Geçtiğimiz haftalarda kaleme aldığımız "İYİLER HAREKETİ METAFORUMUZ "konseptli köşe yazımız, nacizane bayağı ses getirmiş olacak ki; bu yazıya istinaden çokça teşekkür telefonu ve geri bildirim aldık. Yaptığımız araştırmalar ve İYİ Parti tarafı ile gerçekleştirdiğimiz ikili görüşmelere istinaden; bu tarz bir benzetme ve örneklendirmenin daha önce kullanılmadığı açık ve net ortada Böylece bu benzetmenin yayım ve imtiyaz hakkı da nacizane bizlere geçmiş oluyor.

Teyit ettiğimize göre " İYİLER HAREKETİ METAFORU " köşe yazımız; bir dosya halinde, İYİLER HAREKETİ'nin teşkilâtlardan sorumlu genel başkan yardımcısı, saygıdeğer hemşehrimiz Sn. Koray Aydın Bey'e sunulmuş.

Sn. Koray Aydın Bey ve ekibi sağolsunlar; İYİLER HAREKETİ METAFORU yazımızı çok beğenmişler ve halka hitaben ve TV programlarında yapacakları konuşmalarda kullanılacak şeklinde özellikle not düşmüşler.

Başından beri şiar edindiğimiz düsturumuz ile köşe yazılarımızın karakteristik özelliğinin "NE SAĞ NE SOL; HAK YOL DOĞRU YOL " duruşu üzerine olduğunu defalarca söyledik.

Bizim için doğruyu söyleyen, güzeli yapan, Hakkı tutan ve haklıyı savunan, dosdoğru giden ve yolu düzgün olanın; siyasi düşüncesi ne olursa olsun başımızın üzerinde yeri olduğundan dem vurduk defalarca.

 İlk köşe yazımızdan itibaren; Allah huzurunda ant vermiştik. Hiçbir olaya ve fikire asla ve kat'a ama zinhar partizanca yaklaşmayacağımıza; doğruyu ve güzeli savunanlar ile yapanlar kim olursa olsun, nefesimiz yetene kadar bu gerçekliği duyurabildiğimiz kadar uzaklara haykıracağımıza dair yeminimiz halen saklıdır. (Haydarı Kerrar Hz. Ali'nin vasiyetidir)

NOT: Zaten bizi bilen bilir. (Yunus Emre) Bilmeyenler de bilenlere sorup öğrenebilirler...

Bu benzetme yazımızı yazarız da; sevgili Hüseyin Örs abimiz, tebrik etmeden geçerler mi hiç ???

 Her zaman ki sempatik, içten, samimi ve en iri buzları dahi eritecek o sıcak tarzlarıyla arayarak tebrik ettiler sağolsunlar.

 Bir de lâtife yaptılar üstüne üstlük.

- Peki Ben, hangi arı oluyorum ??? diye...

  Bizler de Hüseyin Abimizin o tatlı dillerine, sıcak ve sempatik tavırlarına ve naif meşreblerine münhasır, BAL ARISI olduklarını ilettik.

 Akabinde ve detayında da haliyle gülüşmeler hasıl oldu...

 Siyasi görüşü ne olursa olsun (terör örgütü payandaları, dini ve manevi değerleri sömürenler ile Gazi Mustafa Kemâl Atatürk üzerinden siyaset yapmaya çalışan güruh hariç), devletine zerre-i miskal fayda sağlama arzusu ve gayesinde olan herkeslere; her türlü fikir, öneri, görüş, bakış açısı, fark ve farkındalık oluşturacak her türlü faydayı, gücümüz yettiğince madden ve manen sağlayacağımızdan emin olabilirsiniz.

Zira toplumun her kesiminden; sağdan, soldan, ortadan, yandan, sosyal demokratından ülkücüsüne, milliyetçisinden muhafazakârına, devrimcisinden ateistine, Alevisinden ulusalcısına, demokratına, merkez sağcısına ve solcusuna kadar; çok sevdiğimiz, saygı duyduğumuz ve yıllarca yarenlik yapıp, aynı ortamı paylaştığımız birçok dostumuz, arkadaşımız var şükürler olsun ki...!

Ve bizler; arkadaş ve dost meclislerinde " siyaset, spor ve din " konuşulmaz edebiyle büyütüldük, Rabbimize binlerce şükür...

 Çünkü en nihayetinde bu konuların tartışma konusu yapılması; en derin dostlukları, akrabalık ilişkilerini ve yarenlikleri öyle veya böyle bir şekilde zedeleyerek, ilişkilerimizin sorgulanmasına ve zarar görmesine; böylece asla eskisi gibi olmamasına yol açma ihtimalini de beraberinde getirmektedir.

O yüzdendir ki bizim düsturumuz; hiçbir canlıyı diğerinden ayrı ve ayrıcalıklı tutmayan, örtünen örtünmeyen ayrımı gütmeyen, içen içmeyen sınıflandırması yapmayan ve her kesimden insanın ortak paydada buluştuğu ve huzur bulduğu; Mevlâna Celaleddin-i Rumi Hazretleri'nin bakış açısıdır...

     Bunu çok manidar bir örnek ile anlatmak isteriz...!!!

     Birgün Mevlâna Hazretleri'nin ikâmet ettiği dergâhın kapısına, 2 şarapçı dayanır...

 Alkolün tesiriyle kendinden geçen şarapçılar da gürültü ve patırtı yaparlar haliyle....

Hâl böyle olunca dergâhın 30 yıllık sofuluk taslayanları da; kovmaya çalışırlar bizim şarapçıları...

 O kadar çok gürültü olur ki; Mevlâna Hazretleri uyanır ve sebebini sorar ve durumu öğrenir. Ve akabinde de; o kulaklara ibret, ömürlük bir ders niteliğinde şu sözler dökülüverir ağızlarından...??

 -"Oğlum adamlar içmiş ama Siz sarhoş olmuşsunuz. Burası Allah'ın evi değil mi ? Buraya gelecekler elbet, başka nereye gidecekler ki??Onlara bakın da ibret alın. Onların içtiği badedir, bade. Aşk şarabından içmiştir Onlar" deyiverince; 30 yıllık sofular yaptıklarından utanır..

Dememiz o ki; kırmızı çizgimiz ve yumuşak karnımız, sadece ve sadece ilim, bilim vb. bütün yollarla Devletimize fayda esaslı, bir ve beraberce, bütün farklılıklarımıza rağmen; aynı  devlet, millet ve bayrak altında buluşmamızdan geçer...

NET...NOKTA .

Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygılar