Malum Ramazan ayındayız.

Birçok insanın dini duyguları kabarmış durumda. Buna benim bazı arkadaşlarımda dahil.

Neredeyse her gün bana hadis ve sahabenin hayatını gönderen arkadaşıma dayanamadım, ben de Rize İkizdere de yaşanan olaylardan oluşan bir dizi görüntü ile, yolu yok edilecek olan ormanın patikasından geçen masum hayvanların görüntülerini gönderdim.

Altına da not ekleyerek!

Karıncanın feryadını duyurdun mu?

Kısacası; sahabe gibi olmayı geçtim, azıcık insan olabilseydik, o da yeterdi.

****************

Korona’dan  sonra neredeyse her şey arapsaçı olmuş durumda.

Misal, eğer Rus iseniz denize girebiliyorsunuz. Türk iseniz değil denizin içi kenarı bile yasak!

Baktınız dayanamayacak derece deniz çekti canınız. Ve olaki serin sulara attınız kendinizi, polis gelirse yanınıza sakın Türkçe konuşmayın. Droşki, mubroşki sallayın bir şeyler Rus sansınlar!

Mesela, eğer tepedekilerin babası ölüyorsa onlara lebaleb cenaze serbest.

Tepedekilerden biri ise ölen, ona da cenaze serbest.

Kalabalık gırla!

Ama ölen Bakkal Ahmet Amca ise , ona cenaze yasak!

Ha oldu ki Allah gecinden versin bir yakınınız öldü... Çağırın herkesi!

Garip gibi gitmesin!

Polis sorarsa, tarikat lideriydi rahmetli, ama reklam yapmayı pek sevmezdi dersiniz!

Mesela, iç giyim mağazanız varsa, satış yapmanız yasak! Don bile satamıyorsunuz!

Mezeci dükkanınız varsa onda da satış yasak! Ciğer satmak mazallah yasak!

Ama Migros istediği kadar don satabiliyor!

Ciğer de satabiliyor, Amerikan salata da... İstediği mezeyi satabiliyor. Çünkü orda serbest.

Açın efendim dükkanınızı!

Yapın satışınızı da!

Polis, zabıta gelir de “yasak!” derse, sakın korkmayın...

“ Migros’un bizim sokak şubesiyim. Bu gün nöbetçiyim “ dersiniz.

Mesela, evcil hayvanınızı parka götürmek serbest.

Ama çocuklarınızı parka götürmek yasak!

El insaf! Çocuklara bulaşması yüzbinde sıfır bilmem kaç olan bir hastalık için yavrucuklara hapis hayatı yaşattık resmen!

Evin içine tıkanıp kalmaktan sarardı soldu benizleri!

“Güneş girmeyen eve doktor girer.” Diyen atalarımız unutulup, betondan tabutlara mahkum ettiler bizi de, çocukları da...

Yaşlılara aşıyı dayatıp, maske üstüne yine yasak getirip yürümeyi bile unutturdular onlara.

Şimdi çocuğa sokak hepten yasak!

Evcilinizle birlikte onları da götürün parka!

Baktınız birileri üstünüze üstünüze geliyor...

Siz bilirsiniz ne diyeceğinizi!

*************

Öğrendim ki; Model model araç üreten Almanya’da 9 bin...

Bizim ülkemizde ise tam tamına 125 bin makam aracı varmış!

Pessss dedim!

Günahtır ya...

Tam bu bilginin üzerine öğrendim ki, meğer rektörlere bile makam aracı veriliyormuş!

Büyük haksızlık!

Okul müdürlerinin başı kel mi?

Onlara da makam aracı verilmeli...

Hatta öğretmenlere bile!

Makam araçsız hiçbir kamu personeli kalmamalı!