Karadeniz Gazetesi’nde Yazı İşleri müdürü olarak görev yaptığım yıllardı. (1985).Dönemin Trabzon Valisi Enver Hızlan, meslektaşım Tacettin Çebi ile bana  dedi ki :

 “Bu iki genç kaymakam adaylarını yakından izleyin! Gelecekte önemli yerlere gelecekler” demişti.

O ikiliden biri, Aydın Valisi Hüseyin Aksoy, diğeri ise Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu’dur.

Bu ikilinin ilginç ortak özellikleri vardır. İkisi de Trabzonludur. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni aynı yıl kazandılar, aynı derece ile aynı yıl bitirdiler. Aynı dönemde kaymakam olarak atandılar.

Vali Aksoy, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatörü Üst Kurul Sekretaryasında Bakanlık temsilcisi olarak görev yaparken, çok yakın, birlikteçalışmıştık…

Aksoy, 2001 yılından beri Muğla, Mersin, Samsun, Diyarbakır, Kocaeli’nde valilik yaptı. Son kararname ile Aydın’a atanan, başarılı ve önemli hatta devletin valilerimizdendir…

Hacımüftüoğluise Devlet Personel başkanı, Başbakanlık Müsteşar yardımcılığı, Rize Valiliği, İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı gibi önemli görevlerinden sonra,2014 yılından beri Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği görevini başarıyalar sürdürüyor…

İkiliyi 1985 yılında tanıma fırsatını bulduğum; devletin gerçek valileridir. Tarihe mal olmuş böyle önemli devlet adamlarının sayıları her geçen gün ne yazık ki azalıyor. İkiliye selamlarımı ve iyi dileklerimi sunuyorum…

Ankara’dan Aydın’a neden uzandık..?

Oğlum Ata, 15 günden beri Didim’de yakın  aile dostlarımızdan Tülay - Barış Akaoğlu ailesinin misafiri olarak tatil yapıyor.Akaoğlu ailesine sonsuz teşekkürler..

9 Ağustos Salı gecesi;sabah 3’dearandık. “Muhtemelen dolandırıcıdır” düşüncesi ile telefona bakmadık. Hataetmişiz. Gece yarısı gelen telefonlara mutlaka bakmak lazım.

Ertesi sabah hem beni, hemde eşimi aradılar. Arayan“Didim Alınkum Polis Merkezi“ imiş. Özetle oğlum cüzdanını düşürmüş,  bulan kişi karakola teslim etmiş. Karakoldaki görevlilerde, ince bir çalışma sonucu bize ulaşmışlar.

 Bu nedenle başta Aydın valimiz Hüseyin Aksoy ,Emniyet müdürü Mehmet Suat Ekici ve AltınkumPolis merkezimüdürüm Metin Tanrıverdive tüm ekiplerine teşekkür ediyoruz. Başarılı valinin, başarılı ekibi olur..

“Vali” denince akla ilk merhum Recep Yazıcıoğlu geliyor. Tipik bir Karadenizli olup, siyaset üstü icraatları ile “devletin”, sıra dışı davranışları ile de “halkın” valisi. Yaşamı romanlara, filmlere ve dizilere konu olan bu önemli kişilik, ne yazık ki vakitsiz zamanda elim bir trafik kazasına kurban gitti.

İkinci olarak da Vali Enver Hızlan’ı gösterebilirim. Bana “Devlet nedir, kimdir?” diye sorsaydınız; ”Devlet, Vali Enver Hızlan’dır” derdim…

Vali Hızlan’ı Türkiye ilk kez, 2004 yılında Edirne Valiliği döneminde tanıdı. O dönem Anavatan iktidarının ilk yıllarıydı. Edirne’deki asrın gümrük kaçakçılığı olayının üzerine giderek, Gümrük ve Maliye bürokratlarının gözaltına alınmasını sağlamıştı.

Dönemin Maliye Bakanı Vural Arıkan ile İçişleri Bakanı aynı zamanda Başbakan Turgut Özal’ın da bacanağı olan Ali Tanrıyer birbirlerine girmişlerdi. Dönemin bütün gazeteleri bu olayı manşetten vermişlerdi. Çünkü o dönemde basın özgürlüğü vardı.

Zor durumda kalan Başbakan Özal, Vali Hızlan’ı görevden almak istedi ise de, dönemin kudretli adamı Kenan Evren “Vali’yi harcatmam” diyerek kararnameyi imzalamamıştı.

Vali Hızlan’ın ikinci çıkışı ise 1992 yılında Sakarya Valiliği döneminde oldu. Dönemin Bakanı Mehmet Gölhan, devlete ait bazı imkânlarının Doğru Yol Partisi lehine kullanılması için -karşısında devletin valisi olduğunu unutarak- Vali Hızlan’a baskı yapmaya kalkışmıştır.

Vali Hızlan, 7 sayfalık basın toplantısı ile baskı gördüğünü kamuoyuna duyurmuş ve valilik görevinden kendi isteği ile ayrılmıştır. Uzun sözün kısası; Türkiye Cumhuriyeti tarihinden ”Vali gibi bir vali geçti”