Kocaman iki el ve iki bacak tüm vücudumda depremler yaratıyordu saniyede bir şiddetlenerek...
Şişede durduğu gibi durmayan sıvı alıp götürmüştü iyilikleri ve geçmişe dair ne kadar iyi şeyler varsa...
Bulutların birbirine çarptığın da çıkan gürültüden daha hiddetliydi o gece benim içimde ki acı ve de feryat...
Ardı ardına gelen yumruklar tarifsiz hayat dersi verir olmuştu o gece...
Oysa çok kereler yaşanmıştı bu sahne!!!
Hemde olur olmadık her yerde!!!
Korkmuyordum,!!!
Aile olmaya çalıştığım bunca yılın hesabını sormaktan neden korksaydım ki!!!
Yanlışı ben yapmamıştım,yanlış yolda umarsızca arkamda gözlerde yaş ben bırakmamıştım ki korkayım!!!
Küçücük bedenimi dev cüssesinin önünde devleştirirken,görmekte artık zorlanan gözlerimi olabildiğince açıp gözlerinin içine içine dikerken o dev cüsseli adamın,bunca acının içinde görmeye çalıştığım tek şey “bana-bize” dair minicik şefkat duygusunun kalıp kalmadığıydı...
Kalmamıştı!!! Gördüm!!!
O dakikadan itibaren ne kırılan parmaklarımın ne çenemin altına düşen Demir çarpması etkisi yaratan yumruğun ne de karnıma ok gibi saplanan tekmenin acısını hisseder olmuştum...
O çok sevdiğim aksiyon filmlerinin başrol oyuncusu olacağımı hiç bir zaman bilemezdim lakin sahnenin perdeleri açıldığında bizlere o oyunu sergilemekten başka bir çare kalmıyormuş o Salı gecesi bunu da öğrendim!!!
Sonrasında,bunca çirkinleştiğim için kendimden olabildiğimce iğreneceğim İyi bir başrol oyuncusu da olmuştum!!!
Çok şey öğrendim ben o gece!!!
Yaşanan bu depremin tonlarca enkazının altında hislerimi olduğu yerde öylece bırakıp ayağa kalmak ve yeniden kafa tutmaktı tek gayem bazen bilir kişilere bazen bilinmezlere ama en çokta hayat denilen,devasalar perdelerin açıldığı o sahnelere...
Ben “bana yapılan bunca ihaneti ve haksızlığı görüp görmezden gelerek,düzeltmeyeçalışarak,hiç bir şey olmamış gibi yaşayarak,her defasında inanıp güvenerek” en büyük ihaneti kendime kendim etmişim!!!
Bunun farkına vardığım o gece ;kadınlığımı,güvenduygumu,hissedilebilinir tüm hislerimi geceye armağan ederek,günüsözyaşımla gözyaşımla karşıladım...
Vazgeçmediğim ve asla vazgeçemeyeceğim tek duygum “Anneliğim” di...
Şimdilerde ; ne eş,neoyuncu,ne arkadaş ne kızçocuğu ne de ablayım,sadeceanneyim,ANNE!!!
Yıkılmadım ben!!!
Eğilmedim ben!!!
Sadece ;
Büyüdüm ben!!!
Öğrendim ben!!!
“Bundan öte ne bekleyen olmak ne de beklenen olmak istiyorum...”
Gücü olan güç gösterisi yapmalı,ben gücümü son demime kadar tükettim!!!
Sahnelerin perdeleri yirmi iki yıl sonra açılmamak üzere kapandı!!!
Işıksız odaların içinde dans eden soğuk rüzgarların elini tutmaktan da yoruldum...
Ve son olarak her şeyden ve herkesten VAZGEÇTİM!!!
Not; Toplumun belkemiğidir kadın, onu mutsuz ederseniz mutsuzluk yakanızı bırakmaz...
Kadınları hayattan vazgeçirmeyin ki hayat şenlensin!
Kadına şiddete hayır!