Geldi gelecek derken, kış mevsimi geldi. Bölgemizde yeme- içme sorunu yanında bir başkası da yakacak sorunudur. Görünüşte pahalı yakacaklar olarak benzin ve doğalgaz geliyordu ancak odun ve kömür de onlardan daha ucuz değil. Atölyelerden toplanan hızar talaşı ve tahta parçaları ile durum geçiştirilmeye çalışılması sadece palyatif bir tedbir olarak işe yarar görünmektedir.

Kalabalık olmayan aileler bir şekilde soğuktan korunmaya bir çözüm üretebilir. Ancak evde küçük çocuk ve sabahın erken saatlerinde yollara düşen çocukların olduğu evlerde kış mevsiminin kolayca bertaraf edilmesi zordur. Ancak yaşayabilmek için yeme-içmek kadar ısınmaya da ihtiyaç var.

Eskiden oduncularda odunlar dağ tepeleri gibi odun istifleri vardı. Hatta kızılağaç, şimşir, gürgen be kestane gibi türlere ayrılan odunlar ayrı ayrı istiflenirdi. Elbette ki, fiyatları da ona göre farklı idi. En ucuzu kızılağaç, en pahalısı istiriç ve kumar idi. Sonra kestane ve gürgen gelirdi. Bu ağaç türlerinin ateşte dayanıklılıkları diğer türlere göre daha dayanıklı idi.

Sanırım mobilya sektörünün de daralmakta olması artık, iş gücünün azalmasından belli. Mahallemizdeki mobilyacılarda çuvallar dolusu hızar tozu ve artık mobilya, sunta parçaları kamyonlara yüklenip götürülürdü. Şimdi bu yaşam tarzından eser kalmadı. Ancak yaşamak için ısınmak gerekiyor. Eskiden köylerde “odun kırma” ya da “hacetlik” adı verilen ormanlarda toplu ağaç kesimi geleneği de artık yok.

Hatırlarım üç-dört köy uzaktan kadınların gruplar halinde odun yükleriyle aç susuz, yorgun-argın normal iki insan yükünün iki katı odun yükü ağırlığını hafifletmek için yakın köylere yardıma gidilir, kadınların yüklerinin bir kısmı aktarma yoluyla hafifletilirdi. Ah o emeği ve çektiği zahmeti ödenemeyecek analarımız ne fedakarlıklar yapmışlardı. Bu bağlamda tüm annelerimize kani-kani rahmet ola.

Kışın yağan en azından iki metre üzerindeki karın eriyip kalkması haftalar sürerdi. Unutamayız fırın kürekleri ile evlerden evlere tüneller açılmasını. Evlerin saçaklarından aşağı doğru sarkan buz sarkıtları oldukça tehlikeli idi. Fırın kürekleri ile okul yolunda kar küreyen büyüklerimizin ardı sıra yürümek ne eğlenceli idi. Hele bir de koltuk altlarımıza sıkıştırılan birer sobalık odunları avuçlarımıza üfleyerek okula taşımak vardı. Bu durum zor ancak eğlence dolu bir nostalji idi.