Gazetemizin kadın yazarlarından ikisi deprem gerçeğini sutünlarına taşıdılar.
Hem İnci Şatıroğlu Saral hem de Yasmin Korkut.
Saral, 1923 Erzincan depreminden müthiş bir İzzet Akçal anısı nakletti.
Yasmin Korkut ise Sakarya’da 17 Ağustos 1999 deprem gecesi ve sabahını anlattı.  Yazısını okuyun ve okurken kendinizi Korku filminde sanırsınız.
Türkiye maalesef deprem kuşağında.
Her 10 yılda bir böylesine acı deprem vakaları yaşanıyor.
6.8’lik bir depremde belki çok daha acılar yaşayabilirdik.
1999 Gölcük ve Kaynaşlı depremi ile 2011 Van depreminden sonra önlemler alındı ve Türkiye’de binalara yönelik güçlendirmeler ve dönüşümler yapıldı.
Depremle ilgili olarak Özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Bakanlar insan üstü çalışma yaptılar.
Elazığ ve Malatya’da asla bir karmaşaya geçit vermediler.
Türkiye acılarını saracak güçte. Yine de yardıma koşan komşu ve kardeş ülkelere teşekkür ediyoruz.
Depremden sonra can siperhane çalışan ve depremin simgesi olan Emine Kuştepe var.
UMKE gönüllüsü.
Telefonda söyledikleri herkesi ağlattı.
Samimi, içten.
CNN Türk muhabiri Fulya Öztürk var. Enkaz başında gözyaşlarına hakim olamadı. ‘Önce insan sonra televizyoncuyum’ dedi.
‘Çok zor bir bekleyiş’ dedi ve gözyaşlarını enkazın önüne akıttı.
Birde Deprem üzerinden hükümete çakma çabasında olan sanatçılar var.
Bunlardan birisi de Berna Laçin.
Berna Laçin 20 yıl önce tüm dizilerde oynar, tüm reklam filmleri onun üzerinden çekilirdi.
Şimdilerde bir köşede kaldı.
Avrupalı firmaların verdiği bazı deterjan reklamlarında oynuyor. Depremin oranı büyükmüş de, öyle olursa vergi affı geleceğinden 6.8 gösterilmiş!
Şeytanın aklına gelmez.
Siyasi görüş farklıdır depremi hükümete yıkmak farklı.
Böylesine zor bir günde Kemal Kılıçdaroğlu bile siyaset yapmaz iken bu sanatçılara ne oluyor?
Berna Laçin Türk gelenek ve göreneklerini hiçbir zaman özümsemedi ve sindiremedi.
Böylesine büyük bir depremi Trabzon ve bölgede de hissedenler oldu
Trabzon bir deprem kuşağında değil.
Aktif olmayan bir fay Karadenizin açıklarından geçiyor. Bir fay hattı da Erzircan Şiran üzerinden devam ediyor ve Merzifon derken Düzce’den devam edip Marmara denizine giriyor.
Elbette depreme hazırlıklı olmak lazım.
Ancak Sevgili Prof. Dr. Osman Bektaş hocam da ‘Trabzon’da deprem olursa vay halimize’ diyerek verdiği mesajlar tedirginlik yaratıyor.
Önceki akşam NTV televizyonunda konuşanlar, depremi anlatırken artık ilçe ve mahalle ismi vermiyoruz dediler.
Zira bunun süpekülasyonu yapılıyor.
Bir deprem uzmanının konuşması ve yöre adı vermesi o ilçedeki konut fiyatlarını arsa fiyatlarını bile geriletebiliyor.
O nedenle deprem olabilir. Ama her depremden sonra Osman Bektaş hocanın açıklamaları Trabzon’a tedirginlik vermeye başladı.
Depreme hazır olalım demek farklı,
Trabzon’da da deprem olabilir demek farklı.
Ekranda fay hatları çiziliyor ve bu fay hatlarının hiçbirinin içinde Trabzon gözükmüyor. Fakat bu kadar konuşursak  ‘Trabzon deprem bölgesi’ algısı oluşur.
Dünyayı algılar yönetiyor hocam..