Sevgili okurlar futbolumuzun geldiği noktada yaşananlara baktığımızda ülkenin diğer sorunlarından çok da farksız olmadığını görürüz.
 
Zira liyakatsiz ellerde özellikle dış politika, adalet ve de ekonomide ki başarısızlıkların ülkeye yüklediği ağır fatura halkımıza yaşattığı sıkıntılı anlar hepimizin malumu.
 
Buna rağmen halkımızın bir bölümü bu durumu başarılı bulurken diğer bir bölümü de çocuklarımızın geleceği karartılıyor diyor.
 
Bu iki farklı görüş halkı ikiye ayırdığı için herkes kendine göre haklı olduğuna inanarak bildiklerini okumaya devam ediyorlar.
 
Futbolda da durum aynı. Liyakati bir kenara koyup adamcılığı öne alan anlayışla oluşturulan başta federasyon kurulları olmak üzere kulüplerin başına gelen yetersiz kişiler ile yaşadıklarımız ortada. Fenerbahçe gibi büyük camianın başkanının bir spor kanalına bağlanarak gösterdiği aba altından sopa ile olası çatışmalardan söz etti.
 
Sayın başkana sormak gerekir başkanlığını ettiğin kurum ne işle iştigal ediyor?
Doğrusu yanıtını merak ediyorum. Zira eğer cevap spor değilse sorun yok, yok eğer sporla derse o zaman adama sorarlar sporun toplumlar hatta uluslar arası sorunlarda barışın ve de çözümün en büyük anahtarı olduğundan hiç mi haberin yok? 
 
Eğer var diyorsan böyle taraftarları çatıştıracak bir beyanı hangi çıkar karşılığında verebildin?
Sevgili okurlar geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi Sayın Ali Koç sahada kazanamayacağını anlayınca eski başkanları Ali Şen’in yolundan bütün itibar kaybına rağmen gitmeye devam ediyor. İsmini net olarak söylemese de hedefinde yine Trabzonspor vardı.
 
Sayın başkanın bu davranış şekli başta Fener olmak üzere yarattığı psikolojik ortam ile her iki takıma da zarar veriyor.
 
Asıl hedefi Trabzonspor olsa da spor camiasında istenmeyen kişi olarak kendi takımı da bundan nasibini fazlasıyla alıyor. 
 
Nitekim her iki takımın son maçlarına baktığımızda Fener verilmeyen penaltısı ile hakeme isyan ederken Gençler maçında ligin en centilmen futbolcusuna gösterilen kırmızı kartta ki haksızlığa da Trabzonspor isyan etti.
 
Öyle ki önümüzdeki hafta Şampiyonluk yolunda en büyük rakibimizle maçımız varken.
Sonuç olarak herkes kendine göre yaşananlardan şikâyet ederken haklı oldukları tek şey hakemlerin bu yıl çok formsuz ve de kötü olmalarıdır.
 
Maça gelince alınan üç puan belki de şampiyonluğun müjdecisi bir üç puandır.
Olaya böyle baktığım için oyunla ilgili herhangi bir şey yazmaya gerek duymuyorum.
Ancak Sayın hocanın başta Pereira olmak üzere bazı agresif futbolcuları (Ndiaye) gibilerini uyarması çok önem arz ediyor.
 
Zira hiçbir maçı eksik oynama lüksümüz yoktur.
O senenin bu sene olması için top yekün bütünleşerek yönetim ve de takımın arkasında durmalıyız. Bunu yaptığımızda Ali Koç’un yapmaya çalıştıkları vız gelip tırıs gidecektir.
İyi haftalar.