Tarihte konuşulan, adeta ağızlara sakız olan meselelerden birisi de Ermeni tehciri(göçü) dir. Ermeliler, onların büyük ağabeyleri olan Batılılar ve babaları Amerikalılar bu meseleyi hemen her dönemde ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorlar. Tabir caizse vücutta çıkardıkları yarayı kaşıyorlar. Bir gün geliyor Fransızlar, başka bir gün Almanlar, sonra Hollandalılar parlamentolarında Ermeni soykırımına dair kanunlar çıkarmaya kalkışıyorlar. Bize gözdağı vermeye çalışıyorlar. Günlerce gündemimiz bu bayat tartışmalara kilitleniyor. Aynı filmi allayıp pullayıp tekrar tekrar gösteriyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse seyirci de buluyorlar.

Tarihte Ermenilerle ilgili pek çok sıkıntılar yaşamışız. Zaten dünyada herhalde Ermeniler kadar problemli bir millet görülmemiştir. Çünkü meseleleri abartmakta üzerlerine yoktur. Olayları onlar kadar tersine çevirip anlatan ve yalan politikalar geliştirip yutturmaya çalışan bir başka millet gösteremezsiniz. Sanırım bu konu onların uzmanlık alanıdır. Bu husustaki başarılarını teslim etmek gerekir. Peki, durum bu iken bizler ne yapıyoruz? Tehditler karşısında sesimizi gür bir biçimde çıkarabiliyor muyuz?

Arşivlerimizde Ermenilerle ilgili olarak yüzlerce çuval belge mevcuttur. Çuval deyişimi mazur görünüz. Yoksa bu belgeleri hâlâ çuvallarda saklamıyoruz. Bu belgeler devlet arşivlerinde tasnif edilmiş olarak muhafaza ediliyor. Araştırmacılar bu vesikaların çoğundan yararlanabiliyor. Ermenilerle ilgili her karanlık meseleye ışık tutacak belgemiz vardır. Fakat bizler dayanaksız konuşmaya alışık olduğumuz için bu belgeleri arşivlerin tozlu raflarında bırakıp duygularımızla hareket ediyoruz. İstemeyerek de olsa Ermenilerin oyunlarına çanak tutuyoruz. Oysa bizler susmalıyız, belgeleri konuşturmalıyız. Belgelerin konuştuğu yerde dayanaksız ithamlarda bulunan Ermeniler de, onların Batılı destekçileri de susmak zorunda kalacaklardır. Fakat nedense ucuz polemikleri(söz dalaşı) çok seviyoruz.

Tarihte bir Ermeni tehciri olmuştur. Bunu inkâr etmiyoruz. Fakat yaygın olarak bilinen manasıyla asla bir soykırım hadisesi yaşanmamıştır. Tehcir zorla göç ettirme demektir. Bilindiği gibi Ermeniler I. Dünya Savaşı’nda Türklere karşı taşkınlıklarda bulunmuşlardır. Tabir caizse içimizden vurmuşlardır bizi. Yıllardan beri Ermenilerin tehciri(zorla göç ettirme) konuşulup duruyor. Ermeni tehciri, I. Dünya Savaşı sıralarında Ermenilerin savaş sahasında kalmaları ve bazı zararlı eylemleri yüzünden, İttihat ve Terakki yönetimi tarafından yerleştirilmek üzere Suriye’ye gönderilmeleridir. Bilinmelidir ki tarih boyunca Ermeni soykırımı yapılmamıştır. Tehcir yaşanmıştır ama bunun soykırımla alakası yoktur.  Bu tehcirin zeminini yine Ermeniler hazırlamıştır. Devletine silah dayayanları hoş görmek o devlete ihanettir. Üstelik tehcir yapılırken Ermeni halkı korunmaya çalışılmıştır. Buna rağmen ölenler de olmuştur şüphesiz. Bunun yanında göç ettirilen Ermenilerin mallarının maddî değerleri kendilerine ödenmiştir. Herkes suçunun cezasını görmelidir. Meselenin özü budur.

Tarihte Ermenilerin Türklere yaptığı mezalimler yüzlercedir. Kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce insanımızı hunharca katleden Ermeniler, kendilerini sütten çıkmış ak kaşık olarak göstermeye çalışıyorlar. Fakat gerçekler hiç de yansıtıldığı gibi değildir. Bununla ilgili olarak arşivlerimiz belgelerle doludur. Ermenilerin yaptığı katliamlarla ilgili olarak bugün yaşayan tanıkların ifadeleri gerçekleri ortaya koyuyor. Bununla ilgili olarak, değerli bilim adamı Yrd. Doç. Dr. Gürsoy Solmaz’ın derleyerek kaleme aldığı “Tanıkların Diliyle Ermeni Vahşeti” adlı eser okunmaya değerdir. Solmaz’ın tek tek dolaşarak, o günleri yaşamış insanlarımızla konuşarak hazırladığı bu eser, bir ibret ve vahşet vesikası olarak herkes tarafından okunmalıdır. Ermeni zulmünü Erzurum’dan Revan’a (Erivan) kadar yaşamış vatandaşlarımızın anlattıklarını okurken inanın tüyleriniz diken diken olacak…

“Ermeni Vahşeti” adlı eserde okuyacaklarınız, gerçek katliamı yaşayan Türklerin anlattığı kanlı vahşet satırları... Bu kitabın içinde bugün hâlâ yaşayan 125 kişinin çok çarpıcı ifadelerini bulacaksınız. Ermenilerin Anadolu halkına yaşattıkları zulmün senaryo olmadığını anlayacaksınız. Fakat her şeye rağmen yine de Ermeniler, yalanları gerçek tarih olarak bize yutturmaya devam edecek. Gençlerimizin hakikatlere uzak kalmaması için onlara Ermeni meselesini ve tehcirini çok iyi anlatmamız gerekir. Neticede karşı taraf her fırsatta çamur atma politikasına ve ithamlarına devam edecektir. Bundan fazlaca muzdarip olmamalıyız. Bu noktada meşhur deyimimiz  “İt ürür, kervan yürür” sözünü hatırlayın ve hayatınıza kaldığınız yerden devam edin.

ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915 yılındaki tehciri "soykırım (genocide)" olarak nitelemesi fazla abartılacak bir şey değildir. "Soykırım var" demekle soykırım olmuyor. Biden'ın yaptığı "soykırım" açıklaması onu o makama getirenlere karşı diyet borcudur. Siz ABD'yi 78 yaşındaki bu bunak adamın yönettiğini mi zannediyorsunuz? ABD'yi yıllardan beri seçilen başkanlar değil, güçlü siyonist lobileri yönetir.

ABD önce kendi yaptığı soykırımların hesabını versin.