Günümüzde diktatör tanımı daha çok muhalefeti bastıran, ifade özgürlüğünü kısıtlayan ve yetkilerini kötüye kullanan liderler için kullanılmaktadır.

Yani diktatörlüklerin oldukları toplumlarda; muhalefetin eleştirilerine maruz kalmak şöyle dursun, kendilerini ifade etme fırsatı dahi verilmez!

Ki bizim ülkemizde bir cumhurbaşkanını diktatörlükle itham edecek kadar demokratik platformda ifade ve düşünce özgürlüğü serbestisine sahip bir ana muhalefet partisi başkanı ve yardımcısının, hatta birçok başkalarının olduğunu hepimiz biliyoruz.

Diktatörlükler; genellikle seçimlerin ve sivil özgürlüklerin askıya alınması, olağanüstü hâl ilan edilmesi, demokratik yollar kullanılmadan kanunlaştırılan kararname, siyasi muhaliflere baskı ile ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde seçimlerin cebren ertelendiğine şimdiye kadar hiç şahit olmadık çok şükür ki!

Sivil özgürlüklerimizi ve ifade özgürlüğümüzü de sonuna kadar kimseye hesap vermeden yerine getirebiliyoruz.

Sosyal medyada dolaşan ve "Şerefine Tayyip" nidaları ile alkollerini özgürce yudumlayarak, bir devletin cumhurbaşkanına kadeh kaldırabilecek kadar özgür bir toplumuz bildiğimiz üzre!!!

Diktatörün olduğu bir toplumda; kusura bakmayın ama bunun hayalini dahi gerçekleştiremezsiniz. Adamı içeri tıkarlar; ağzını da o alkol şişeleri ile bi güzel doldururlar!!!

Ayrıca birçok video izleme kanalında Tayyip Erdoğan'ı ve himayesini aşağılayan, küçük düşüren, Ti'ye alan ve dalga konusu yapan argümanlar bulunmakta...???

Fakat diktatörlerin olduğu toplumlarda; sosyal medya, You Tube, Twitter, Tik Tok vb. hiçbir uygulamanın yüzünü dahi göremezsiniz. Örnek: Kuzey Kore, İran...

Ayrıca yasama organı altında alınan kararlar; tamamen oy çokluğuna göre alınmaktadır.

Diktatörün var olduğu toplumda meclisi çalıştırırlar mı zannediyorsunuz!!!

Diktatörler tek parti rejimlerinde sıklıkla görülmekte olup; baskın partilerin muhalefete söz hakkı dahi vermemesi ile de kendini gösterir!

E ülkemizde de tek parti rejimi olmadığına ve her yurttaş ifade özgürlüğü serbestisini gayet rahatça yaşayabildiğine; üstelik diktatör olmakla itham edilen birisinin karşısında ve mecliste rahatça yer alabildiğimize göre konu kapanmıştır zannımızca...

Ayrıca şöyle bir grift durum daha var ki o da; 11'e - 0 seçim kaybeden bir parti lideri ısrarla, mesnetsizce, kızarmadan, bozarmadan o koltuğu hak eden liyakatli birine devredeceği yerde, halâ daha o koltukta oturabiliyor.

Bilâkis; diktatörlük bizce tam da bu olsa gerek. Zira kendisine bayrak açan, kazan kaldıran ve muhalefet şerhi koyan Deniz Baykal, Muharrem İnce, Emine Ülker Tarhan, Mustafa Sarıgül, Yılmaz Ateş, Birgül Ayman Güler, Nur Serter, Süheyl Batum, Berhan Şimşek gibi isimler birbir partiden ihraç edilirken; Selin Sayek Böke gibi birçok muhalife ise sus payı olarak  verdikleri koltuklarla, krizi sürekli olarak halının altına itenlere sormak lâzım aslında diktatörlüğü!!!

Dünyaya birçok diktatör geldi ve nam saldı. Bunun için yakın geçmişimize bakmak gayet yeterli olacaktır...

Hitler'in Nazi Almanya'sında ki tek parti rejimi ve muhaliflerin birbir hapse atılarak milyonlarca insanın soykırımı örneğin.

Veya Stalin'in emri ile muhaliflerin tek tek öldürülmesi veya 32 dişini göstererek destek vermeyen Komünist Parti üyelerinin dahi katledildiğini, milyonlarca insanın sürgüne gönderildiğini bilmeyenimiz yoktur.

Hattâ Mao, Mussolini, Fidel Castro, Kuzey Kore, Kongo'da katliam yapan Belçika kralı, İran ile Saddam Hüseyin'in yaptığı gibi; açık oy kullanarak insanların adreslerini yazdıkları bir sistem varsa ancak diktatörlükten bahsedebiliriz.

Ne de İran gibi insanların alkollerine karışan eden de yok. İsteyen içkisini rahatça yudumlayıp kendinden geçerek; ülkenin 1 numarasına kadeh dahi kaldırabiliyorsa, bu konu açılmamak üzere kapanmış demektir.

Esasen ilk önce Chp'nin muhalif kanadının sürekli olarak partiden ihraç edilmesi veya baskı ile istifaya zorlanması, hatta susmaları için koltuk verilmesinin mantıklı bir izahatinin yapılması gerekir.

Yukarıda saydığımız isimlerin hepsi Chp'nin ağır topları. Bu isimler neden ve niçin susturuluyor??

Muharrem İnce gibi halkın içinde olanlar neden uzaklaştırılıyor?? Hattâ Deniz Baykal gibi bir lider ile onunla yarışan ve tabanı olan Mustafa Sarıgül vb. emektarlar hangi sebeple bir bir harcanıyor?? önce bunun açıklamasının yapılması şart...

Bilmem anlatabildik mi!!!

Anya'yla Konya'yı hep beraber bir daha ki seçimde yaşayarak göreceğiz Allah ömür verirse şayet...

O zaman işte mumla arayacaklar Muharrem İnce, Mustafa Sarıgül, Deniz Baykal ve saydığımız o gerçek Chp'li yurttaşları...

Chp elden gidiyor...

Tehlikenin farkında mısınız!!!

Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygılar