Hacı Ahmet dayı 100'üne merdiven dayamış, tabanca ve mermi ticareti ile ün yapmış bir büyüğümüzdür..
Ahmet amca bir denetlemede üzerinde bir miktar mermi ile yakalanır. İlçe emniyet müdürünün huzuruna çıkarılır. Tabi Ahmet amca bölgede nüfuzlu ve tanınan bir kişidir. Yaşı da kemale ermiş ve sattığı yaylada atılan birkaç mermi de emniyet açısından sorun yaratmamaktadır. Ama üzerinde birkaç kutu mermi bulunduğu tutanaklara işlendiği için serbest bırakabilmek için bu kovanların bozuk ve vasfını yitirmiş olduğuna dair bir evrak kaleme almak gerekmektedir.
Lakin Emniyet müdürünün Ahmet amcayı kurtarma adına ‘bulunan fişekler bozuk, eski ve mermi vasfı yoktur’ şeklinde tutanağa yazdırma hamlesini Ahmet amca büyük bir hışımla ‘O mermiler Geco, Alman malı’ diye isyan etmekte, itirazı, haykırışı ile karakolun duvarları inlemektedir. Emniyet müdürünün tüm ısrarlarına rağmen bir türlü fişeklerin bozuk olduğunun tutanaklara geçmesini kabul etmez. Mermilerin bozuk olduğunu kabul edip yürüyüp kapıdan çıkmak varken kabul etmeyerek birkaç ay birçok sorunla uğraşır.
Bu hikayeyi bana anlattığında tam yılı hatırlamıyorum lakin 30 yıl geçmiştir üzerinden; Ahmet amcanın sabit fikirli hatta bir miktar kalın kafalı olduğunu düşünmüştüm. Ne olacak yani ‘he de elini kolunu sallaya sallaya kapıdan çık işte’ demiştim içimden. Oysa yıllar geçince, yaş 50’ye merdiven dayayınca çok daha iyi anladım ki yenilerin deyimiyle imaj, eskilerin deyimiyle namına b.k sürdürürsen ‘Ahmet bozuk mermi satıyor’ birkaç aylık hapis cezasından çok daha fazla şey kaybedersin.
Mekanı cennet olsun diyelim ve geçelim bu hikayeyi neden anlattığıma;
Erzurumspor ile Trabzonspor arasında oynanan hazırlık maçını seyrettim. İnanıyorum ki hazırlık maçı olmasına rağmen birçoğunuz işini, gücünü bırakıp maçı izlemişsinizdir.. Erzurumspor'un önde, sert ve saldırgan futbolu ile Trabzonspor'a Tuzlaspor muamelesi yaptığını gördüm. Evet yanlış duymadınız Sanki Tuzlaspor ile Pendikspor ile oynuyormuş edasında fütursuzca Trabzonspor'a hücum ettiğini gördüm, içim yandı. Trabzonspor’un rakibine “bre densiz sen nasıl böyle kontrolsüzce saldırırsın koca Trabzonspor’a” deyip faturayı kesmesini beklerken her geçen dakika hayal kırıklığım biraz daha arttı.  Trabzonspor'un büyük takım olduğunu, en ufak bir hatada cezayı kalabileceğini, tedbiri elden bırakmaması gerektiğini hiç düşünmüyordu, ev sahibi Erzurumspor. Zaten ev sahibinin 2-1 galibiyeti ile de sonuçlandı maç.
Peki suç kimindi?
Ahmet Ağaoğlu’nun mu? Eddie Newton’un mu? Yoksa futbolcuların mı?
Bence hiçbiri değil. Bu suçun faillerini bugünde aramak kolaya kaçmak olur, eyyam olur, gerçeği yanlış yerde aramak olur. Suçun failleri yönetimlerdir, başkanlardır evet ama bugünkü yönetim ve başkan değil. Yıllarca ikinci, üçüncü sınıf topçulara (bozuk mermi misali) bizleri mahkum eden tüm başkanlar bu suçun ortağıdır.
Sadri Şener; 2011 sonrası dağılan kadroya yaptığı kötü takviyelerle takımın kalitesini düşürerek bu suçun ortağıdır. Hacıosmanoğlu 100’e yakın futbolcu alıp yollayarak, mali yönden ve ruhen bitik bir takım bırakarak bu suçun ortağıdır. Muharrem Usta 50’nci yılda şampiyonluk hayali ile girdiği yolda takımı küme düşme sınırında bırakarak bu suçun ortağıdır. Ahmet Ağaoğlu elindeki etkili silahları rakiplerine kaptırarak şampiyonluğu kaçırdığı bir dönem sonrası tekrar yeni yapılanmaya girişerek bu muamelenin asıl nedenidir, suçun ortağıdır.
Sonuç itibariyle Trabzonspor’u yönetenler yanlış transferler ve yanlış idareleri sonucunda Trabzonspor’un namına yakışmayan oyunlar ortaya konmasına yol açmışlardır. Ezcümle rakibinin sana saygısını senin tercihlerin belirlemiştir. Aynı Rıdvan Dilmen’in Avni Aker’den cehennem diye bahsetmesi gibi.
Tekrar eski Trabzonspor’u görmek ve yaşamak temennisiyle hoşçakalın…