Muharrem Usta'nın bir Malatya maçı sonrası yarıya boşalan yönetimi, siyasi ve sosyal desteğini de kaybedince bırakmak zorunda kalmıştı. Olağanüstü genel kurula neredeyse tek aday olarak giren Ahmet Ağaoğlu, başkan seçilince ilk işi acı reçeteyi taraftarın önüne koymak olmuştu. Yeniden yapılanma ve küçülmenin ilk ayağı küme düşmesi kesinleşen Karabükspor'un stajyer kabul edilebilecek genç hocası Ünal Karaman'ı takımın başına getirmek olmuştu.

Takımın içindeki yabani otların temizlenmesi, Sosa gibi bir maestronun liderliğinde gençler ve isabetli transfer politikası ile kısa sürede fırtına toparlanmış ve kısmi başarıda yakalanmıştı. Stajyer hoca rüştünü ispatlamış, takım yediden yetmişe taraftarın beğendiği bir top oynamaya da başlamıştı. Ta ki o tatsız vaka yaşanana kadar.  Ceviz kabuğunu doldurmayacak sebepten hoca ile Başkan arasında yaşanan ağız dalaşı hoca ile yolların ayrılmasına neden olmuştu. Ünal hocanın gönderilmesini müteakip önce Hüseyin hoca sonra da Newton hoca gibi stajyer sayılabilecek iki hocanın daha denenmesine rağmen bir Ünal Karaman başarısı yakalanamamıştı.

Stajyer hoca politikası tutmayıp rafa kalkınca, biraz da mecburiyet nedeniyle tecrübeli hoca dönemine geçildi diyebiliriz. İşte bu maç; Artık tecrübeli hoca sınıfına geçen Ünal Karaman'ın Göztepe'si ile aradaki stajyer hocaları saymazsak halefi Abdullah Avcı'yı aynı sahnede buluşturdu.

Kadrolar açıklandığında Trabzonspor’da stoper tandeminin önemli ismi Edgar dışında ideal onbirinden eksiğinin olmadığını gördük. Ünal Karaman'ın Galatasaray maçından kazandığı tecrübeden midir bilinmez gitgelli oyundan ziyade topu Trabzonspor'un kontrolüne bıraktığını, gol umudunu hızlı ataklara ve defans hatalarına bağladığını gördük. İlk denemeyi 29’da karavana gönderen Jahovic, ikinci denemesinde golü bulduğunda dakikalar 45’i gösteriyordu. Bu gol İlk yarının da skoru oldu ve Fırtına 1-0 mağlup soyunma odasının yolunu tuttu.

İlk yarının en önemli notu; Ünal hocanın keşfettiği ve Jahovic ile işlediği stoper arasına koşulara Abdullah hoca’nın da bizim gibi seyirci kalması.

İkinci yarı geride olmanın verdiği hezeyanla panik ataklar ve kontrolsüz hücum  girişimleri ile başladı. Taktik gereği midir bilinmez N'wakaeme'nin merkeze gelip top alma isteği Trabzonspor'dan ziyade Göztepe'nin işine yaradı. Her kaybettiği topta defansın zor anlar yaşamasına neden oldu. Yine buna benzer kaybedilen bir topta Berat zamanlama hatası ile rakibini yere düşürdü ve fırtına bir kişi eksik kaldı. Sahada eksilmek kaderin bir cilvesi miydi bilinmez ama Fırtına'nın eksik kadrosu tam kadrosundan daha iyi bir oyun ortaya koyduğunu belirtmeliyiz. Fırtına 11 oyuncuyla yapamadığını 10 oyuncuyla yaptı ve 88'te skora dengeyi getirdi. Golden sonra da oyunu kazanmaya dair ciddi efor sarf eden oyuncular ne yazık ki kazanmaya nail olamadı.

İkinci yarıya dair bir not düşmek gerekirse; Nwakaeme’nin yüksek top kaybı ve kötü oyunu diyebiliriz.

Ünal hocanın Trabzonspor’u iyi ezberlettiği, Abdullah hocanın oyuncu değişikliklerinin damga vurduğu bir maç geride kaldı diyebiliriz. Hatta Yusuf Sarı’nın deyimiyle 1 point 0 point’ten iyidir. Haftaya görüşmek üzere!