Geçen sene ligin ikinci yarısında, bu takım gelecek yılın Şampiyonu ilan edilmiştir. Oynadığı futbol, alt yapıdan gelen gençler herkes in seyir zevkini büyülemiş; Trabzonspor maçları büyük keyif haline gelmiştir.
Özellikle Başkan Ağaoğlu’nun ayakları yere basmıyor, demeç üzerine demeç veriyor du. Örneğin ‘özümüze döndük’, ‘Burak’ı alacak parayı daha darphaneler basmadı’, ‘Yusuf ve Abdülkadir’i kesinlikle satmayacağız’ gibi sözlerle Trabzonspor kamuoyuna büyük güven vermişti.
Ünal hocayla verdiği pozlar, kamp döneminde çok özel transferler söylemleri, Abdülkadir Ömür ile ayakkabı değişimi gibi şovlar taraftarın gözünde - işte Başkan- portresini iyice perçinlemiştir.
Trabzonspor’u yirmi beş yıldır yazan biri olarak - hayal tacirliği - yaptığını anlamakta hiç zorlanmadım.
Zira yapılan transferlere baktığım zaman şampiyonluğa oynayacak takımın özel oyuncu grubuna yakışır profilde oyuncuların transfer edilmediğini gördüm.
 
Nasıl mı?
 
Mesela, Pereira ve Novak gibi as oyuncuların alternatiflerinin hiç olmadığını, tandem oyuncularının ise; şampiyonluğa oynayacak düzeyde olmadıkları lig başlayınca gün gibi ortaya çıktı.
Hele hele Yusuf’un satılması da bunun tuzu biberi oldu.
Geçen yılın ikinci yarısından itibaren gelecek yılın Şampiyonu olarak gösterilen Trabzonspor taraftar gözünde hayal kırıklığı yaratırken ve eksik bölgelere adam alınması gerektiğini söylerken Başkan Ağaoğlu, ‘sekizden iki çıktımı altı kalır, elli iki oyuncumuz var ve hala transfer deniyorsa bu insafsızlıktır ve su almaya paramız yoktur’ diyordu.
Bu Başkanın kişisel yapısından mıdır nedir bilmem resmen hayal tacirliğinin en büyük ıspatıdır.
Buna; son dönemlerde yöneticilerin de Sturridge ile bu şova katılmaları takımın ligin şampiyonu ilan etmeleri işin en net özetiydi.
Çok gereksiz şovlar ve gereksiz demeçler vermeye başladılar, oysa şunu unutuyorlardı. Başkan ve yönetimi seçilmiş gibi gözükse de siyaseten atandıkları çok açık belliydi.
Hiçbir Başkan seçime iki gün kala ve gece on bir kırkta Başkanlığını açıklamaz.
Bu çok önemli değil bir şekil geldiler, siyasetin desteğiyle iyi de görev yapıyorlar. Fakat yetmiyor.
 
Ne yetmiyor mesela?
 
Üst düzey bir teknik adam olmayan Ünal Karaman’ı gönderemiyorlar. Bunun çok derin sebepleri olduğunu düşünüyor ve öyle inanıyorum.
Trabzonspor teknik direktörlüğü vatan millet Sakarya meselesi değildir.
Ligin dördüncü haftası olmasına rağmen bu kadar kenar yönetimi sadece benim tespitim değil bütün kamuoyunun ortak görüşüdür.
Bu mantıkla kadrosu derin gibi gözüken ancak en önemli noktalarda eksik olan bir takım şampiyonluğa oynayamaz.
 
Ne diyordu Başkan: ‘Biz alt yapımızdan dört beş oyuncu oynatarak bunun arasına iki üç yabancı serpiştirerek eski Trabzonspor’u geri getireceğiz ve Türk futboluna yeni gençler kazandıracağız.’
Son maçta İstiklal marşında bayrağa dokuz yabancıyla döndük.
Bu mu öz Trabzonspor, birkaç maç dört beş Türk oyuncuyla oynamak göz boyamak mıydı ey Başkan?
Tüm bunları söylerken takımın dengesini ‘yüzde kırk Yusuf’un satılışı ve Abdülkadir Ömür ve diğerlerinin sakatlanması’ bozdu.
Bu yadsınamaz bir gerçek. Bunu kabul etmek gerekir.
Bugün Trabzonspor bu umutsuzluk içerisindeyse bunun en büyük müsebbibi Başkan ve yönetim kurulunun satmış oldukları hayal tacirliğidir.