Hemen bildirteyim. DEVA Partisi, artık genel merkeze sığmıyor. Yetmiyor. Dar geliyor. Bu nedenle yeni bir Genel Merkez binasına taşınacaklar.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, saygınlığı olan, şaibesi bulunmayan, dünyada önde gelen Finans sektörlerinde başta olmak üzere itibarı olan, ekonomiyi bilen,3-4 yabancı dili olan, yeni kuşak tarafından yakından izlenen, Bakan ve Başbakan yardımcılığı döneminde ”Güven” duyulan devlet ve siyaset adamıdır.

İsteseydi, yurtdışındaki finans sektöründe iş bulur, rahatına bakardı. Babacan,  ayrıca varlıklı aileden geldiği için, buna da ihtiyacı yoktur. Veya Tayyip Bey’in teklifini kabul eder, tekrar ekonomiden sorumlu bakan olur, bütün kapılar açılırdı.

O zaman soru şu: Neden Parti kurdu ve zor olanı seçti? .”İhanet” ile suçlanarak, şimşekler üzerine neden çekti? Bu sorulara defalarca cevabını verdi,

özet geçelim..

“Babacan’a göre, 2011 ve 2012’de başlayıp, 2013’de hızlanan ciddi ayrışma yaşandı. Değerler ve ilkeler yok oldu.

Türkiye’nin sorunları büyüdü. Ülke karanlık bir tünele girdiğini gördük. Ciddi bir sorumluluk hissettik. Hiç bir şey yapmasak vebalı büyük olacak, gelecek nesillerin gözlerine bakamayacak korkusu ve hissiyatı ağır bastı. Sorumluluktan kaçamazdık.”

*

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel Merkezi’nde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısını izledik. Farklı ve güzel, görsellerle desteklenen bir toplantı idi.Ali Bey, bu işi bilen profesyonel basın, özel kalem ve danışman ekipleri ile çalıştığını fark ettik.

Babacan şu ana başlıklar üzerinde görüntülü açıklamalarda bulundu.

‘Hasarı Merkez Bankası döviz satarak gideremez’ .‘6 sıfırın atılması sorumluluğum altında gerçekleştirilen bir reformdur’

‘Gerçekten anlasalardı bu vahim hataları yapmazdı’. ‘Kimse dalgalı kur diyerek dalga geçmesin’. ‘Kredi kartında yüzde 28 faiz işliyor, nerede düşük faiz?’

‘Gürcan’a isnat edilen suçlamanın yasal unsurlarının oluşmadığı açıktır. ‘Bu komployu karşılıksız bırakmayacağız’

*

Deva Partisi Genel başkan yardımcısı Hasan Karal’ı AK PartiRize  İl başkanlığı döneminden beri tanıdığımız bir hemşerimizdir. Üç dönem parlamentoda bütün Rize’nin ve Rizeli’nin yükünü çekti.

Her Rizeli ile ”Gönül köprüsünü”  kurdu. Bir maratoncu gibi koştu. Terledi. Herkesle ilgilendi..Samimi..İçten..İnsanlara tepeden bakmadı. Ankara-İncek’te hemşerileri için, mütevazi bir ofis açtı..”Rizelilerin Ofisi”. Yolda kalanlar için de iki odası var.

Karal, Allah’tan ve hesap vermekten korkan, Ali Babacan ve ekibi gibi, Türkiye’nin geleceğinden ve AK Parti’nin son dönemdeki gidişatından memnun olmayan, bundan gelecek nesiller adına endişe duyan bir siyasetçi.

Odası dolup taşıyor. Ankara-Nallıhan’dan bir şehit babası dedi ki ”Hasan Bey belki hatırlamaz. 14  yılönce şehit oğlumun mezarını vekilim yaptırdı”.

Hasan Bey duygulandı.

Ve siyasette  ‘Altın kural”… Halkla bütünleşmektir.. Her yerde altın kuraldır… Futbolcu misali... Koşacaksın. Terleyeceksin. Vatandaş sana değil, sen vatandaşa gideceksin. Hasan Bey bunu yapıyor.. Koşuyor… Terliyor… Ziyaret ediyor.. Vatandaşla diyalog kuruyor... Ülkenin sorunlarını gündeme getiriyor. İçten ve samimi olarak. Her kesimi kucaklıyor.. Kadınların.. Gençlerin ..Yaşlıların Haksızlığa uğrayanların haklarını savunuyor.

Baktım olacak gibi değil, geleni gideninden dolayı konuşamıyoruz. Kendisine “Sana bir döner ısmarlayayım” dedim. Anladı içimden geçeni. Danışmanını çağırdı  ve ”Osman abinin canı döner çekti, bize döner  söyler misin” dedi..

Yemekte Rize’nin ve Türkiye’nin gündemini değerlendirdik. Yemekte özel kalem aradı ve “Genel başkan sizi bekliyor” dedi. Ayrıldık. DEVA Genel Merkezi’ne yoğun ilgi olduğunu gözlemledik..