Şu aralar herkesin kafasında aynı soru var. Kadromuz yeterli mi? hazır mıyız?

O zaman karşı bir soru sorarak tartışmayı başlatıyorum.

Ne için “kadromuz yeterli mi?” Ne için “hazır mıyız?”

Bu sorduğum iki soru çok kritik ve doğru cevap için hayati önemde. Yazılarımda ve söyleşilerimde ısrarla üzerinde durduğum, doğru planlamanın anahtarı bir kriterim var benim. Ligler başlamadan, transferlere bismillah demeden, hatta bir önceki sezon biter bitmez yapılması gereken ilk şey.

Bir sonraki sezon başarı olarak nitelendirilecek seviyenin ne olduğunun, neyin hedeflendiğinin hoca ve yönetim tarafından belirlenmesi, mutabık kalınması...

Evet sevgili okuyucularım bu çıta hayati önemde benim için. Hocanın ve yönetimin mutabık olduğu hedeflerin erkenden belirlenmesi; kısa zamanda, doğru bütçe ile maksimum faydalı transfer yapmanızın önünü açar.

O zaman gelelim Trabzonspor’a ve bakalım kadromuz yeterli mi, hazır mıyız?

Bu sorunun cevabı yukarıda yazdığım ‘’Hedef neresi’’ sorusunda gizli. Çünkü eğer hedef lig ise pekâlâ yeterli diyebileceğimiz kadro, şampiyonlar ligi için ise asla yeterli değil. Dolayısıyla kadronun yeterli olup olmaması hedef ile doğru orantılı diyebiliriz. Takımların hedefleri büyüdükçe kaliteli oyuncu ihtiyaçları da artıyor.

Özellikle şu sözümü unutmayın;

Şampiyonlar Ligi yarım oyuncularla tam iş çıkarabileceğiniz bir platform değil.

Orta Saha oyuncusundan sağ bek ya da stoperden sol bek yapıp bu platformda başarıya ulaşmak pek mümkün değil. Bu platform devşirme oyunculardan medet umulacak bir arena değil. Devşirme oyuncularla hedefe ulaşmanın mümkün olmaması bir yana, oyuncu geliştirme platformu da değil buralar. Şu genç çocuğu koyayım sol beke kendini geliştirsin ya da şu gelecek vaat eden genci merkezde deneyelim ‘belki bir oyuncu kazanırız’ diyemiyorsunuz.

Bu tip hamleler oyuncuyu kazanmaktan ziyade oyuncuyu kaybetmenize, taraftarın önüne atmanıza neden olur. Gencecik çocukların kariyerlerini başlamadan bitirirsiniz. Bir oyuncuyu geliştirme yeri şampiyonların yarıştığı Şampiyonlar ligi değil yerel liglerdir, süper ligdir. Şampiyonlar ligi 90 dakika bir gol için mücadele edilen, sonucu ufak hataların belirlediği bir mecra.

En iyilerin elekten geçtiği, en iyilerin savaşında daha iyi olanın bir üst tura çıktığı, tabiri caizse bizim gibi futbolda üçüncü dünya ülkelerinin takımlarının aslanlara yem edildiği bir arena…

Trabzonspor olarak on yıldan uzun süredir katılamadığımız, Ülke puanı olarak en ufak puan kırıntısına ihtiyaç duyduğumuz bir süreçte Şampiyonlar Ligi’nde gruplara kalmayı hatta gruplardan çıkmayı şansa bırakmak büyük bir talihsizlik olur bana göre.

Sadece süper lig için kadro kuran ezeli rakiplerimizin transferlerini gördüğümüzde Şampiyonlar liginde oynayacak Şampiyon takımın transfer planlamasını zayıf ve zamanlama olarak da geç kalınmış olarak değerlendiriyorum.

Futbolda vefanın semt adı olduğunu, dünün olmadığını, bugünün kıymetli olduğunu bilecek tecrübede bir spor yazarı olarak, bir dost tavsiyesi diyebileceğiniz sözlerim bunlar.

Her şey gönlünüzce olsun!