Aslında bu konuyu yazmaya niyetim yoktu. Herkes kaleci Uğurcan için bir şeyler yazıp çizdi. Kendi kendime dedim ki; "Bırak Osman, bildiklerin sende kalsın. Boşver yazma!" sonra baktım ki, olacak gibi değil! Bende,"Uğurcan'ın nasıl bugünlere geldiğinin hikayesini yazayım" dedim. Bir dönem futbolu bırakma aşamasına gelen Uğurcan, nasıl oldu da dünya starı oldu! Onun için öne çıkmayan kahramanlar asla unutulmaz!
 
Trabzonspor'da Teknik Direktör Ersun Yanal zamanında kadroda düşünülmeyen ve o dönem 2. Lig’deki pilot takıma kiralık verilen Uğurcan, alt yapıdan kaleci antrenörlüğünü yapan Ahmet Başkır'ı telefonla arayarak; “Hocam neredesin yanına geliyorum” der.
 
İncirlik caminin karşısındaki Yenimahalle kuaförüne gelir. Sinirli ve morali bozuk, yıkılmış halde Ahmet hocası ile saatlerce konuşur ve derdini anlatır: "Bunlar beni istemiyorlar. 1461'e gönderiyorlar. Bu nedenle futbolu bırakacağım hocam'' der. Ahmet hocada önce onu sakinleştirir ve sakın böyle bir şey düşünme sen çalışmalarına devam et” diye teselli eder.
 
Bu konuşmalara İlhan Hardaloğlu, Ali Türkmen ve Tamer Çolak şahitttir. Dört gün üst üstte kaleci Antrenörü Ahmet Başkır'ın yanına gelen Uğurcan sonunda teselli hocasının sözünü dinleyerek sakinleşir.Ve 1461 de bir kaç maç oynar. Sezon sonunda Uğurcan için Tabzonspor'un kalesini koruyamaz diye rapor verilir. Satılması istenir. Uğurcan’ı o yıllarda verilen rapor doğrultusunda gözden çıkartmaya kalkanlar sert duvara çarptılar.
 
Şota'nın Trabzonspor Teknik Direktörlüğünden ayrılmasından sonra o zamanki Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu Alt yapı koordinatörü Sadi Tekelioğlunu Tabzonspor başına getirir. Uğurcan'ın futbolu bırakmasını engelleyen Ahmet Başkır'da kaleci antrenörü olarak A takıma, Tekelioğlu ile birlikte çıkar. Uğurcan'ı altyapıdan tanıyan ve kaleci antrenörlüğünü yapan Ahmet hoca genç kaleciye yeni bir hayat verir.
 
ONUR'LA KONUŞULUR KALEYE UĞURCAN GEÇER
 
O yıllarda Trabzonspor Türkiye kupası maçlarında mücadele eder. Kaleci antrenörü Ahmet Başkır kafasında Türkiye Kupası maçlarında Uğurcan Çakır'ı oynatma fikri vardır. Bunu önce hocası Sadi hoca ile konuşur. Sadi hoca "Sen nasıl görüyorsan öyle yap. Ama bu konuyu kaptan Onurla konuş" der.
 
Ahmet hoca gider Kaptan Onur'a “Türkiye Kupası maçlarında oynamak istemezsen Uğurcan'ı bu maçlarda kaleye koymak isterim''der. Kaptan Onur, "Olur hocam'' deyince, ikinci kaleci konumundaki Estaban üçüncü kaleci pozisyonuna düşer, kaleyi Türkiye Kupası maçlarında Uğurcan korur. Trabzonspor Türkiye kupası maçlarının tümünü kazanıp grubunu namağlup lider tamamlar. Sadi Tekelioğlu bir demeç vererek ''Onur'dan sonra Trabzonspor'un kalecisi Uğurcan'dır''.
 
ESTABAN AHMET HOCA'YA TEŞEKKÜR EDER
 
Türkiye Kupası son maçı Adanaspor ile deplasmanda oynayan galibiyetle ayrılan Trabzonspor'un soyunma odasında Sadi hoca ve yardımcıları futbolcularla vedalaşma konuşması yapar. Bordo-Mavili kulübün başına geçen Muharrem Usta, Sadi Tekelioğlu ile devam etmek istemez. Adana maçından hemen sonra kafile gece geç saatlerde Trabzon'a döner.
 
Ertesi gün kulübün önünde o zamanki Başkan Usta Tekelioğlu ve yardımcılarına futbolcularla birlikte tesislerde vedalaşma töreni düzenler. Veda töreninde kaleci Estaban tercümanla birlikte Ahmet Başkır'ın yanına gelerek; ''Trainer sana teşekkür ederim. Kupa maçlarında beni oynatmadın Uğurcan'ı oynattın. Trabzonspor'a çok iyi bir kaleci kazandırdın, bu konuda sen bir numarasın''.
 
Bugün Uğurcan dünya çapında bir kaleci oldu. Birkaç gün içerisinde İngiltere'nin yolunu tutacak. Bundan dört yıl önce Uğurcan Trabzonspor'un kalecisi olamaz" raporu tutup, o rapora imza atanlar bugün utanırlar mı!. "TRABZONSPOR'UN KALECİSİ OLAMAZ" RAPORU VERİLEN UĞURCAN'I BİR SİHİRLİ EL VE GİZLİ KAHRAMAN AHMET BAŞKIR'IN BUGÜNE TAŞIDIĞI ASLA UNUTULMAZ!
 
HÜSEYİN MERT KURT'U KİM YEDİ
 
Hem "alt yapıya ve gençlerimize sahip çıkacağız" deniliyor, hem de gençler kıyım kıyım kıyılıyor! Altyapıdan gençleri bulup çıkartmak ve yetiştirmek büyük bir emeği gerektirirken, bir de bakıyorsunuz ki, gençler birer birer üzeri kırmızı kalemle çizilerek gönderiliyor! İki sene sonra gönderilen bu oyuncuları yüksek meblağlarla geri alınıyor!
 
Bu neyin kafasıdır?
 
Geçen yıl Trabzonspor ile profesyonel sözleşme imzalayan Hüseyin Mert Kurt, eski kalecilerden Alaattin Kurt'un oğludur. Hüseyin, Söğütlüspor'un alt yapısından Trabzonspor alt yapısına transfer edildiğinde, bazıları yöneticisi ve antrenörü babasına öyle methiyeler diziyorlardı ki, insanın küçük dilini yutası geliyordu.
 
İnsanlar bu kadar ikiyüzlü nasıl oluyorlar, hayret ediyorum! Ya bu çocuğu yeni hoca Newton görmeden nasıl ona; "Kendine kulüp bul biz seni bıraktık. Veya bizim istediğimiz takıma gitmezsen seni kadro dışı bırakırız" dersiniz! Siz yönetici misiniz diktatör mü?
 
Acaba evdeki çocuğunuza bu kadar gaddar olabilir misiniz? Siz yönetici değil cellatsınız! Hem de tam bir cellat! Sezon başı çalışmalarını bu çocuklara fazla mı görüyorsunuz? Gözünüze mi batıyor? Siz yöneticiler bu çocuklara böyle hor davranmaktan haz mı alıyorsunuz? Hüseyin Mert, Furkan ve diğer ayrılmaya zorlanan gençlerin gözyaşları sizi memnun mu ediyor? Koca koca adamlarsınız ama Trabzonspor'un neden şampiyon olamadığını hala daha idrak edemiyorsunuz! Edemezsiniz. haksız olduğunuzu cümle alem biliyor. Hazreti peygamber efendimiz ne diyor Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansınız. Bu çocukları Trabzonspor'dan bonservislerini ellerine vererek ağlata ağlata göndermekle şeytanlık yapıyorsunuz!
 
SELİM PASTANESİ YAŞAMALI
 
Trabzon'un merkezinde... Gazipaşa Caddesi'nde...1924’te kurulan pastaneyi 3 nesil işletiyor. 96 yıllık işletme sahibi olan Trabzon'un köklü ailelerinden Selim Akgün'ün işlettiği pastane yerinden çıkması için gün sayıyor. Neymiş bina sahibi burayı yıkacakmış. Yıkabilir. Trabzon Belediyesine ait bazı yerler lüzumsuz yerlere kiraya verilirken bir Selim pastanesine mi kiraya verilemiyor.
Gelin görün ki bu şehrin en köklü pastanesi olan dondurması dünyaya ün salmış, döneri, Tavuk göğüsü, Kabak tatlısı enva-i çeşit pastaları bulunan insanların damak tadı ile yediği Selim Pastanesi Trabzon'da bir yer bulamıyor..
 
İnsanların dinlenme nefes alma ve sohbet etme yeri olan Gazipaşa caddesindeki Selim Pastanesi'nin yaşamasını istiyorsak Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanımız Murat Zorluoğlu ve Ortahisar Belediye Başkanımız Ahmet Metin Genç'in bu konuda Selim Pastahanesine ellerindeki imkanlardan güzel bir yer kiralık olarak vermeli.
 
Haydi Trabzon halkı 96 yıllık pastaneye sahip çıkalım. Trabzon' un sanat Güneşi Salim Önder, Beyaz saçlıların sahne alıp bizlerinde gidip ruhumuzu dinlendirdiğimiz Selim Pastanesi Trabzon ile bir bütün olmuştur. Özellikle büyük şehir Başkanımız Zorluoğlu'nun bu konularda hassas olduğunu işini liyakatı ile yaptığını söyleyerek'' Tarihe sahip çıkarken Tarih esnafında sahip çıkmalısınız''
 
HALİL RAHMETLİ ABİSİ ENGİN KARA'NIN YOLUNDA
 
Trabzon Ulusoy Derya Minibüsleri İşletmeciliğini rahmetli Engin Kara işletirdi. Kardeşi Halil'i de yanından hiç ayırmazdı. Rahmetli Engin çok aktif bir insandı. Hem işi ile hem de futbol ile uğraşırdı. İki işini de severek yapardı. İş yerinden ayrılıp bir yere gittiğinde kardeşi Halil Kara'ya yazhanesini teslim ederdi. Dört sene önce geçirdiği feci bir deniz kazası sonrasında yaşamını kaybeden ağabeyi Rahmetli Engin Kara Yalıspor'da yıllarca başkanlık yaptıktan sonra bir dönem Trabzonspor'da ve Bordo- Mavili pilot takımı 1461 futbol takımında yöneticilik yaptı.
 
Abisinin vefatından sonra dümenin başına geçen küçük kardeş Halil Kara çok sevdiği rahmetli abisi Engin Kara’nın yolunda. Sporu çok seven Halil Kara, Trabzon’a iş insanı olarak hizmet veriyor. Ancak genç adam, spor Kulübü alarak gençlere de hizmet etmek istiyor. Halil Kara,''Abimin izini sürdürmek istiyorum. Abim 1461 futbol takımını çok severdi. İki sene önce Trabzonspor yönetimin den burayı çok istedim almaya vermediler. Kafamda bir takım almak var. Karar aşamasındayım. En kısa zamanda bir kulüp satın alarak gençlerimize ve Trabzon’a hizmet etmeyi düşünüyorum.’’ dedi.
 
BİRİ İSKEFİYE BİRİ ÇARŞIBAŞI
 
Ahh Yavuz selim ahh… Dilin olsa da konuşsan… Trabzon futboluna nice yıldızlar yetişen Yavuz Selim Sahası’nda yeller esiyor. Beton direkleri her tarafını kaplamış. Geçmiş burada yaşanan hatıralar son bahar aylarında yaprakların sararıp yerlere dökülüp rüzgarın onları nereye götürdüğü belli olmayan meçhul yere getirmesi gibi Yavuz Selim Sahası’nı da meçhul yerlere getirdi. Yerle bir etti.
 
Dedik ya anıları beton duvarların altına da gömseniz Yavuz Selim sahasında yaşananlar bitmez. Mahallemizde o zaman Belediyede çalışan sucu Veysel Agamız vardı. Evlerin sularını yazardı. Boş zamanlarında Yavuz Selime çıkar deniz tarafındaki kalenin tam karşısında merdivenlere çömelir maçları seyrederdi.
 
İncirlik mahallesinin geç delikanlılarından Hasan Çolak 1980 yıllarında Yavuz Selim sahasında oynanan maçı seyrederken sucu Veysel Aga geldi. Maçın başlarında Hasan'a bu maç kimin maçı diye sordu. Aslında oynanan maç Çarşıbaşı ila Araklıspor arasında idi. Hasan'da Veysel Aga'ya muziplik olsun diye Veysel Aga Yeşiller İskefiyespor, Maviler Çarşıbaşıspor diye cevap verir. Veysel Aga hiç istifini bozmadan maçı sonra izlemeye devam etti. Maçın bitimine az bir zaman kala Veysel Aga'nın kafasında soru işaretleri oluştu. Hasan Çolka'a dönerek ''Hasan oğlum İskefiye ile Çarşıbaşı aynı yer değil m?” dedi. Hasan'da gülünce ''Yani sen bana iki ayrı takımı tek takım olarak izlettin''