Gecenin koynunda uyur, karanlıkları yorgan niyetine üstüne örten denizin yavuklusu Faroz… Geceler burada hayatın ağır yükünü taşır sinelerinde. Balıkçıların yorganı masmavi sular olur ıpıslak uykularında. Deniz, bulutlarla ağlaşır dönmeyen yolcularının ardından. Ufkun öte yanında kalanlar, beridekilerin hüznüne ortak olur. Hepsinin de gönül heybesinde sararmış sonbahar yaprakları misali birikmiş hatıralar vardır. Hatıraların mahşerinde cam kırıkları can kırıklarına karışır. Uzaklarda bekleşenler, acıların çeşmesinden içerler kana kana.

Faroz’a gün doğarken ve Faroz’dan gün batarken görsel bir şölen yaşanır adeta. Bu şöleni hayatında bir kez olsun seyretmeyenler çok şey kaybetmiş demektir. Zira kelimelerle tarif edilemez Faroz’un doyumsuz gündoğumları ve de günbatımları... Güneş suların mavi dudaklarından öper hasret ve iştiyakla. İki sevgilinin buluşması misali sarmaş dolaş olurlar.

Faroz’un deniz havası ilaç gibidir. Ciğerleriniz bayram eder o havayı doyasıya içinize çektiğiniz zaman. Orda harmanlanmış çocukluğumuzun nadide baharları. Umutlarımız, kederlerimiz, hasret yüklü türkülerimiz dalgakıranların dehlizlerinde yankılanmış gün gece demeden. Hayat orda göstermiş bize acı tatlı yüzünü. Ruhumuzdaki hüzünleri taşırmışız denizin masmavi sularına. Berrak deniz, içimizde biriken zehre panzehir olmuş çoğu zaman…

Faroz her zaman uysal bir çocuk değildir. Karadeniz gibidir Faroz ve Farozlular… Bazen fırtınalı, bazen sakin… Bu kıyı beldesinde yaşayanların tabiatı, denizinkine ne kadar da benzer. Deniz gibi cömerttir burada yaşayanlar… Bir somun ekmeğini seninle bölüşmeye her zaman hazırdırlar. Fakat damarlarına basmamalı hiçbir zaman… Trabzonluluk ve Trabzonsporluluk ruhlarına işlemiştir bu güzel insanların. Bu kadim şehrin bütün özelliklerini ve güzelliklerini taşırlar ruh köklerinde. Onlar bu şehrin gülen yüzü ve gösterişli vitrinidirler.

Faroz, sohbetin bir çayın demi kadar koyulaştığı kadim dostlukların gülistanıdır. Zira Faroz’un bir sahil kahvehanesinde içilir demli çaylar… Çayın biri gider öbürü gelir. Burada insanlar çay ısmarlama konusunda birbirleriyle yarışır adeta. Muhabbetler çayın demine ve buğusuna karışır. Taşlar dizilirken masa üstüne, koyulaşır sohbetler bir Rize çayının deminde. Umutlar yeni doğan günle birlikte tazelenir. Zira burada umuttur insanları hayata bağlayan…

Sabahın alacakaranlığında, in cin uykudayken bir balıkçı teknesi limandan açılır denizlere. Umut yüklüdür güvertesi, onun içindir ki dalgaları yararak ufka doğru yol alır. “Vira bismillah” der içinden kürekleri çeken, bedeni ihtiyar, ruhu genç bir balıkçı… “Rasgele dostum rasgele…” der onunla beraber rızık avcılığına gidenler… Hepsi de denizin diliyle konuşurlar. Dostturlar denizle… Elleri boş dönseler de bozulmaz denizle olan ömürlük dostlukları. Zira deniz ana gibi kucağında taşır onları bir ömür boyunca. Aç kaldıklarında deniz anadan bir somun ekmek isterler. Deniz onları hiçbir zaman eli boş döndürmez geriye.

Akşamdan denize serilen ağlar, besmele denen rızık anahtarıyla toplanır bir bir… Takalar taşımakta zorlanır gözleri parıl parıl parıldayan hamsileri… Her bir hamsi adresine teslim edilir gözlerinden uyku damlayan balıkçılar tarafından. Evlerde bolluk ve bereket yaşanır.  Fakirin de karnı doyar böylece. Ağır yüklerinden dolayı takalarını limana zor çeken balıkçılar, onca yorgunluğa ve uykusuzluğa rağmen başlarlar kolbastı oynamaya. Kolbastı Faroz’un toprağa diz vuruşudur; hırçın tabiata ve dalgalı denize meydan okumasıdır. Bir de Erkan Ocaklı söylemeye görsün türkülerini, ondan sonra kimse tutamaz Farozluları… Kolbastı, Karadeniz insanının enerjisinin bir çeşit dışavurumudur. Bu bir çeşit av dönüşü bayramıdır. Niye sevinmesinler ki… Hem cepleri bayram edecek, hem de fakir fukaranın, garip gurebanın evleri. Aç mideler hamsiye doyacaktır böylelikle. Zihinler keskinleşecektir.

Köfte balık yemek istiyorsanız Faroz sahiline atmalısınız kendinizi. Burada yenen köfte balığın damaklarınızda bıraktığı doyumsuz ve bitimsiz lezzet, size Akçaabat’ı aratmaz. Gözünüzü ve gönlünüzü bayram yerine döndüren Karadeniz, en doğal ezgilerini cömertçe paylaşır sizinle. Martılar insanlara pek yakındır, yeter ki onlarla paylaşacağınız balık olsun...