Türk siyasi tarihi; merkez sağ ve solda bulunan partiler ile ideolojik tandanslı partiler dışında ki partilere çok uzun yaşam fırsatı tanımaz. Bünyesinde ne kadar ağır top taşırsa taşısın, ömrü sınırlıdır.
Bunun örneklerini yakın siyahi tarihimizde Doğru Yol Partisi'nden Cindoruk önderliğinde ayrılan Demokratik Toplum Partisi, Cem Uzan'lı Genç Parti, Besim Tibuk'lu Liberal Demokrat Parti, Cem Boyner liderliğinde kurulan Yeni Demokrasi Hareketi, DSP'den ayrılan rahmetli İsmail Cem ve ekibinin Yeni Türkiye Partisi vb. çokça verebiliriz.
İyiler hareketi ise; Meral Akşener'in MHP genel başkanı olamayacağını anladığı gün yeşerdi. Beraberinde ki iyilerle ve MHP'nin ağır topları Ümit Özdağ, Koray Aydın ile Aytun Çıray, Musavat Dervişoğlu, Lütfü Türkkan, Cihan Paçacı gibi isimler ile partisini kurdu.
Buraya kadar herşey net! Ancak ne olduysa; Devlet Bahçeli'nin başta Meral Akşener olmak üzere bozkurtları tekrar yuvaya davet etmesiyle başladı. 
Bu çağrıyı Akşener refüze edince; millet ittifakında ki ortakları HDP ile kolkola yürümelerini bir türlü tabana açıklayamayan ve bundan başından beri rahatsız olan, isimlerinin HDP ve fetöyle aynı safta dillendirilmesinden hoşnut olmayan Ümit Özdağ ve Aytun Çıray gibi ülkücü kökenli siyasetçiler isyan bayrağını çekti.
Meral Akşener'in tek aday olarak girdiği genel başkanlık yarışında, GİK krizi ortaya çıkınca, İyi Parti'de kazan kaynamaya başladı. Akabinde ve detayında; ardısıra gelen Ümit Özdağ'ın zehir zemberek açıklamaları, yurtdışında Türki Cumhuriyetler'in birinde ki STK'lardan birinin başkan yardımcılığını yürüten ve aleni fetöcü olmakla suçladığı İstanbul il başkanı Kavuncu'nun isminin bu örgütle anılması, İyi Parti'de suların durulmadığının bir göstergesi adeta.
 
 Cumhur ittifakının ısrarla yanlarında görmek istediği İYİLER hareketi ise Meral Akşener'in bu konuya kayıtsız kalması ile belirsizliğini sürdürüyor.
Özellikle İyi Parti tabanında ki ülkücü tandanslı ve merkez seçmen; millet ittifakında HDP ile aynı kulvarda olmalarından son derece rahatsız ve bu rahatsızlıklarını her platformda dile getirmekten geri durmuyor.
 Zaten bu birlikteliği tabanlarına bir türlü izah edemeyen İyiler yönetimi ise bu günlerde; adeta parti içi huzursuzluklarla büyük bir sınav veriyor.
Ahmet Hakan'ın moderatörlüğünde ki TV programına konuk olan Ümit Özdağ; İstanbul il başkanı gibi başka fetöcü isimlerin de partinin içerisinde olmasından dolayı son derece rahatsızlık duymakta olduğunu iletti.
Ama esas bam teli; Ümit Özdağ'ın bu zamana kadar neden sustuğu ve bu konuyu daha önceden gündeme getirmediği ile ilgili.
Ayrıca Ümit Özdağ'ın programdan sonra Tayyip Erdoğan'a sevgi ve saygılarını iletmesi ise İyi Parti tabanında ikinci bir soru işareti ve belirsizlik oluşturdu.
Şimdi esas soru şu!
Ak Parti'den ve MHP'den kaçacak oyları dört gözle bekleyen ve yapılan son anketlerde bir miktar ivme aldığı gözlenen İyiler hareketinin bu krizin üstesinden gelip gelemeyeceği.
Konuşulan bir diğer senaryo ise; bazı İyilerin, beraberindekilerle birlikte, Muharrem İnce önderliğinde ki "Memleket Hareketi "ne iltihak edeceği yönünde.
 Şayet bunların da doğruluğu var ise; önümüzde ki günler İyilerin birkaç kriz ile yüzleşeceği kritik bir virajın eşiğinde olmaları anlamına geliyor.
Bir diğer soru ise; İyilerin tam ortasına, dinamiti kimlerin, neden koyduğu ve bunun zamanlaması ile ilgili.
Devlet Bahçeli'nin çağrısının hemen akabinde; İyiler hareketinin karşılaştığı bu zor sınavlar süreci ise oldukça manidar.
Ümit Özdağ, Aytun Çıray, İsmail Koncuk ve beraberinde ki adı kazan kaldırmakla geçen 13-14 milletvekilinin takınacakları tavır ve buna İyiler hareketinin göstereceği refleks ise önümüzde ki günlerde ayyuka çıkacak gibi duruyor.
Asıl arafta kalan soru ise şu!
İyiler hareketinin; bu krizlerden büyük yaralar alıp küçülmek zorunda kalarak, kaderlerinin yukarıda belirttiğimiz partiler gibi kelebeğin ömrü ile sınırlı olup olmayacağı.
Konuşulan bir diğer senaryo ise bütün bu yaşananlardan sonra azımsanmayacak sayıda ki ülkücü bozkurtun tekrar yuvalarına döneceği şeklinde...
Bakalım İyiler bu krizin üstesinden gelebilecek mi!
Ya da dağılmak zorunda kalıp, siyasi ömürleri konjonktür ile sınırlı diğer partiler kervanına mı katılacaklar..!
İlerleyen günler; siyasi açıdan çokça sürprize ve gelişmeye gebe gibi görünüyor...
Hep beraber bekleyip göreceğiz, Allah nasip ederse...
Selâm ve muhabbetle sevgiler...