Toplumların geleceğe güvenle bakabilmeleri, yarınlarını güçlü ve sağlam temellere oturtabilmelerinin önceliğinde kadınların toplum içerisindeki yeri oldukça önemlidir. Çağdaş ve medeni toplumlarda kadın yaşamın her alanında yaratıcı gücünü göstererek tarih önündeki sorumluluğunu fazlasıyla yerine getirme hak ve becerisine sahiptir.

İlkel toplumlarda ve Şark kültüründe “Kadın”, zayıf, güçsüz, evinde her işi yapan, çocuklarının anası olarak görmek şeklinde algılanmaktadır. Hâlbuki kadına fırsat verilip, mutlu edilmesi durumunda dünyanın güneş ışığı ile ısınması gibi derin bir anlam taşır. Evde, işte, sanat, spor da kısacası yaşamın her alanında kadının el değdirdiği yerde güzellik, bolluk ve bereket cömertçe kendini gösterir. Çünkü onlar yalnızca çocuk doğuran bireyler değil, aynı zamanda ulusların temelini inşa eden dinamik değerlerdir.

Feodal bir anlayışla kadının ikinci plana itilerek ötekileştirilmesi toplum ve insanlık vicdanında her gün biraz daha artarak kanamaya devam bir yaradır. Mahremiyet ve dini inanç gerekçeleriyle kadınların duygusal, ekonomik ve psikolojik şiddete maruz bırakılması, itaat etmeye zorlanması ve bunun için gerekirse öldürülmesi temiz vicdanları ciddi anlamda rahatsız etmektedir. 

Kadınları güçsüzleştiren, kadının varlığını sadece aileye bağlı hale getirmeyecek politikalar üretilmeli. Çünkü kadınların görev alanı; annelik ve ev ile sınırlı değildir. Onlar çağın gelişmişliğinde sosyal yaşamdaki saygın yerlerini alabilmeleri için ciddi politikalar üretilmeli, kadının can güvenliğini teminat altına alınmalı. Kadının evde erkeğine hizmet etmek, çocuk yetiştirmek ve toplumsal yaşamda var olması şeklindeki bakış perspektifi skolâstik tabularla kadını dışlamak, geri plana itmek toplumların huzur ve refahını engelleyen unsurlardır. Kadın annedir. Kadın eş’tir. Kadın çiçektir. Kadın yaşamımıza hayat veren bir güneştir. Kadınsız ev olmaz. Olursa da huzur olmaz. Şu asla unutulmamalı ki, kadınlar Allah’ın erkeklere emanet ettiği kutsal varlıklardır. Büyük Azerbaycan şairi Hüseyin Cavid’in dediği gibi;

“Bütün hayatı çiçeklendiren, fakat o niçin,

Niçin ezilsin o, bilmem niçin sürüklensin?!

Kadın-Güneş, çocuk-Ay… Nuru ay güneşten alır.

Kadınsız ülke çabuk mahvolur, zavallı kalır.

Kadın gülerse şu ıssız muhidimiz gülecek

Sürüklenen beşeri yet kadınla yükselecek…”