Geçen hafta köşemde Gülcemal dolgu alanını yazmıştım. Bu haftada yazmaya devam ettim. Mahallemizin büyüğü ve akil insanı değerli abim beni arayarak, “Osman, Gülcemal ile ilgili yazını okudum. Bu hafta da devamını getir” dedi. Ben de Gülcemal'ın devamını getirdim.
 
Eski Belediye Başkanı O.Fevzi Gümrükçüoğlu şu anki Belediye Başkanı Zorluoğlu'nıun kucağına Gülcemal projesini bir bomba olarak bıraktı, kenara çekildi. Beşirli’den doldurulmaya başlanan deniz taa Ayasofya Müzesi altına kadar geldi. Gülcemal ismi verilen dolgu alanına dökülen toprakları deniz dalgalarla 50 metre kadar sürükleyerek deniz dibinde balçık çamur oluşturuyor. Bu çamur deryası ile balıklar yuva yapamıyor. Ama gelin görün ki yetkililer sessiz kalıyor. Deniz doldurmaya devam ediliyor.
Bu konuda yazı yazmıştım. Çok cılız tepkiler geldi. Geçen hafta rüzgar nedeniyle yükselen dalgalar, Gülcemal projesi için yapılan dolgu alanından sürüklediği toprakla Faroz Limanı’na kadar uzanan sahil şeridinde denizin rengini değiştirdi. Bu konuda Doğu Karadeniz Balıkçı Kooperatifleri Birliği Başkanı Ahmet Mutlu bakın neler söylüyor;
 
“Gülcamal projesi şu an yapılan değil bir iki defa revize edildi. Ve şu an tamamen ranta dayalı devam ediyor. Tamamen bir katliama dönüştü. Çünkü Trabzon'un merkez, Beşirli, Yıldızlı, Söğütlü, Akçaabat balıkçısının da avlanma sahası idi. Şimdi direkt denize dökülen birinci derecede tarım toprağı denizde 50 metreye kadar bir çamur tabakası oluşturmuş durumda, burada kıyı avcılığı olarak Kefal, Barbun, Mezgit, İstavrit, Palamut, önceden metre yasağı yokken Hamsi bol miktarda Tirsi avcılığı yapılırdı. Proje Ganita’ya kadarsa 10 milyon Türk Lirası.
 
Yani 10 triyon yatırım yapılan Gülcemal projesi birilerine rant sağlayacak. Fakat Faroz Balıkçı Barınağı’na yazık değil mi? O toprak dolgu devam ederse liman kesinlikle dolar ve fırtınada liman girişi can güvenliği için çok tehlikeli olur. Hani bu proje insanları denizle buluşturacaktı. Üç,dört tane koy şeklinde olacaktı. Şimdi düz dolgu devam ediyor”dedi.
 
Tabi denize akan kirli sulara ne demeli! Trabzon'da deşarjlar var. Bu deşarjları Belediye bağladığını iddia etmişti. Bugün gelin görün ki tüm evlerin, hastanelerin ve iş yerlerinin kanalizasyonları denize akıyor. Başkan Zorluoğlu ve Belediye Meclis üyeleri bu sese kulak verin. Yol yakınken bu çirkin görüntüyü durdurun…
 
ESKİ GÜZELLİKLER ÖZLEMLE ARANIYOR
 
Trabzon sporuna büyük emek veren ve Trabzon Şehir Stadı’nın temelinin atılmasına yaptığı katkılarının ardında 1980’lı yıllarda ismi stadyuma layık görülen spor adamı Hüseyin Avni Aker’in baba evi de hemen stadının altındaydı. İncirlik Mahallesi’nin tam karşısında idi. Bu mahalle 1990’lı yıllardan sonra betonlaşmaya kurban edildi. Tam yolun kenarında çeşme vardı.
 
Mustafa Anahar 1965 yılında o çeşmenin başında ve yanındaki dükkanların önünde çekilen resmi gönderdi. Kimler yok ki o resimde Mustafa ve Gazeteci Kamil Anahar'ın rahmetli babası Hasan Anahar, rahmetli babamın çocukluk arkadaşı Terzi dükkanı olan rahmetli Doğan Aker, Sobacı Fuat ile Necati elinde güğüm olan küçük kız ise Güven ve Hasan Aker'in kardeşi Şükran. Bu dükkanların yanında yan yana iki kahvehane vardı. Bu kahvehanelerin birinin önünde Trabzon Hurması olan büyük bir ağaç vardı. Hurmalar olduğu zaman sürü halinde Sığırcık kuşları hurma ağacına gelirlerdi. Elimizde taş veya kuşlastik ile sığırcık kuşu vurmaya çalışırdık. Evin arkasındaki küçük bir tarla, su vardı. Bahçede bulunan kavak ağacı adete seyyar tribün gibiydi. Kavak ağacından, Trabzonspor maçlarını izleyenler çoktu. Trabzonspor'un bir maçında bir kişi ağaçtan düşmüştü.
 
Deniz tarafına bakan kale arkasında da bilet alamayan seyirciler duvardan tırmanarak  stadın içine girerlerdi. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş gibi büyük maçlarda öğle saatlerinde başlayan kuyruk ertesi güne kadar devam ederdi. Bilet kuyruğuna giren taraftarlar kimi toprağın, kimi halının, kimi ise kocuğunun üzerinde oldukları yere çömelir tenekelerde veya yerde ateş yakarak yatarlardı. Özellikle Fenerbahçe maçı öncesi Faroz mahallesi taraftarları Fenerbahçe tabutu yaparlardı, sabaha kadar tabutu omuzlarda gezdirirlerdi. Fenerbahçe o yıllarda genellikle Özgür Oteli’nde kalırdı. Otelin önüne tabutla gidilip slagonlar atılırdı. Fenerbahçe kafilesini sabaha kadar uyutmazlardı. Maç esnasında Avni Aker kale arkasının duvar üstü boydan boya insan seli ile dolardı.
 
Kahveci Murat Ağa çok güzel yağlı boya yapardı. Kalaycı Osman amca mahallenin tencerelerini oğullarıyla kalaylardı. Bu durum bir Alman turistin ilgisi çekmiş ve Osman Ağa ile oğlunu fotoğraflamıştı. Siyah Beyaz resimde görülenler; Ressam Murat Kabaz, Kalaycı Hacı Osman Gür, Mustafa Hancıoglu ve incirlik camiini yapan Tabutçu Ali Osman Yılmaz. Hepsi rahmetli oldu. Nurlar içerisinde yatsınlar…
 
SEYİRCİSİZ FUTBOL TUZSUZ ÇORBA GİBİ!
 
Alman Birinci ve İkinci Ligi’nin 2.Haftası oynandı. Boş tribünler önünde oynanan müsabakalar adeta tuzsuz çorba gibi! Hiç zevk ve heyecan vermiyor. Karşılaşmalar ise halı saha futboluna benziyor. Corona pandemi maalesef para karşısında kaybetti Almanya’da. Avrupa’nın en iyi beş liginden biri olan Bundesliga-1 ve Bundesliga-2’de oynanan maçlar ateşli ve tribünleri tıka basa dolduran Alman seyircisinden eksik. Trabzonspor'un Divan Kurulu üyesi Mustafa Anahar abim telefonla aradı;
Bundesliga maçını seyrediyor musun?
 
Evet maça baktım zevk vermedi, kanal değiştirdim.
 
-Yemeği tuzsuz yersen tat alamazsın ya tatsız ve tuzsuz bir maç. Seyircisiz ne tadı var ne tuzu!
Teknolojik üstünlükleri bir çok ülkelerden üstün seviyede bulunan Alman liginden sonra 12 Haziran’da da Türkiye Süper Ligi ve İspanya Futbol Ligi başlayacak. Bu maçlar da boş tribünlerin önünde yapılacak. Almanya’da ‘Karton taraftar posterleri’ statlarda yer almaya başladı. Ne alırsa alsın ama seyircinin yerini hiçbir şey tutmaz.
 
TRABZONSPOR SEVDALISI: ÜNAL EKİNCİ
 
Ünal Ekinci, bir Trabzonspor sevdalısı. 2005’te Özkan Sümer’in Nuri Albayrak’a karşı kaybettiği başkanlık seçiminde o da efsane teknik adamın listesinde yer almıştı. Bordo-Mavili camiada değişik ve de olumlu fikirleriyle tanınan Ekinci, Trabzonspor’un hem sahada hem de saha dışında iyi yol aldığını söylüyor. Her platformda Trabzonspor’un haklarını sonuna kadar savunan bir yapıya sahip olan Ünal Ekinci, İstanbul’da tekstil işiyle uğraşıyor. Hiç bir zaman Trabzon'la bağlarını koparmayan Ünal Ekinci, herkese yardım elini uzatıyor.
Adam gibi adam...

Eğilip bükülmeyen dik duran..
Duruşundan taviz vermeyen..
Alçak gönüllü...
Dürüst...
Çalışkan...
Doğru bildiğini söylemekten geri durmayan...
Yanlışa asla gelmeyen
Sevilen...
Sevdiğim bir büyüğüm
Batum’da ise otel işletmeciliğini yürütüyor. Başarılı iş insanı Ünal Ekinci, liglerin oynatılması halinde Trabzonspor’un şampiyonluğuna yürekten inanıyor.
 
BİZİM (İNCİRLİK) MAHALLE
 
Bizim mahalle Trabzon'un alan ve nüfus olarak belki en küçük mahallesi, bir sokak bir mahalle. Yeni Mahalle, Faroz ve İnönü Mahallesi ve denizle çevrelenmiş  sevimli bir yaşam alanı... Sevginin ve delikanlılığın harmanlandığı, saygı ve sahiplenmenin zirve yaptığı, geçiminin balıkçılık ağırlıklı olduğu bir mahalle…
 
Bu mahallenin gençlerinin yaşamları çoğunlukla denizle ve futbolla iç içedir. Deniz hem yaşam hem de geçim alanlarıdır. Bu mahallenin çocukları 5-6 yaşlarında yüzmeyi öğrenirler. 60’lı yıllarda sahil yolu yoktur. Dalgalar sahildeki evlerin kapılarına kadar gelir. Mahallenin büyük ağbilerinden Barboros ağbi Osmanlı kayasında bekler onlar 4’lü,5’li guruplarla gelirler. Barboros ağbi onları alır ve kumsalda önce el ve ayak hareketlerini anlatır, sonra Osmanlı Kayası'na çıkarır, oradan denize atar. Onlar, takriben 30 metre mesafeyi  sahile kadar ‘çırpınma yüzmesi ile’ gitmek durumundadırlar! Boğulmadan onları kurtarmaz! Mahallenin bütün çocukları bu aşamadan geçerler ve çok küçük yaşlarda yüzmeyi öğrenir ve denizle dost olurlar...
 
10'lu yaşlarda yama topları ile  futbolla tanışır ve ölene kadar futbol bir şekilde yaşamlarının bir parçası olur. Yama topu ‘Yeni Mahalle’de yerleşik ve Boztepe’de görev yapan Amerikalılardan aldıkları’  beyzbol topu ve  biraz büyüyünce ağızdan dikişli ve yağmurlu havalarda, çamurlu sahalarda yarım kilodan fazla gelen toplarla futbollarını geliştirmeye çalışırlardı. Bu toplar sık sık balon eder ve Ayaz Salih amcaya getirir diktirir ve oynardılar.
 
Bu gençler grup halinde yüzer, grup halinde sinemaya gider ve grup halinde gezer ve top oynamaya giderlerdi. En kötü huyları fubol oynamaya gittiklerinde Yavuz Selim’de oynayan, başka gruplar varsa onlar oyunlarını sonlandıracak ve bizim mahallenin gençleri oynayacaktı? Eğer çıkmamakta direnirlerse, döğüş başlar ve mecbur çıkarlardı.
 
Fotoğrafta görülen mahalleli ağbilerimiz ise kendi aralarında yapacakları “Tavuk göğsüne” bir maç öncesi  hep birlikte seromonide. Bu maçın hakemi sol  başta babalarımızın berberi Rahmetli Temel aganın oğlu berber Ali Osman ağbidir. Ali Osman ağbinin oğlu Tamer ise yaşıtlarının ve bizlerin berberidir. Yani bu aile bizim mahallede üç kuşak berberlik yapmaktadır. Fotoğrafta  sağ başta  görülen Kamil ağbi "Kamil Hardalıoğlu" ise her iki takımı da destekleyen amigomuzdur! Bu maçta kaptanlar Yenimahalle’nin en uzun yıllar muhtarlığını yapan Rahmetli Ali Raif Batur'un oğlu şu anki Orhan Batur ile Mustafa Gayretli. Resimdeki isimler ise; Berber Ali Osman, Sayıl, Muhtar Orhan Batur, Ali Kurt, Postacı Şaban Vural, Hacı Kakışım, Mustafa Kakışım, Kamil Hardalıoğlu, Kenan Kurt, Erdoğan, Mustafa Gedik ve Mustafa Gayretli (küçük Sarı).
 
Büyük mücadele içinde geçen maç rahmetli Mustafa Gedik'in (Trabzonspor'lu Mustafa) attığı golden sonra  hakemin büyük çabaları ile berabere bitmiş ve hep birlikte tavuk göğüsleri yenmiş ve paraları da hakem vermiştir.
 
Hakem Ali Osman ağbi çok zarif bir insandır. Maçtan sonra "Hiç itiraz istemem madem ki yenişemediniz, o halde tavuk göğüsleri benden” demesi mahallede hep anlatılır… İşte bizim mahalle böyle saygın ve güzel insanların olduğu bir mahalledir.
 
TRABZONSPOR İSMİ AĞIR BASTI
 
2019 Eylül ayının başlarında Samsunspor Kulüp Başkanı İsmail Uyanık bizzat Faroz Yalıspor Kulübü Başkanı İsmail Erkaya’yı arar ve büyük bir proje için işbirliği yapmayı teklif eder. Yapılan telefon görüşmelerinden sonra 2 taraf da ön görüşme için Trabzon’da bir araya gelirler. Samsunspor, çok cazip teklifler ile Erkaya’ya gelir. Ön görüşme olumlu geçince Samsunspor Başkanı İsmail Uyanık bizzat Trabzon’a gelir, projesini çok yakın dostu Özkan Sümer’e de anlatır. Özkan Sümer’den de olumlu cevap alınca akşamüstü bir yemekte buluşarak Erkaya’ya en üst düzeyde teklifini birinci elden sunar.

İsmail Uyanık Projeleri ile Samsun’daki tüm Amatör Kulüpler ile anlaşma yapmış ve onlara maddi imkanlar sunmuştu. Trabzon’a da açılıp güçlü bir kulüp ile anlaşma yapacaktı. Kafasındaki Kulüp de Faroz Yalıspor’du. Artık 3 takım arasında Pilot takım anlaşması yapılacaktı. Bu Takımlar Belçika’nın Gent Takımı, Yılport Samsunspor ve Faroz Yalıspor’dur. Olay iki tarafta da çok gizli tutuluyordu. Erkaya bu görüşmeye Genel Sekreter Sabri Demirkaya ve Genel Koordinatör İsmail Gündoğdu ile gitmişti. Anlaşma U-17 ve daha küçük Yaş Grupları içindi.
 
Yalıspor Başkanı İsmail Erkaya durumu bir büyüğüne açar. O kişi de “Trabzonspor’a yanlış yaparsın” deyince Erkaya’nın da Trabzonsporluluğu ağır basınca işi askıya alır. Aslında kendi düşüncesine göre burada TS’nin rakibi olmayacak, TS’den seken oyuncuları kendi bünyesinde tutacaktı. Buradaki tüm maddiyatı da Samsunspor karşılayacaktı. Ayrıca Yalıspor’un kasasına da yüklü bir para girecekti. Ancak bir büyüğünün Erkaya’ya söyledikleri etkili olmuş ve Samsunspor ile iletişimini durdurdu.
 
Bundan kısa bir süre sonra Samsunspor’da çıkan forma krizi sonucu Kulübün Sahibi Yüksel Yıldırım ile İsmail Uyanık’ın arası iyice gerilir ve Uyanık istifa eder. Erkaya’nın ilişkileri askıya alıp işi durdurması ve Trabzonspor sevgisinin ağır basması (ön protokol bile hazırlanmış, sadece imzaların atılması kalmıştı) Yılport Samsunspor-Faroz Yalıspor Pilot Takım anlaşmasını resmiyete kavuşmadan tek taraflı olarak bitirmiştir. O zamanlarda Samsun’daki yerel haber sitelerinde bile haberler yayınlanmıştır. Sonuç olarak; Yalıspor’un maddi anlamda çok şey kazanacağı bir anlaşmayı, Trabzonspor’a zarar verecek olmayışına rağmen Erkaya’nın Trabzonspor sevdası bitirmiştir.