Yerli ve milli esnafın çektiği sıkıntıları görmek için ekonomi profesörü olmaya gerek yok. Veya mercek kullanmaya!

Küçük bir piyasa, pazar turu yaparsın; geçtiğimiz yıllarda ki aynı zamanda yapılan satışlarla şimdi ki satışları mukayese edersin.

Ya da koronadan önce ki ürün fiyatı ile korona sonrası fiyatlar karşılaştırıldığında sonuca çabucak ulaşırsın.

KOBİ'ler ile yerli ve milli esnaf bitik duruma düştü bu korona illetinden ötürü. İflas ettik; bari şerefimizle olsun mücadelesinde hepsi.

Hattâ Trabzon Akçaabat'ta batan 1 esnafın; " ŞEREFİMİZLE BATTIK " afişi asmaları da son derece müstesna 1 durumdu.

Olan sadece yerli ve milli esnafa oldu. Yurtdışı menşeili franchise (frençayz) odaklı çalışan büyük firmalar için herşey güllük gülistanlık.

Elin emperyalist Abd'sinin Burger King, McDonald's, KFC, Starbucks gibi firmaları ile online (internet üzerinden) satış yapan yurtdışı merkezli firmalar hiçbişe olmamış gibi devam ediyorlar.

Bir Trabzon markası olan Akçaabat köftenin duayenleri Cemil Usta, Nihat Usta gibi yerli ve milli firmalar; McDonald's ve Burger King firmaları ile yarışmak durumunda kalıyor.

Her bölge ve il için bu örneklemeyi genellendirirsek; haliyle bir haksız rekabet ortamı oluşuyor.

Top atsan yıkılmayacak bir özsermayeye sahip, sırtını yurtdışına dayayan bu firmalar; yurdum insanı Ahmet Usta ve Niyazi Kalfa'ya iflâs bayrağı çektirdi.

Böyle haksız oligopol ve diopol piyasa ortamının oluştuğu bu şartlarda; milli ve yerli esnaf nasıl olur da bu dünya devlerinin karşısında durabilir? Veya nereye kadar???

Örnekleme ile konuya biraz daha açıklık getirecek olursak; örneğin korona öncesi 15 personel istihdam eden bir KOBİ, an itibariyle bu sayıyı minimuma düşürmüş durumda.

Dolayısıyla birçok işsizlik vakası ayyuka çıkmış vaziyette...

Ticaret ahlâkına sahip yerli ve milli firmalar için ise durum kat kat daha zor. Zira Allah korkusu olan ve kimseyi işinden edip sebep olmak istemeyen dürüst esnaf ise; sürekli cebinden vermek durumunda kalıyor. Örnek için çok uzaklara gitmeye gerek yok! Şekil 1A: Cemil Usta...

Bu işsiz güruhun pandemi süresince yeni bir iş bulması ise malesef ki çok zor. Haliyle bu insanların evlerine ekmek götürmeleri gibi bir mecburiyetleri var. Dolayısıyla devlet; kendilerine bir işsizlik maaşı bağlıyor. Lâkin bunu alabilmek için belli bir sürenin geçmesi gerekiyor.

Devlet; bu işsizlik ödemelerini anında ve miktarını biraz da olsun arttırabilerek yaparsa, vatandaşın mağduriyeti bir nebze de olsa giderilmiş olur.

Haliyle kira geliri alan şahıslar da var. Pandemi var, isterseniz kirayı ödemezseniz de olur! demeyeceklerine göre bu kira bedellerinin bir şekilde ödenmesi şart.

Peki nasıl yapacak bunu yurdum insanı; girdisi olmadan ve korona piyasaları sıfırlamışken???

Devlet bu esnafların kira bedellerini bir süreliğine veya geri ödeme yoluyla karşılayarak; faizsiz bir şekilde ve çok uygun bir ödeme plânı ile ve belli bir süre erteleyerek esnafına destek olabilir meselâ.

El emeği veya el sanatı ile dükkânını kıt kanaat döndüren Ahmet Ustanın; seri üretim yapan makinalara sahip bir teknoloji karşısında ayakta durmasını beklemek mümkün mü ???

Trabzon hasır sanatı örneğini Türkiye'nin her ilinde marka olan bir ürünü için ele alırsak şayet; genel bir esnaf mağduriyeti olduğu da ortaya çıkıyor ne yazık ki!

Tabi zaten zengin olana bişe olmuyor haliyle. Ne oluyorsa; esnafa ve orta ölçekli vatandaş ile dar gelirlilere oluyor.

Zengin olan; bütün parasının faizini yese bitiremez zaten. Dolayısıyla zenginliğinden eksilen bir durum söz konusu olmuyor.

Devlet üzerine düşeni yapmıyor demiyoruz. Lâkin devlet katkısı, geri ödeme ve borç yapılandırmaları yetersiz kalıyor.

     Ayrıyetten devletin bütün kurumlarınca kemer sıkma politikasının gerçekleşmesi şart.

     İlk fedakârlığı halktan istemek yerine; önce milletvekilleri, bürokratlar ve birkaç devlet kurumundan aynı anda gereksiz yere maaş alan yönetim kurulu üyelerinden yardım talep edilsin veya maaşları kısıtlansın. Bazı haklarından;  devlet tarafına feragat etsinler o zaman...!!!

Geçtiğimiz hafta; çiftçinin elinde kalan bütün patatesin, devlet eliyle satın alınarak ihtiyaç sahiplerine dağıtılması güzel 1 jestti meselâ. Bu vb. örneklerin gelmesi şart.

Ali Babacan'dan sonra; (belki 1 nebze de Mehmet Şimşek) Ak Parti iktidarı, ekonomiyi çekip çevirebilecek doğru ismi 1 türlü bulamadı. Bu bir gerçeklik.

Merkez Bankası da istikrarlı 1 çizgi seyredemedi malesef ki. Bunların hepsi başlı başına birer handikap esasen.

Valla ekonomiden anlayan, sonuna kadar devletçi, vatanına, milletine, bayrağına sadık birini arıyorsa Ak Parti hükümeti; yılların tecrübesi, ekonominin ve bürokrasinin duayeni devlet adamı büyüğümüz Sn. İlhan Kesici Bey'den faydalanmak için neyi bekliyorlar ???

Ki bu adamın tandansı ve hayat görüşü ile istikâmeti de aşikâr. Ve " 128 Milyar Dolar kaybolmaz " diyecek kadar da siyaset yapmayan, doğruları söyleyen ve savunan, son derece de vatansever saygın bir büyüğümüz...

Durum ortada...

Ali Babacan, Mehmet Şimşek, ...... ???

Devamında istikrarın 1 türlü sağlanamadığı ekonomi ve mutfak masrafları ortada...!!!

Etrafınızda; hazırda kaç tane İlhan Kesici var ki ??? Hayır varsa değerlendirin o zaman...

Yoksa da Sn. Kesici'ye görev tevdi edin o zaman...

Amaç tek bayrak, tek vatan, tek millet ve tek devlet değil mi ki ???

Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygılar