Türkiye ile Gürcistan arasında 31 Mayıs 2011 de imzalanan kimlikle geçiş protokolünün ardından bölgeye insan seli akmaya başladı. 1 TL bandrol ücretinin15 TL olması bile Batum’a olan ilgiyi bir gün olsun azaltmadı. Şimdilerde yurtdışı çıkış harcının artırılması için torba yasa teklifi ile fiyatın 50 TL’ye çıkarılması ise gündemdeki sıcaklığını koruyor.


Denizi ve müthiş doğası büyük ilgi çekiyor..

Son yıllarda Gürcistan’ın genelinde büyük bir değişim gözlemlendiği gibi, Batum’da da bir hayli modernlik ve ihtişam gözle görülüyor. Karadeniz’in doğusundaki liman kentlerinden birisi olması sebebiyle Doğu ile ticaret yapan Avrupalılar burada ticaret konileri oluşturmuşlar. Batum mimarisi hem Osmanlı’dan, hem Avrupa’dan hem de Bolşevikler’den miras kalan yapılarla karışık bir hal almış. Tabi ki ortaya muhteşem bir kartpostal çıkmış oluyor. Devasa gökdelenler ise apayrı bir ihtişam söz konusu. Muhteşem denizi ve doğası, harika parkları, bahçe ve sahil düzenlemeleri, ışıklandırması, üzüm bağları, kültür-sanatın yanında gece hayatı, güzel restaurantları, bar ve şarap evleri ise şehre ayrı bir güzellik katıyor.


Gezmeden Dönmeyin..

Batum’a gidince nereyi gezmeliyim diye soracak olursanız tabi ki öncelik Botanik Bahçe derim.  Bir ucundan diğer bir ucuna durmadan yürümek neredeyse 2-2,5 saatinizi alıyor. İçerisinde 6 kıtanın ormanlarını ve binlerce bitki çeşidini barındıran bahçenin deniz manzarası ise hiçbir yerde yok gibi.

Avrupa Meydanı'nın ortasında yükselen Medea Heykeli,İtalya’dan esinlenen Piazza Meydanı, Batum'un en gösterişli ve dikkate değer binalarından biri olan eski postane binası, 2000 yıllık alfabenin yer aldığı Alfabe Kulesi, görkemli Poseidon Heykeli'nin yer aldığı Tiyatro Meydanı ve Ali- Nino heykeli mutlaka görülmesi gerekenyerler arasında yer alıyor. Akşam saatlerinde havanın kararmasıyla birlikte hava durumuna göre düzenlenen ışıklı su gösterisi ise tek kelimeyle muhteşem.


Ali-NinoHeykeli’nin trajedi hikayesi..

Ali adındaki Müslüman Azeri Türkü genç ile Gürcistanlı bir prenses Nino’nunhikayesi oldukça hüzün verici. Trajik hikaye Sovyet Rusya’nın işgali sonucu aşıkların ayrılması ile sonlanıyor. Yüzü doğuya dönük olan Ali Han Şirvanşir ile Avrupalı duyarlılığına sahip olan NinoKipiani okul yıllarında birbirlerine aşık olurlar. Bu imkansız aşkı yaşatabilmek, doğu ile batı arasındaki sınırı kaldırmak kadar zordur.

1.Dünya Savaşı ve Rus Devrimi boyunca Azerbaycan’ın da bağımsızlık savaşı verdiği ortamda Ali, Asyalı atalarının inançlarıyla Nino’ya olan bağlılığı arasında bir seçim yapmak zorunda kalır. Liseden mezun olduktan sonra Ali,Nino’ya evlenme teklifi eder. Ali’nin babası, kadınların Müslüman geleneksel bakış açısına rağmen evliliği destekler; Nino’nun babası ise evliliği istemez. Nihayet evlenirler ancak evlendikten sonra da sıkıntılar peşlerini bırakmaz. Sürekli kaçma ve kovalamaca içerisinde hayat geçirirler. Tam huzura kavuştuk dedikleri anda Kızıl Ordu’nun Azerbaycan’a girmesiyle Ali, ülkesini savunmak için savaşa gider ve bir daha geri dönmez..

Azeri yazar Kurban Sayid’in romanının kahramanları olan Gürcü prenses Nino ile Azeri sosyete temsilcisi Ali’nin aşkını anlatan bu görkemli heykel, Gürcistanlı Tamara Kvesitadzeve PaataSanaiyatarafından yapılmıştır. 9 yıl önce kurulan ve çelikten yapılan heykelin yerden yüksekliği 8 metre olup hüzünlü bir hikayeyi anlatmaktadır.Figürler birbirlerine doğru yavaşça hareket ederek değmeden birleşiyorlar.
Ömer ALTUNTAŞ
Editör: TE Bilisim