Türk siyaset tarihinde en köklü akımın devamı  olan Demokrat Parti(DP) ne yazık ki Millet İttifakı tarafından bile yok görülmeye başlandı.

Bakmayın öyle ziyaretlere birlikte fotoğraf karesi içinde olmaya.

Demokrat Parti küçümsenmekte yok sayılmakta bir çok etkinliklere davet edilmemektedir.

Bu doğru bir turum değil.

İster iktidar cephesi ister muhalefet cephesi  Demokrat Parti’nin şanlı bir geçmişi demokrasiye inanmış bir geçmişi olduğunu inkar etmemeli.

Ülkemizin yönetimine Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili ve nice  bürokratlar kazandırmış Demokrat Parti’nin bugün aldığı oy oranı çok düşük olabilir.

Ama kırat hala ayaklarının üzerinde durmaktadır.

Nice zorluklara nice sıkıntılara ve nice vefasızlıklara rağmen yoluna devam etmektedir.

Millet İttifakı bu gerçeği görmezden geliyor.

Bakın buraya yazıyorum Demokrat Parti Genel Başkan Gültekin Uysal ile birlikte gelecek dönem siyasetine damga vuracak herkesi ters köşe edecektir.

Önceki gün Diyarbakır’da coşkulu bir şekilde karşılandı.

Diyarbakır HDP binası önünde evlat nöbeti tutan anneleri ziyaret etti.

Onlara destek oldu yanınızdayız mesajı verdi.

Ama tek bir haber yok.

Çok büyük ayıp.

Büyük ihtimalle 2023 seçimlerine tek başına girecek Demokrat Parti’yi herkes yakından takip etsin.

Başta Millet İttifakı olmak üzere bazıları çok pişman olacak.

İnatla-kararlılıkla-sabırla ve çok büyük fedakarlıklarla partilerine- davalarına ve mazilerine sahip çıkma kavgası veren Demokrat Partilileri yürekten kutluyorum.

BASIN VE GÜVEN KAYBI

Her yıl 10 Ocak  tüm dünyada” Basın Çalışanları Günü” olarak kutlanır.

Kutlanacak aslında pek fazla bir şey kalmadı.

Hele şu pandemi sürecinden sonra herkesin morali-psikolojisi alt-üst durumda

Kovid 19 dünyayı rehin aldı adeta diz çöktürdü.

Kayıplarımız-hastalarımız ve gelecek adına olan kaygılarımız

Bu sıkıntılı süreçten etkilenen sektörlerin başında basın da geliyor.

Özellikle yazılı basın perişan.

Devlet desteği ile ayakta kalan yazılı basın için tehlike çanları çalıyor.

Bir çok büyük gazeteler bile matbaalarını kapatıyor,  ofislerini askıya alıyor, işçi çıkarıma gidiyor.

Sadece ekonomik koşullar değil elbet sıkıntı.

Genel anlamda basına olan güvensizlik işi bu noktaya taşıdı.

Sokağa çıkın “basına güveniyor musunuz” dediğinizde cevaplar sizi şaşırtacaktır.

Vatandaş “yandaş” basından da “muhalif” basından da soğudu.

Zaten okuma kültürümüz yoktu gazete okumaktan hepten vazgeçtik

Sadece gerçekleri-doğru-dürüst ve tarafsız okuma şansı bulacağı bir platform yok artık.

Televizyonlardaki tartışma programları bile insanları geriyor.

Şiddet unsuru içeren diziler kabadayı mafya özentisi filmler yetmiyor muş gibi tartışma programları bazen salya-sümük bir hal alıyor?

İşin özü 10 Ocak Dünya Çalışan Basın Günü için yazılacak güzel bir söz kalmadı

REKTÖR ATAMALARI VE GELECEĞİMİZ

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) 'ün internet sitesinde, 12 üniversite için rektör adaylığı başvuru ilanı yayımlamıştı.

Ağrı İbrahim Çeçen, Ardahan, Artvin Çoruh, Batman, Bitlis Eren, Gümüşhane, Hakkari, İzmir Demokrasi, Karamanoğlu Mehmetbey, Kırklareli, Kilis 7 Aralık ve Osmaniye Korkut Ata üniversitelerine rektör ataması yapılacak.

Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde rektör adayları için belirlenmiş şartları taşıyan adaylar  YÖK Başkanlığına başvuruda bulundular.

Bu ay içinde 12 üniversitemize atama yapılması bekleniyor.

Gözler bölgemizdeki Artvin Çoruh ve Gümüşhane Üniversitelerinde olacak.

Üniversiteler geleceğe dair umudumuz-aydınlık yüzümüz ve en kıymetli misyonumuzdur.

Ne kadar doğru-başarılı ve bilimse gönül vermiş insanları üniversitelerde suyun başına taşırsak kazanan ülkemiz olur

Geçmişte yaşanan acıları aldığımız darbeleri ve kötü gidişatı unutmayalım.

Sayın Cumhurbaşkanımızın önüne koyulacak isimler çok iyi araştırılmalı.

Çok ama çok kıymetli bilim insanlarımız var.

Hiç-biri küstürülmemeli.

Heyecanları, azimleri ve başarıları yok sayılmamalı.

Üniversite rektörlük seçimleri ne genel ne yerel seçim havasına sokulmamalı.

Adayların sadece bilimsel kariyeri baz alınmalı.

Bakın çok net ifade ediyorum..

Keşke sayın Cumhurbaşkanımız ekonomideki köklü revizyonu YÖK’ü yeniden yapılandırmada uygulasa siyasetten uzak tutsa bilime dayalı liyakatlı merkez denetimi oluşsa.