepimizi alıp koynuna/Eriştir bizi yüce Rabbına/Ezelî Deryâ’nın yanına.'/Peki, der, dağ pınarı/Kendinde toplar bütün pınarları/Ve haşmetle kabarır göğsü, kolları/Ülkeler açılır uğradığı yerlerde/Yeni şehirler doğar ayaklarının altında…/Kulelerin alev zirvelerini/Ve haşmetli mermer saraylarını/Bırakıp arkasında/Yürür mukadder yolunda/Dalgalanır başının üstünde binlerce bayrak/İhtişamının şahitleri/Evlâtlarını Rabbine ulaştırarak/Karışır İlâhî ummana coşarak!”

Alman edebiyatı dendiğinde akla ilk gelen isim olan Goethe'nin pek çok dile çevrilen eserleri nesilden nesile aktarılmış, hem çağdaşlarını hem de kendisinden sonra gelenleri etkilemiş, dünya edebiyatında büyük izler bırakmıştır. Ünlü öykücü Franz Kafka'nın da dediği gibi "Goethe, hayat üzerine söylenebilecek hemen her şeyi söyleyip gitmiştir." 83 yıllık yaşamında hayata dair onlarca eser yazan Goethe, 22 Mart 1832'de "Daha fazla ışık" diyerek vefat etmiştir. Ölümünden sonra geride tertemiz bir isim ve güzel hatıralar bırakmıştır.