Batı Trakya Türklerinin çektiği sıkıntıların canlı şahidi olan Sadık Ahmet 1980'li yıllarda Batı Trakya Türklerinin meselelerini dünya kamuoyuna duyurma kararı almıştır. 1985'te Batı Trakya'da bununla ilgili imza kampanyasını başlatmıştır. Büyük gayretlerle sürdürdüğü imza kampanyasında on beş binin üzerinde imza toplamayı başarmıştır.  Fakat Yunun makamları onun bu çalışmalarını kendileri açısından tehlikeli bulmuş, 8 Ağustos 1986'da  onu tutuklamıştır. Fakat o, bu gibi cezalardan dolayı davasından taviz vermemiş; 25 Eylül 1987’de Selânik’e giderek, Demokrasi İnsan Hakları üyelerine Batı Trakya Türklerinin meselelerini konu alan bir broşür dağıtmıştır. O, bu eyleminden dolayı 1987 yılında, 2,5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Uluslararası kuruluşlar bu anlamsız cezaya itiraz ettikleri için söz konusu cezanın infazı süresiz olarak ertelenmiştir. Bunlarla bağlantılı olarak 18 Haziran 1989 seçimleri öncesinde Dr. Sadık Ahmet'in milletvekilliği adaylığı iptal edilmiştir.


Hayatını kutlu davasına adayan özü sözü bir, örnek bir insandır Sadık Ahmet.


Türklüğe büyük bir aidiyet duygusuyla bağlı olan Dr. Sadık Ahmet, Işık Ahmet Hanım'la evliydi. Levent ile Funda adında iki çocuk babasıydı. Ne yazık ki çocuklarının güzel günlerini görmek kendisine nasip olmamıştır. Zira kendisi öldüğünde kızı Funda 12, oğlu Levent ise 16 yaşındaydı. Eşi Işık Ahmet, Batı Trakya Türkleri davasının her aşamasında, bu davayı adeta omuzlayan eşinin hep yanında ve yakınında olmuştur. Batı Trakya Türklerinin sorunlarını çözmek için adeta mekik dokuyan Sadık Ahmet, en büyük manevî desteği eşinden görmüştür. Kıymetli eşi, onun günlerce eve gelememesine hoşgörüyle tahammül etmiştir. Batı Trakya Türklerinin daha rahat ve huzurlu yaşaması için toplantıdan toplantıya koşan, eşine ve çocuklarına yeterli zaman ayıramayan Sadık Ahmet'in bu yoğun temposuna her kadın tahammül edemezdi. Işık Ahmet bu konuda örnek bir fedakâr eş olmuştur. Onun içindir ki Batı Trakyalı 30 sivil toplum kuruluşunun aldığı ortak bir kararla "yılın annesi" seçilmiştir.
        

Yunan makamlarının, Batı Trakya Türklüğü davasının öncüsü Dr. Sadık Ahmet'i korkutma ve yıldırma çabaları hiçbir zaman son bulmamıştır. Onlar baskı yaptıkça Sadık Ahmet'in azmi ve gayreti de o ölçüde artmıştır. Sadık Ahmet bu çerçevede 26 Ocak 1990’da Batı Trakya Türklerine “Türk” diye hitap ettiği için tekrar hapis cezasına mahkum edilmiş, ancak iki ay Selanik Dudullu Hapishanesi'nde yattıktan sonra, geri kalan cezası para cezasına çevrilerek serbest bırakılmıştır. Batı Trakya Türklerinin hak ve özgürlük mücadelesinin öncüsü olan Dr. Sadık Ahmet'in hapse girmeden önce söylediği "Sadece Türk olduğum için hapse götürülüyorum. Eğer Türk olmak suçsa, şunu tekrarlıyorum: Türk'üm ve öyle kalacağım." şeklindeki sözleri onun azim ve kararlılığını göstermesi açısından önemlidir.

        

Hayatını davasına adayan merhum Dr. Sadık Ahmet; tıpkı Doğu Türkistan Türklerinin lideri İsa Yusuf Alptekin gibi,  Azerbaycan'ın bağımsızlığının öncüsü Ebulfez Elçibey gibi Türk dünyasının saygın öncülerindendir. Bunlar gibi adanmış değerler az yetişiyor. Onların adını yaşatmak boynumuzun borcudur. Bu minvalde, başta Ankara'da Dışışleri Bakanlığı'nın bulunduğu büyük cadde olmak üzere, Türkiye'de birçok caddeye, sokağa, parka, hastaneye ve eğitim kurumuna Dr. Sadık Ahmet'in adı verilerek güzel bir vefa örneği gösterilmiştir.

Batı Trakya davasının serdengeçtisi Sadık Ahmet şehitler kervanının yolcusuydu.

Dr. Sadık Ahmet; 24 Temmuz 1995'te, Batı Trakya'daki azınlığın haklarını koruyan Lozan Barış Antlaşması'nın 72. yıl dönümünde, henüz 48 yaşındayken Gümülcine'ye bağlı Susurköy (Sostis)'de şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir.  Bu, aslında kaza süsü verilmiş bir cinayettir. Zira Sadık Ahmet, otomobiliyle kendi yolunda seyrederken Yunanlı bir kişinin kullandığı traktör kenarda dururken bir anda yola çıkmıştır. Kaza esnasında arabada bulunan Sadık Ahmet'in kızı, oğlu ve eşi de ağır yaralanmıştır. Dr. Sadık Ahmet, Gümülcine yakınlarındaki Kahveci Mezarlığı'nda defnedilmiştir. Temmuz'un 24. günü Batı Trakya Türklerinin hüzün günüdür. 24 Temmuz, Yunan'ın çirkin yüzünü hatırla(t)ma günüdür.

        

Ölüm mukadderat... Fakat dava uğruna ölmek şereflerin en büyüğü... Türk-İslâm ülküsünü yaşamak ve yaşatmak uğruna ölmek ise aslında ölümsüzlüğün eşiği... Rabbimiz Bakara Suresi'nin 154. ayetinde onlar için "Allah yolunda öldürülenler için “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz." diyor.  Batı Trakya Türklerinin yolbaşçısı Dr. Sadık Ahmet'e, ölümünün 26. sene-i devriyesinde Allah'tan gani gani rahmet diliyorum.