Herkesin yılda bir günü var ama yaptıkları görevin kutsallığı gereği yılda bir hafta kutlanır onların günleri.

Hemşireler Haftası

Diğer adıyla beyaz melekler.

Aslında işin ağır yükünü onlar çeker, doktorun yardımcısı, hizmetin tamamlayıcısıdırlar.

Hastayı ilk önce onlar karşılar, ilk müdahaleyi onlar yapar sonra da uğurlar.

Hasta yakınlarıyla da ilk kez onlar karşılaşır

Hasta ve hasta yakınlarınınşiddetinede ilk önce onlar maruz kalır.

Düşünsenize biri size bir nefes aldırmanın çabasıiçerisindeyken, size can vermeye çalışırken siz şiddete maruz kalıyorsunuz ve sizin canınız acıtılıyor.

Her türlü virüsü de ilk onlar karşılarlar

Mikroplarla onlar mücadele ederken ne yazık ki her türlü mikrobik, psikopati saldırılara da onlar maruz kalıyor.

Hiçbir zaman hak ettiklerideğeri göremeyen beyaz melekler.

Ne verdikleri emeğin karşılığını ekonomik olarak alabiliyorlar ne de bir nefes almaya yardımcı oldukları, acılarını dindirmeye çalıştıkları hastaları tarafından takdir edilebiliyorlar.

Özellikle dünyayı kasıp kavuran korona virüs salgını sürecinde verdikleri mücadeleyi, o maskelerin yüzlerine bıraktığı izleri, günlerce ayrı kaldığı yavrularına sarılamamanın verdiği hüznü düşünün.

Ve o salgın sürecinde hayatını kaybeden sağlık çalışanları.

İnanın ben o sahneleri izlerken çok duygulandım yeri geldi çok üzüldüm yeri geldi ağladım.

Tüm dünyada milyonların hayatını kaybettiği o salgın dönemini onların gayretleriyle, çabalarıyla yendik.

Sağlık çalışanlarının aşıyı bulmasıyla yendik.

Peki, dünyayı vebadan kurtaran o insanların hakkını ödeyebildik mi?

Maalesef.

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımın kızının yoluKTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’ne düşmüş.

Orada yaşadıklarını güler yüzlü tebessümle anlatınca siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim.

Hemşireler haftasında dile getirirsem daha da anlamlı olur diye düşündüm.

Hem onların gönlünü hoş edelim istedim.

Sözü kızımıza verelim

Zihni abi birkaç gün önce Farabi Hastanesi’ne gittim. Doktora muayene olduktan sonra tahlillerim için kan alma ünitesine yönlendirildim. Dışardaki işlemlerimi yaptım ve kan tüplerini alıp içeri girince kan alan bir hemşire dikkatimi çekti. 5-6 hemşire aynı ortamda hastalara en güzel hizmeti veriyordu. Ama biri dikkatimi çekti. Sıra bana gelmesine rağmen dikkatimi çeken o hemşirenin masasına oturmak için arkamdan gelen hastalara müsaade ettim. Güzel kuşamlı, güler yüzü, naif ses tonlu, hastalara davranışıyla dikkatimi çeken hemşirenin masası boşalınca da yanına gidip koltuğa oturdum. O güler yüzü ve insanı dinlendiren ses tonuyla hoş geldiniz deyip hal hatırımı sordu. Benimle sohbet ederken dört tüp kanı kolumdan nasıl aldığının farkına bile varmadım. Ki kan vermeye korkan biri olarak inanın hiç hissetmedim bile. Çok geçmiş olsun deyince işimin bittiğini anladım aynı güler yüzlede uğurladı beni. Teşekkür ederek kalktım koltuktan. Merak ettim kim bu diye adı neydi bu hemşirenin. Orada çalışan birine sordum. Haaa o mu hemşire Zehra hemşire dedi. O hemşire abla çok etkiledi beni. Bu dönemde hala böyle insanların olması inanın beni çok mutlu etti” deyince bende kendisine;

“Kızım hani geçenlerde hastanede dedeniçin yardım istediğimiz ve bize yardım edenbir hemşire vardı ya işte bu o hemşire dedim. Liseden sınıf arkadaşımdı. Evet, o öyle bir insan. Arkadaşımın hakkında böyle güzel sözleri duymak mutlu etti beni. Uzun yıllardır hastanenin Psikiyatr Servisi Sorumlu hemşiresi olarak görev yaptı. Hasta psikolojini iyi biliyor” dedim.

Çok değil birkaç hafta sonra maalesef dedeyi kaybederken o güzel yüzlü hemşirenin beyninde de ne yazık ki pıhtı atmış. Sağlığı iyi.

Hayat bu kadar basit işte.

Bugün varsın, yarın yoksun.

Bugün iyisin, yarın bugünü ararsın.

Allah herkese, bütün sağlık çalışanlarına önce sağlık, sıhhat sonra da sabır versin. Bu vesileyle tüm hemşirelerin hemşireler haftasını kutluyorum.