Trabzonspor'un sahasında Beşiktaş'tan sonra Başakşehir'e de mağlup olması moralleri bozmakla kalmadı, camiayı da büyük bir umutsuzluğa sevketti.
 
5 maçta bir galibiyet iki beraberlik ve iki yenilgiyle alınan 5 puan taraftarı isyan ettirdi.
Yapılan transferlerin sıradan olduğu, teknik direktör Eddie Newton'un bu işi götüremeyeceği,
adı sezon başında da gündeme gelen Abdullan Avcı ile anlaşılması gerektiği, hatta bu isimle görüşüldüğü  şeklinde doğru, yanlış haberler havda uçuşuyor..
Tanıyanlar bize de soruyor 'Abi sen ne düşünüyorsun?'

Önce sondan başlayalım Avcı konusunda düşüncelerimizi yeniden dile getirelim..
İlk olarak Avcı'nın bir takımla anlaşması en çok maddi olarak çok zor günlerden geçen Beşiktaş'ı sevindirir.
Siyah-Beyazlılar bu sayede yüklü bir tazminattan kurtulur!
Peki Avcı bize uyar mı?
Bence uymaz.
Niye mi?
Çünkü O'nun ‘Çok pas, hep pas, sürekli pas' mantığı bize ters gelir.. Trabzonspor'un ana karakteri İyi kaleci ve sağlam defansla zor gol yiyen, orta sahayı çabuk geçen, kanatları iyi kullanan, mücadeleci bir futboldur..
Ayrıca Avcı gelirse 'Şunları istemem der' para verir yollarsın, ‘Bunları mutlaka isterim’ der borçlanıp alırsın, bu takım en iyi ihtimalle üçüncü olur mali tabloda 3 yıl öncesine dönersin.
Yani, Avcı da köşeyi döner, sen av olursun!..
 
NEWTON TALİHSİZ BAŞLADI
 
Ünal Karaman, Hüseyin Çimşir dahil hiç bir hocaya karşı ön yargılı olmadık.
“Belli bir zaman tanıyalım, icraatını görelim, ona göre bir karar veririz” dedik..
Eddie Newton için de aynı şekilde düşündük..
Chelsea gibi bir takımda 100 maç oynamış, İngiltere gibi bir futbol ülkesinde 20 yıl üst düzey hocalarla çalışmış, üstelik de kendisini kanıtlama çabasındaki Newton'a tam aradığımız kişi olabilir gözüyle baktık..
Sakatlıklar, hastalıklar ve testleri Pozitif çıkan oyuncular yüzünden Newton Hoca Trabzonspor macerasına aslında çok talihsiz başladı..
Hiçbir maçta tam takımı bir araya getiremedi..

Bu kadar eksik çıkılan maçlarda da haliyle hocanın düşündüklerini sergileyen bir Trabzonspor izleyemedik..
"Ne yapmak istiyor, Trabzonspor'un oyun anlayışı nedir?”..
Ne, o tam olarak gösterebildi ne biz anlayabildik..
Ancak pek çok haklı nedeniniz olsa da büyük beklentisi olan camialarda kimse mazeret dinlemez, dinlemiyor da..
Hele de Başakşehir karşısındaki yenilgiden de önemli teslimiyetçi bir görüntün olunca..
Hani derler ya, 'Kimse denizin fırtınalı olduğuna bakmaz, gemiyi limana sokup sokmadığınıza bakar"
Newton Hoca şimdi bu durumda..
Bu yönden kafalarda soru işaretleri oluştu:
Geminin bu kaptanla limana giremeyeceğini düşünenler her maçtan sonra artıyor..
Aslında hoca konusunda herkesin bildiği doğru şudur.
İnandığınız, güvendiğiniz birine takımı teslim edersiniz, her türlü sonuçta da arkasında durursunuz.
Çünkü bilirsiniz ki makul bir süre sonra işler yoluna girecektir..
Burada soru şudur; O isim doğru isim midir?..
Ve de Trabzonspor'da hocaların çekleri hep kısa vadelidir!
**
Böyle bir ortamda çıkılacak Fenerbahçe maçı bence Newton'un Trabzonspor'daki kaderi açısından  belirleyici olacak..
Maç kazanılırsa sezonu tamamlayacak, beraberlikte zaman kazanacak, kötü bir yenilgi ise erken rezervasyona yol açacak!
Çünkü bizde futbolun yazılı olmayan kurallarındandır; uzun vadeli planlarınızı gerçekleştirecek zamanı bulabilmek için kısa vadedeki maçlarda en azından kabul edilebilir sonuçlar alacaksınız..
 
BU KADRO ŞAMPİYONLUĞA OYNAR MI?
 
“Alınan oyuncular dedikleri kadar iyiyse 3-4 maç sonra çok farklı şeyler konuşabiliriz” diye yazmıştım..
Hadi bıraktık oynayanları hiç şans bulamayan Plaza'nın bir videosunu izlediğimde çok büyük beklentiye girmiştim.
Trabzonspor nihayet top taşıyan, oyunu rakip kaleye yıkacak bir oyuncu bularak bu açığını kapattı' diye düşünmüştüm..
Ancak gördük ki; en azından şimdilik ne denilen kadar iyiler ne de beklediğimiz katkıyı yapacak gibi görünüyorlar..
Baker'i, Afobe'si, Diabete'si ile güçleneceğiz derken, çok şeyler beklediğimiz yerli oyuncuların da bunları aratmayan futbolları karşısında "Bu kadro ile mi şampiyonluğa oynayacağız ?" yargısı hiç de haksızlık olmaz..

Ve de bugünkü görüntüye göre Avrupa Kupalarına katılmak hedefi daha gerçekçi olur..
Çünkü kılavuz istemeden görünen köy bize gerçeklerle hedeflerin uyuşmadığını gösteriyor..
Hani yanılsak da..
Bu yazıyı susuz yesek!
 
KİMSE SORUMLULUK ALMIYOR
 
Trabzonspor'da görülen zaaflardan birsi de şu; Saha içinde lider yok, kimse sorumluluk almıyor.
Ya da almak istemiyor..
Oysa Abdülkadir Ömür, Baker gibi oyuncular bu yönde ağırlığını koymalı.
Ancak herkes 'Ben futbolumu oynarım gerisine karışmam' mantığında.
Direnç göstermek, rakibe tepki koymak, yenilgiyi hazmetmemek gibi bu takımın ruhunda olan özellikler  de olmayınca sahadaki takım da Trabzonspor gibi olmuyor..
Umalım eksikler tamamlandığında bu zaaf da giderilir.
Yoksa gelecek bugünden iyi olmaz..

 
 YEDEKLİK HOŞUNUZA MI GİTTİ?
 
Sebat Gençlik’le 1973-74 sezon başı kampımız. Genç yaşta bir cinayete kurban giden Rahmetli Zeki'yi görünce bir anımızı anlatmak istedim. Ruhu şaad olsun.. Avni Aker'de bir maç. İkimiz de normalde direkt oynuyoruz ama ben sınavlar için gittiğim Ankara'dan geç döndüğüm, Zeki'de şimdi hatırlamadığım bir sebepten yedekteyiz. Kulübeye yaslanmış, ayaklarımızı öne uzatmış vaziyette maçı izliyoruz.

Baktım Zeki'nin ayağında gıcır gıcır Adidas ayakkabı. O zaman Adidas'ı kim bulmuş.. Değil biz Trabzonsporlu futbolcular için bile hayal. Zeki'nin Almanya'da bir tanıdığı varmış o göndermiş. Ayakkabılarından gözümü ayıramıyorum. 'Zeki' dedim 'şu ayakkabılar var ya, valla kahrediyor şimdi, kaderine lanet ediyor.' 'Niye la, o da nereden çıktı.' deyince; Diyorlar ki dedim, 'Arkadaşlarımız Müller'in, Beckenbauer'in ayağında Dünya Kupalarında boy gösteriyor, biz de düşe düşe Sebatlı bir futbolcuya düştük o da yedek.”

Başladı sesli sesli gülmeye, bi türlü durmuyor.. Ben de ona uydum kahkaha gırla.. Kulübenin önünde ayakta maçı izleyen antrenörümüz Necati Abi (Funda) bize döndü ve şunları söyledi: “Ne o, yoksa yedeklik hoşunuza mı gitti? İsterseniz bi daha ki maçta da oynatmayayım sizi!”