Düzgün bir siyasetçiydi. 28 Şubatın gölgesi elbette üstünde kaldı. Ancak o sürece yönelik Nazım Özcan’ın bugünkü sözleri çok anlamlı. Mesut Yılmaz Türkiye’yi sevdi ve ciddi hizmetler yaptı dedi.
Sonbaharın son ayına giriyoruz, ölüm haberleri art arda geldi.
Tad Pizza markasını ortaya çıkaran ve iyi bir Trabzonsporlu olan arkadaşımız Sebahattin Ahıskalıoğlu’nu kaybettik. Dün sabah da TTSO’da uzun yıllar yöneticilik yapan AK Parti’de başkan yardımcılığı görevlerinde bulunmuş sevgili Mehmet Çelik veda etti bizlere.
Mesut Yılmaz’ın vefat haberini ise sabah Haber Müdürümüz Sonay Çaluk verdi.
Ölüm çok zordur ama bu zorluk ‘Her nefis ölümü tadacaktır’ gerçeğini asla değiştirmeyecektir.
Mesut Yılmaz, Türk siyasi yaşamında 20 yıla yakın süreyle çok aktif oldu.
Özal Hükümetinin Kültür Bakanı idi. İyi eğitim almıştı. Sonrasında Devlet ve Dışişleri Bakanlıkları da yaptı.
1990’lı yıllara gelindiğinde ve Özal Köşk’e çıktığında ise artık o Genel Başkan adayı olmaya hazırlanıyordu. Ankara’nın dört bir yanında ofisler oluşturuldu ve Yılmaz kongreden galip çıktı.
Bir anda Genel Başkanlıktan Başbakanlığa geçti.
1 yıl kadar Başbakanlık yaptı. 1991 seçimlerinde ise koltuğunu Süleyman Demirel’e kaptırdı. Muhalefette de aktifti. Ağır konuşan, konuşmasının arasına reklam almalı mı esprileri yapılan bir isim aynı zamanda.
Uzun dönem muhalefette kaldı. Kaldığı süre içinde kendini geliştirdi.
1995 seçimlerinden sonra Çiller ile kısa dönem birlikte çalıştı. Koalisyon yürümedi. REFAHYOL kuruldu, yıkıldığında ise Başbakanlık görevine getirildi.
28 Şubat sürecinin Başbakanı oldu. O dönem kendisini hem yordu hem de yıprattı. Çünkü liberal, demokrat ailenin, Yassıada’da yargılanmış İzzet Akçal’ın yeğeni idi. Demokrasi karşıtı birçok karara imza atmak zorunda kaldı.
Mesut Yılmaz siyasetten 28 Şubat sürecinde soğumuştu. 1999 seçimleri arkasından Başbakan yardımcılığı ve 2002’de barajın altında kalması, tamam demesine neden oldu. Dostları siyasete devamını çok istediler.
Bunlardan birisi de dün vefatından sonra aradığım ANAP İl eski Başkanı Nazım Özcan’dı. Özcan çok üzgündü. İlk kez Mesut Yılmaz’dan dinlediği 28 Şubat gerçeğini anlattı. Belki bu sütunda ilk kez yazılacak gerçek.
‘Mesut bey Bursa’da mitinge hazırlanıyor. Telefonu çalıyor. Arayan Demirel. Cumhurbaşkanı. Demirel diyor ki, ‘acilen Ankara’ya gel, askerler darbe yapacaklar bana. Ben bu işi düzelteceğim diye 15 gün süre istedim.’ Mesut bey Ankara’ya dönüyor. Ve Demirel’le görüşüyor. Demirel ona Başbakanlık teklif ediyor. Mesut Bey kabul etmiyor, ‘Benim başbakan olmam demek siyasi hayatımın bitmesi’ demek diyor. Erbakan görevi Çiller’e devretsin önerisini yapıyor. Askerlere bu teklif sunuluyor. Bunu da kabul etmiyorlar. Demirel en son şunu söylüyor Mesut beye, ‘Ya senin siyasi hayatın bitecek, ya demokrasi! seçimini yap. Mesut bey görevi böyle kabul ediyor.’
Yazımı yayına vermeden birkaç dakika önce Kamu Başdenetçisi ve 28 Şubat’ın en önemli tanığı Av. Şeref Malkoç aradı. Yılmaz’a rahmet diledi. Özcan’ın aktardıklarını ona da aynen aktardım. Şu kadar söyledi: ‘O süreçte Erbakan Hocam Mesut Beye gitti. Mesut Beye rica etti. ‘Sen bir hafta konuşma, beyanat verme bu iş düzelecek. Mesut beyin cevabı: ‘Testi çatladı bir kere oldu.’
Mesut Yılmaz, 2007 seçimlerinde Bağımsız olarak Rize’den seçildi. Bir eski Başbakan olarak Meclise gidip orada oturmak vekil olmak ona göre değildi.
Ve Beykoz’daki villasına çekildi. Çocuklarının işleri ile ilgilendi. Eşi Berna Yılmaz’ın kontrolleri için ABD’de iken de oğlu intihar etti. İşte o güçlü insan. O soğukkanlı adam orada öldü. Ve bir daha toparlanamadı, dün de yaşama veda etti.
Mesut Yılmaz ile çok yakın olduğumuz anlar var. Bunlardan birisi Trabzonspor yönetiminin onu ziyaretine Faruk Özak’la gitmiş ve Eyüp Aşık beni Mesut beyle tanıştırmıştı. Diğeri ise bağımsız aday olduğunda Rize bir canlı yayında ona soru soran 4 gazeteciden biri bendim. Bir de onun heyetiyle gittiğimiz Gürcistan Tiflis ziyareti muhteşemdi.
Mesut Yılmaz denince kimi hatırlarız. Elbette ki önce Azer Benli’yi.
Onunla kavgaları olan ama Mesut beyi çok seven Eyüp Aşık’ı, Çayeli İlçe Başkanı olmasına rağmen Mesut beyin çok yakın dostu Hasan Şuşoğlu’nu,
Ve sevgili Osman Yazıcı’yı.
Hepsine ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum.