Karantina sürecinde pek çok kişinin hafızasında şu soru yer ediyordu,
 
Sınır ötesi operasyonlar, darbe kalkışmasının etkileri, küresel döviz operasyonları.
 
‘Ekonomisi kırılgan ve bıçak sırtındadır denilen devlet bunca şeyin altından nasıl kalkıyor?’
 
Türkiye senelerdir aralıksız olarak terörle mücadele ediyor.
 
Sadece PKK unsurları değil, DEAŞ, DHKPC saymakla bitmiyor.
 
Şimdilerde Libya meselesi yeniden gündeme oturdu.
 
Ciddi maliyetlerle karşı karşıyayız.
 
Ama sabredersek, dirayetli kalırsak Türkiye sahada verdiği mücadelenin karşılığını masada da alacaktır.
 
Doğu Akdeniz'e gönderdiğimiz sondaj gemilerinin bile ciddi maliyeti var.
 
Fatih gemisi ise Karadeniz’i tarıyor:
 
Muhalif seslerin; "Orada ne işimiz var? Niye bu kadar para harcıyoruz?" dediğini biliyoruz.
 
Batı devletlerinin 100 yıllık planlar yaptığını ne çabuk unutuyoruz.
 
Az şeyle karşılaşmadık, elbette hatalar var, bazı hatalar geri dönüşü mümkün olmayan sonuçlar veriyor.
 
Üzüldüğümüz nokta ülke olarak gerçek anlamda biraraya gelememek.
 
Aralıksız devam eden siyaseti farklı metodlarla dizayn gayretleri fiilî darbe girişimine kadar dönüşmüşken, bir de dünya devlerini yere seren, ekonomilere etkisi uzun yıllar sürecek kadar ağır kayıplar verdiren virüs salgını oldu.
 
Türkiye her şeye rağmen yatırımlarını hız kesmeden sürdürme gayreti içinde.
 
Pandemide pek çok Avrupa ülkesi eksi büyüme ile kapatacakken Türkiye gelişmekte olan ülke avantajı olmasıyla da artı değer olarak büyüyecek.
 
10 yıldan beri ekonomi çökecek senaryoları var, evet dövizde ciddi bir baskı var, işsizlik sıkıntıları var.
 
Her şey toz pembe değil, kapkara da değil.
 
Bardağın dolu tarafını görmeyen, ümitsizlikle kalan kısmı da dolduramaz.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Salgın sonrası yeniden şekilleneceği anlaşılan siyasi ve ekonomik düzende Türkiye'nin önü açık görünüyor.
Tüm öncü göstergeler, ülkemizin çok ciddi bir sıçramanın eşliğinde olduğuna işaret ediyor." diyor.
 
Virüsün pik yaptığı dönemde de bunu söylüyordu, belli ki bildiği bir şey var, dünya yeni bir sisteme evrilecek.
 
ABD bu durumdan en fazla hırpalanacak olan ülke gibi.
 
Trump’ın geleceği belirsiz, zayıflamış bir ABD emin olun daha aklı selim bir dünya demektir her şeye rağmen.
 
Libya ve Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin hamleleri evet bedel ödüyoruz; ancak dileriz ki birkaç yıl içinde bunun semereleri olsun.
 
2023'e kadar daha çok şey göreceğiz.
 
İşte bakın Türkiye’de Ayasofya’yı cami olarak ibadete açma ABD, Avrupa dahil Rusya’yı da rahatsız ediyor.
 
31 Mart yerel seçimleri öncesi de Ayasofya’nın statüsü ile ilgili tartışmalar olmuştu.
 
AK Parti-MHP muhafazakar seçmenin bu beklentisine karşılık vermek istiyor.
 
Siyaset kurumunun bu beklentiye cevap vermesi kadar doğal bir durum olamaz.
 
Avrupalı’nın dediği mi olur bu ülkenin sahiplerinin mi?
 
Hadi halkın talebini bilemiyorlar. O zaman, referandum  yöntemi ile karar verilsin.
 
Halk ne derse odur.