Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin Öğretim Üyelerinde tatlı bir heyecan var. Zira 8 yıllık görev serecini tamamlayacak olan Prof. Dr. Süleyman Baykal rektörlük koltuğunu bırakacak.

Bu görev için çok isim konuşuluyor. Bu isimlerden birisi de genç yaşına rağmen icatlarıyla öne çıkan Prof. Dr. Fazıl Kırkbir. Kırkbir ile yaptığımız sohbette rektör adaylığını düşündüğünü ancak net bir karar vermediğini ifade ederken sorularımıza ilginç cevaplar verdi:

TAKA: Hocam, öncelikle kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

PROF.DR. KIRKBİR: 1977 doğumluyum aslen Trabzon Yomra’lıyım. Bugüne kadarki yaşantımı iş ve eğitim olarak ikiye ayırabilirim. İlk, orta ve lise eğitimim Ankara da geçti. Lisansta birkaç bölüm değiştirdikten sonra 2000 yılında KTÜ işletmeden mezun oldum. 2003 yılında yüksek lisans, 2007 yılında doktoramı tamamladım. 2007 yılı aralık ayında başladığım uzun dönem askerliğimin bir bölümü takım komutanlığı yaparak ifa ettikten sonra 2008 yılında aralık ayında Hava öğretmen teğmen olarak askerliğimi tamamladım. Daha 2012 yılında Doçent ve 2017 yılında Profesör oldum. İş tecrübem de okul hayatım kadar eski denebilir. İlk olarak 1986 yılında ilk okul 3 te iken pazarda su satarak iş hayatına başladım diyebilirim. Daha sonra 2001 yılı ocak ayında üniversite asistan oluncaya kadar 1986-2001 arası çoğu zaman yazları bazen okul dönemi de olmak üzere araba lastikçiliğinden- elektronik tamir bakım servisine, sigortacılıktan tanıtım uzmanlığına kadar pek çok değişik sektörde çalışma imkânı buldum.  

İŞLETMEYE GİDEN YOK

TAKA: Neden akademisyenlik?

PROF.DR. KIRKBİR: Şöyle itiraf edeyim ilkokul öğretmeni olamadığım için profesör oldum. Elektronik bölümünde 1. Sınıfta okurken hiç beklemediğim şekilde teoriye boğulunca bunaldım amacım ve beklentim pratik yapmaktı. Çünkü ilkokuldan beri hep bir şeyler geliştirmenin hayalini kurar ve imkanlarım doğrultusunda çalışırdım. Böyle beklemediğim bir durum olunca zayıfım olmamasına rağmen daha ilk dönem sonunda bırakmaya karar verdim. Artık şunu anlamıştım ülkemizde üniversite tercihi yaparken öğrencileri iyi yönlendiremiyoruz ve pek çok öğrenci benim gibi gittiği bölümde umduğunu bulamıyor. Bu sebeple dedim ki tekrar sınava gireyim ilk okul öğretmeni olayım en azından benden sonrakilere bu konuda yardımcı olmaya çalışayım. Ancak babam ilkokul öğretmeni olmamı istemeyince bende işletme yazayım madem ilkokul öğretmeni olamıyorum üniversitede hoca olayım dedim.



PROJEYE İLGİ NASIL BAŞLADI?

TAKA: Proje merakı nereden geliyor?

PROF.DR. KIRKBİR: Dediğim gibi küçüklükten beri hep birşeyler geliştirme derdindeydim. Bunun sebebi algıladığım herhangi bir olumsuzluk anında acaba yeni bir mal yada hizmet üretimi ile bu sıkıntılı durumun aşılmasına sebep olunur mu düşüncesi. Örneğin 6 -7 yaşlarında ilk proje düşüncem kışın Ankara kışında üşüyen ayaklarımın sıkıntısına çözüm olabilecek kaloriferli ayakkabı projesi idi. O yaşlarda başladığım bu merak hala ve artarak devam ediyor.

KAFALAR DEĞİŞMELİ

TAKA: Ciddi anlamda Hayata geçirmek için uğraş verdiğiniz ilk projeniz neydi hatırlıyormusunuz?
 
PROF.DR. FAZIL KIRKBİR: Evet, 1994 yılı idi yani daha ilgili dişfırçası markası (gülerek reklam olmasın diyor) başlık değiştirmeli diş fırçasını üretip dünyaya yaymadan yıllar önce. Başlık değiştirmeli diş fırçası projesi çizimlerini yaptım. Ama ne prototip yapacak yeteneğim nede bütçem vardı. O hali ile Ankara’da medikal işi yapan bir şirkete gittim. Şirketin yönetim kurulu başkanına bir sunum yaptım. Sunum sonunda bir bana baktı bir projeme baktı ve bana şunu söyledi; “bu proje olmaz” neden olmaz diye sorduğumda dediki“ eğer böyle bir proje olacak olsaydı zaten yabancılar daha önce yapardı iş sana kalmazdı” maalesef bu düşünce nerdeyse hiç değişmedi ve bugün pekçok akademisyenimiz bile bu kafadalar. Başlık değişmeli diş fırçası sonra yabancılar tarafından yapıldı ve dünyaya satıldı hala satılmaya devam ediliyor.

PROJECİ AKADEMİSYENİ

TAKA: Çalıştığınız projeler ile akademisyenlik çalışma alanınız çok farklı değil mi? Yani sosyal bilimlerde hocasınız ama mühendislik alanında projeler yapıyorsunuz?

PROF.DR. KIRKBİR: Öncelikle şunu söyleyeyim sadece mühendislik alanında olduğu varsayılan projeler yapmıyorum. Sosyal alanda da projelerim var. Örneğin hem alıcının hem satıcının kendisini daha rahat hissetmesine ayrıca iddia ediyorum uygulayacak AVM nin günlük müşteri sayısının belli süre kalıcı olarak artmasına sebep olacak DMM (değişken müşteri memnuniyeti) isimli projem varki bu proje özellikle kendini ilk uygulayacak olan AVM ninaynı SİDA da olduğu gibi çok kısa bir sürede sadece ülkemizde değil dünyanın pekçok ülkesinde haber bültenlerinde yer bulmasına hatta yurt dışından bazı insanların sırf o AVM de alışveriş yapmak keyfine ulaşmak için ülkemize gelmesine sebep olacaktır ki böyle bir reklamı bilmiyorum 10 milyon dolara yaptırabilirlermi. ( Bir AVM gelsin eğer öngördüğüm sonuçlar olmazsa hiç ücret talep etmem diyede ekledi.)Diğer taraftan tanıdığım kulüp başkanı yada yöneticileri olmasına rağmen Trabzonspor un uygulamasına beklediğim bir projem varki; iddia ediyorum Trabzonspor bu projeyi uygulamaya başladıktan bir yıl sonraki göğüs reklamı sportif  başarısı hiç olmasa bile bir öncekinin enaz 3 katı olacaktır ve trabzonsporu seyretmeye projeyi uygulamaya başladığı ilk yıl dünyanın pekçok futbol ülkesinden seyretmeye gelen hemde her maçını enazından gazetecilerin olmasına sebep olacaktır.(bu noktada gülüyor nede olsa memleketimizin takımı) bu projede esas hedef futbol terörünü bitirmeye sebep olmak olduğu için zaten bunun için para talep etmem. Bunlara benzer sosyal alanımla ilgili projelerim var ancak sosyal bilimler ile fenbilimlerinin en önemli farklarından birisi  sosyal bilimlerde prototip üretme şansınız yok.



Dolayısı ile bu projelerin uygulanmadan bir değeri olmadığı için basına çekiçi gelmediğinden ötürü gündeme gelmediler. Ancak şunu söyleyim bu projelerden herhangi biri uygulansa benim tahminim bugüne kadar içinde bulunduğum tüm  projelerin toplamından çok daha fazla ulusal ve uluslararası medyada yer bulacaktır.

Gelelim mühendislik alanı dediğiniz projelere, bakın ben bir pazarlama akademisyeniyim. Pazarlama tanımı nasıl başlar biliyormusunuz; tüketicinin istek ve ihtiyaçlarını üretim öncesinde belirleyerek….yani bir  ürünü üretmeden önce tüketicinin ihtiyaçlarını ve isteklerini başta bileceksin ki yaptığın ürünün karşılığı olsun. Eee tüketicinin istek ve ihtiyaçlarını bir mühendis mi daha iyi bilebilir yoksa bir pazarlamacımı? Zaten böyle bir tespit yaptığımda önce bunun yapılabilirliliğini alanın uzmanlarına soruyorum sonra ilgili alandaki mühendis, akademisyen yada yetenekli kişilerden yardım alıp projeyi ortaya koymaya çalışıyorum. Zaten bir ekip olduğu zaman özelliklede disiplinler arası çalışan bir ekip olduğu zaman başarıya yaklaşma ihtimali artacaktır diye düşünüyorum. Bende isterim sadece ben proje fikrini düşüneyim ve iyi bir arge ekibi hemen çalışmaya başlasın diye ancak maalesef ülkemizde hala kafalar sömürge anlayışında düşündüğünüz bir projeye prototip yapmamışsanız profta olsanız kimse inanmıyor. Kafalarda öyle bir aşağılık kompleksi var. Bu durumda koları sıvayıp mutfağa girmek gerekiyor. Şu salgın günlerinde ihtiyaç olan dünyada olmayan öyle ürünler varki ama buları geliştirecek bir argeye sahip olmadığım için sadece bunları bir kenara yazmakla yetiniyorum.  

100 ÜLKEDE ANA HABERE ÇIKTI?

TAKA: SİDA (silahlı insansız deniz aracı) projeniz dünya medyasında çok ilgi gördü bunun sebebi neydi?

PROF.DR. KIRKBİR: Öncelikle şunu söyleyim Selçuk Bayraktar’ın yaptığı iş gerçekten çok ama çok önemli SİDA daha üretime geçmeden neden Dünyada ilgi odağı oldu belki 100 ülkede anahaber bültenlerine çıktı hatta SİDA üzerine açık oturum programı düzenleyen ülkeler oldu. Bunun sebebi projenin alanında ilk olması idi. Evet yerli iha ve sihalar çok ama çok büyük başarı ama İsrail onları yapalı 30 yıl oldu. SİDA nın ise dünyada örneği yok. İlk olan şeyler herzaman dikkat çeker ve bir süre sonra jenerik markaya dönüşebilir. Muhtemeldir ki bundan sonra yapay zeka ya yada uzaktan kumandalı her denizaltı silah denemesinde bizim projemizin de reklamı olacaktır.

TAKA: SİDA hariç Savunma sanayi alanındaki Başlıca projeleriniz nelerdir?

PROF.DR. KIRKBİR: Öncelikle şunu söyleyeyim bir proje fikri benim aklıma geldi diye kesinlikle bana ait değildir. Heleki bir ekiple prototip bitti ise bu kesinlikle söylenmez. Örneğin faydalı modeli benim üstüme olan sıvı şok silahı projesi vardı son gelinen noktada silah öyle bir hal aldı ki benim faydalı model ile tek benzerliği isim benzerliği ve benim katkım 3 kişilik ekip içinde enaz olandır. Bu kapsamda çalışma kadrosu içinde yer aldığım başlıca savunma sanayi projelerini söyleyecek  olursak “Gerçek silah tepkili atış simülatörü”, ve “kablosuz şok silahı” ki bu iki projede dünyada alanlarında tektir. Bunların isimlerini rahatça söyledim çünkü sadece ulusal değil SİDA ile birlikte ikisininde uluslararası paten başvurusu 2 yıl önce yapıldı. Patent başvurusu olmayan başka bir proje fikrimiz daha var inşallah onu da en kısa zamanda prototipi bitmiş bir savunma sanayi projesi olarak görmek nasip olur.

BULAŞIK DETERYANI

TAKA: Geçenlerde sosyal medyada BORKAR isimli bir bulaşık makinesi detarjanına sizin sunumuzla rastladım sizin projeniz mi?

PROF.DR. KIRKBİR: Bununla ilgili daha önce röportaj verdiğim için çok kısa özet geçeyim. Bu proje fikri sağlıklı yaşam düşüncesi sebebiyle ortaya çıktı. Maalesef piyasada satılan pek çok marka ağır kimyasal ya yada petrol türevi ve benzeri ürün içerdiği için çok tehlikeli olabilmekte hatta şöyle ki bazı su arıtma cihazları idrarı arıtırken böyle detarjanları sudan arıtamamaktadır.  Varın tehlikenin boyutunu siz düşünün. Hal böyle olunca özellikle kızımız doğduktan sonra evde hanımla başladığımız yenilebilecek kadar doğal düşüncesi ile ilk denemelerin yıllarca devam etmesi sonra bir arkadaşla biraz daha profesyonel çalışmamız sebebi ile geldiğimiz nokta ama bir taraftan arge çalışmaları hala devam ediyor. Ancak yeri gelmişken şunu vurgulayım bu borkar bulaşık makinesi tozu bulaşığını makineye koymadan önce sudan geçirenler hatta yapışık lekeleri telleyenler için bulaşıklarına hiç su göstemeden makineye koyanlar bu ürünü almasınlar. Malum içinde sabun tozu dahi içermediği için ağır kimyasal içeren bir detarjan gibi leke çıkarma özelliği yok. Zaten amacımız sağlıklı temizlik.



FETÖ DARBESİNİ TAHMİN Mİ ETTİ?

TAKA: 2015 yılı baskısı olan Toplum mühendisi şifreler çözülüyor. Kitabınızda satıraralarında muhtemel bir darbe girişimde 12 eylülden de çok farklı olarak ilk defa halkın öldürüleceğini yazmışsınız bunu nasıl tahmin ettiniz. Ayrıca yine satır aralarında dini yapılanmanın olduğu bilgisi var. Yazarken FETÖ den  hiç korkmadınız mı. Malum o dönemlerde Hanefi Avcı’nın başına gelenler ortadaydı?

PROF.DR. KIRKBİR: Öncelikle şunu söyleyeyim korkmadım çünkü Hanefi Avcı gibi direk FETÖ nün ismini kullanmadım satır aralarında isim vermeden birazda ilmi siyaseti kullanarak böyle bir tehlikeye dikkat çekmek istedim. Tahmine gelince dediğiniz gibi sadece tahmin. Tarihi iyi ve doğru okuyunca biraz daha fazla tahminde bulunabiliyorsunuz düşmanın bazı standart oyunlarının yanında kendini geliştirdiğini farkettiğiniz anda acaba farklı ne yapılabilir sorusunun alternatif her cevabı aslında birer tahmin oluyor. Ama şunu söyleyim gerçekten çok büyük bir tehlike atlattık gerçi bu hain girişim amacına ulaşsa bile kitapta yazdığım gibi benim tahminim bir süre sonra bu milletin o işgali parçalanmayı kabullenemeyeceği ve tekrar birleşmenin olacağı yönünde idi ancak benim esas korkum yine kitapta yazdığım gibi insanımızın birbirine düşürülmesi yani bundan sonrası için esas tehlike iç savaştır. Şimdi pekçok kişi bunu duyunca gülecek ama hain darbe girişimi gecesine kadar pekçok kişi ihtilal kelimesine de gülüyordu. Benim gördüğüm ülkemizde son zamanlarda olan bazı olaylar; bu camilerden müzik çalınması gibi tesadüf değil ve sosyal medyadan gruplaşmalar karşılıklı tehditler uzun zamandır var. İnsanları galeyana getirip küçük olaylar başlatmak için sürekli iş üstündeler. İnsanımız uyanık olmalı. Şunu unutmayalım her grubun içinde vatan haini olabilir bu gayet normaldir. Kim olursa olsun eğer bir grup içindeki bir yetkili iç savaşa yada isyana sebep olacak bir emir veriyorsa şöyle bir durum düşünmek lazım. 

3 KİTABA İMZA ATTI
 
TAKA: Son olarak Toplam kaç kitabınız var ve kitaplarınızda ne anlattınız kısaca bahsedebilir misiniz?

PROF.DR. KIRKBİR: Piyasada 3 kitabım var ancak nasipse seri bitince yani 5 kitap olunca hepsini birtek kitap altında basmak istiyorum.Kitaplarım aslında bir roman daha sürükleyici olması açısından bu tarzda kaleme almak istedim. Özellikle günlük konuşma diliyle dilbilgisi kurallarına çok dikkat etmeden yazdım ki maalesef bunun sebebi kitap okuma alışkanlığımızın genelde olmaması sebebiyle bir pazarlama taktiği olması idi.  Genel olarak baktığımız da bireyden başlayarak sonuçta toplum olarak nasıl yönlendiriliyoruz ve nasıl yönetilmeye çalışılıyoruz gerçek ve kurgu örneklerle anlatmaya çalıştım.

JAPONYA ÖRNEĞİNİ VERDİ

TAKA: Son demiştim ama Sizce üniversitelerimizde yeterince iyi öğretim yapılıyormu bir ki cümle ile cevap verebilirmisiniz?

PROF. DR. KIRKBİR: Çok kısa şöyle cevaplayım Japonya da mühendis olabilmek için bir ürün geliştirmeniz gerekli ve patent yada faydalı model alabilecek daha önce olmayan bir ürün olması gerekiyor. Şimdi biz bu şartı bırakın mühendislik fakültesi öğrencilerini akademisyenlerden bile istemiyoruz. Sonra ne bekliyoruz. Yani fasülye tohumu ekipte çilek mahsulü beklemek çok akıllıca olmuyor.