Temcit pilavı nedir bilirsiniz değil mi sevgili dostlar? Hani şu soğuyunca sürekli olarak ısıtılıp ısıtılıp servis edilen...

Başörtüsü mevzusunu da bu kıvama getirmekten bıkmadık gitti. Gına geldi artık!

Türkiye'nin başörtüsü diye bir sorunu kalmamıştır artık! NET..

Fakat bazı beyinlerin ısrarla başörtülü birisini görünce kedi gibi kabarması veya başörtüsüz birine boğa gibi köpürmesi sorunsalımız halâ devam etmekte ne yazık ki!

Evet 28 Şubat öncesi ve akabinde ki birkaç yıl bu sorunsalın olduğu bir gerçeklikti. Belli bir süre devam etti. Lâkin artık hiçbirşey eskisi gibi değil. Köprünün altından çook sular aktı...

Burada ki kırmızı çizgimiz ise başörtülü olanların 28 Şubat'ın hesabını sormak gibi bir gaye içinde olmamaları ile başörtüsü kullanmayanların da artık kullananlara tahammül edip saygı göstermeleri üzerinedir.

Ne kimsenin başörtülü hakimleri veya başörtülü hakimlerce yargılanmayı küçümsemeye ne de her başörtülünün Ak Parti bünyesinde bulunmak gibi bir zorunluluğu yoktur.

Tıpkı Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'ün sadece CHP seçmenine hitap ettiğini savunmak gibi içi boş bir düşünceden başka birşey değildirler.

Yani kısacası kamu kurum ve kuruluşlarında ki her mecrada başörtüsü görme tahammülü olmayanlar ile başörtüsünü sadece belli bir zümreye ait gibi lânse etmek; aynı lâmbadan çıkan ışık kadar benzerdir.

Bir başka deyişle; çocukluk yıllarımızdan 28 Şubat'a kadar geçen süre içerisinde daha fazla görülen lâkin halâ ısrarla devam eden türbanlı bir vatandaşımızı amiyane tabiri ile öcü gibi lânse etmek ile türban takmayan bir diğer vatandaşı ise dinsizlikle atfedecek kadar bayağılaşmanın ve ötekileştirmenin hiç mi hiç farkı yoktur!

İkisi de aynı rengin lâciverti kıvamında esasen...!

Zira başörtüsü takıntısı olan zihniyetler ve buna tahammülü olmayanlar ile başörtüsüz olanları belli başlı haklara ve imtiyazlara lâyık görmemek de apaçık ırkçılıktır.

Fikri Sağlar olmuş, Sabri Ağlar olmuş hiç farketmez...

Sürekli olarak bu başörtüsü lâfzının gündeme getirilmesi ve toplumun bu algı üzerinden manipüle edilerek ayrıştırılmaya çalışılması illetinden kurtulmamız şarttır.

Ayrıca başörtülü vatandaşların her kurum ve kuruluş ile bütün siyasi partilerin bünyesinde bulunmaları ise gayet normal karşılanması gereken bir durumdur.

Midemiz bulandı bu muhabbetlerden artık. Geçiniz lütfen mümkünse...!

Siyasi partilerin ürettiği alternatif politikalar ve çözüm yolları ile bilimsel açıdan bize ne gibi katkılar sağlayacaklarını ve halka hangi projeleri sunacaklarını, bunlardan ne gibi kazanımlar edineceğimiz gibi daha aklıselim, basite kaçmayan, tekerrür dışı ve bütün topluma hitap eden siyaset üretmeleridir ivedi, elzem ve birincil görevleri.

Büyük Hakan Mehmed Han ve Onun gibi diğer sultanların yıllarca; Hıristiyan, Yahudi, Müslüman toplumları barış içerisinde nasıl bir arada hiçbirini birbirinden ayırmadan yönettikleri ve devlet bünyesinde ki birçok kademede bulunan Müslüman olmayan bürokratın bulunduğu gerçeğinden hareketle bunu yapmanın çok da zor olmadığının farkındalığında yaşamamız gerçeği apaçık ortadadır.

Ayrıca "off the record " bir bilgi olarak Müslüman olmanın başörtü takmak veya takmamak gibi bir şartı olmadığını da hatırlatırız.

Ayrıca başörtüsü takıp onun muhtevatına uygun edepli ve düzgün bir hayat yaşamamak; yani şuurlu bir şekilde bunun bilincinde olmamak...!!!

Ve başörtüsü takmadığı halde çoğu başörtülüden daha fazla Müslümanlığı yaşamak...!!!

Başka bir açıdan değerlendirirsek; başörtüsü taktığı halde haram yemek, yalan söylemek, kul hakkına girmek, gıybet etmek vs.

Bir de; başörtüsü kullanmadan; yalansız, dolansız, riyasız, kul hakkına girmeden, haram yemeden bir hayat sürmek...!

Mümkün değil midir yani...???

Elbette mümkündür...!

O yüzden başörtüsüne takılmamak gerekir...

Ağzından Allah kelâmı düşmediği halde, amiyane tabiri ile perdenin arkasında yemediği halt kalmamakla; Atatürk ismini diline dolayıp Atamızın aziz hatırası üzerinden siyaset gütmek ve çıkar sağlamak arasında hiçbir ama hiçbir zerre fark yoktur...!

Bilmem anlatabildik mi???

Anlayabilme havsalasına sahip olanlara ithafen...!

Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygılar