Geçtiğimiz günlerde TV’de Trabzonspor’la ilgili yaptığı yorumlarda saçmalayan, bunu yaparken de kendisini zor durumda bırakıp program sunucusunun tüm çabasına karşın durumu kurtaramayan Oğul Kaya Çilingiroğlu,Bordo-Mavili taraftarın tepkisini çekmişti.

Tabi Kaya Çilingiroğlu deyince bizim kuşağın aklına İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin efsane Hocası Trabzon Sürmeneli  baba Kaya Çilingiroğlu gelir.

Mesleki becerisinin dışında insani değerleri de tavan yapmış rahmetli ayrıca büyük bir hemşeri tutkunuydu.

Trabzon’dan yanına kim giderse gitsin, para, pul hesabı yapmadan derdine deva olur, gerekirse dönüş biletini bile alırdı.

Akçaabat Sebat Gençlikte oynuyoruz.

Ben sağaçık ,Sefer Uzun solaçık..

Sık sık lifimiz kopuyor..

İyileşiyoruz iki maç sonra yine atıyor..

Hocamız  İdmanocağı’nın efsane orta sahalarından rahmetli Necati Funda( Kara Necati) .

‘Ne olacak diyor, kendilerine bakmıyorlar ki!’

Oysa bakmayacak bir şey yok. Ben 19,Sefer 18 yaşında..

Tek lüksümüz özellikle kazandığımız maçlardan sonra Uzun Sokak’ta tur atmak, Konak Sineması’na gitmek..

Bir İstanbul deplasmanında yine aynı sıkıntıları yaşayınca  sanıyorum o sıralar Galatasaray’da forma giyen rahmetli Bülent Şahinkaya Abi’miz Sefer’le beni alıp Kaya Çilingiroğlu Hocamıza götürdü.

Durumu anlatıp ‘Hocam  bu gençlerin böyle bir sıkıntıları var’ dedi.

Adalelerimize baktı, dokundu, Bülentabimize sordu.

‘Bu gençler galiba çok süratli’

‘Öyledir hocam’ dedi rahmetli ‘ Mermi atsan yetişmez’

Ve Hocamız sordu: Antrenmanlardan sonra masaj oluyor musunuz?

Sefer’le birbirimize baktık, gülmemek için kendimizi zor tutup cevap verdik.

Ne masajı hocam. Sadece koşuyoruz. Bir perşembe günleri  çift kale oynuyoruz, diğer günler koş babam koş..

Ve teşhisi koydu rahmetli..

Dedi ki ‘ Adalenin boyu kısa, aşırı yüklemeden dolayı da çok da sert. Çabuk ve süratli oldukları için kaslar bu çabukluğa ve sürate uyum sağlayacak esnekliği gösteremiyor atıyor’

Ne yapacağız?

Bir hafta idmana çıkmayacaksınız, sonra düz koşulara başlayın. Koşularda da fazla zorlamayın. Zaten çok gençsiniz hiç antrenman yapmasanız da oynarsınız..

Antrenmanlardan sonra  mümkünse evde birine masaj  yaptırın ya da kemdi kendinize yapın..

Hocam dedim, antrenörümüz bize inanmaz, bu söylediklerinizi bir  kağıda yazsanız da gidince ona göstersek’

Yazdı rahmetli ve altına da  Prof.Dr. Kaya Çilingiroğlu diye imzasını attı.

Trabzon’a geldik, Avni Aker’e gittik, takım antrenmanı bitirmiş sahadan çıkıyor.

Necati Hocamız bizi görünce sordu.

“Neredesiniz, niye antrenmana gelmediniz?

‘Bize bir hafta antrenman yasak’ dedim,  ‘O da nereden çıktı, kim söyledi onu? ’dedi.

Profesör Doktor Kaya Çilingiroğlu deyip kağıdı uzattım..

Okudu ve ‘O da ne anlar deyip yırttı.  “Soyunun gelin bekliyorum’ dedi.

Takım giyinip gitmiş.

Sahada bir ben, bir Sefer.

Tam bir komando eğitimi..

Bir korner bayrağından diğer kalenin çaprazındaki bayrağa  kadar depar bile attık.

Sahanın içinde maraton tribününün önünde bir topun üzerine oturmuş  tellere yaslanmış vaziyette bizi seyreden Ahmet Armutçu (Doncu Ahmet) Hocamız yeter ya diyor..

‘Öldürdün çocukları’

O ana kadar bir şey olmadı.

Sıra yan topa geldi.

Ben ortalayacağım Sefer vole  vuracak, o ortalayacak ben vuracağım.

Bir orta yaptım, pat lif attı orada yattık..

Sefer bir vole attı  pat, o da  karşıda yattı.

Necati Hocamız, Ahmet Hoca’ya dönüp söylendi.

‘Ne olacak,  kendilerine bakmıyorlar ki!

ONLAR, ÇOK ŞANSSIZ BİR KUŞAKTI

Tabi bunları derken kimseyi eleştirmek gibi bir düşüncemiz asla olamaz.

Çünkü futbolculuktan gelme bu fedakar ve vefalı insanlar, antrenör kuşağının en şanssız kişileridir.

Nasıl olmasınlar ki; Kurs yok, internet yok, bilgisayar yok,   bilgi alabilecekleri bir kaynak yok,  olsa da bilgiye ulaşım imkanları yok..

Kendi hocalarından gördüklerini, bildiklerini uygulayarak el yordamıyla bir şeyler yapmaya çalıştılar.

Yaşayanların ellerinden öpüyor, aramızdan ayrılanlara rahmet diliyorum.

Hepsinin de gönlümüzde ayrı bir yeri vardır.

Rahmetleri bol, mekanları cennet olsun..

TRABZONSPOR AŞKI BAMBAŞKA..

Dünya’daki en ünlü şehir takımı kuşkusuz Trabzonspor’dur.

Bir de İtalyanların Napoli’si vardır ama  O, Trabzonspor’a yaklaşamaz bile.

Çünkü  O’nun borusu Napoli şehrinde öter, Trabzonspor’un ise Türkiye’nin hatta Dünya’nın her yerinde..

Ve de Trabzonspor’a gönül vermek için Trabzonlu olmaya da gerek yoktur.

Çünkü  o kurulduğundan beri hep  haktan ,adaletten yana durmuş, tüm engellemelere karşın ezilenlerin  zafer  bayrağını  göndere bayrak çeken kahraman, futbolumuzun başarıya ulaşmış  Spartaküs’ü olmuştur.

Alın işte çokça örnekten biri;

İstanbul Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli Ordulu polis memuru kardeşimizin 12 gün önce doğmuş ikiz yavruları.

İki minik Fırtına..

Allah, analı babalı büyütsün, nazarlardan saklasın.

Maşallah!.

DERS ZİLİ SORUNLU ÇALDI!

Okullar açıldı, eğitim başladı!

Trabzon Kanuni Anadolu Lisesi önünden bir görüntü.

Öğrenciler çift yönlü ateş ölçtürme kuyruğunda.

Kuyruğun bir ucu neredeyse meydanda, diğeri sahilde

İlk ders zili saat 08’de çaldı ama öğrencilerin yüzde 80’ni ilk derse giremedi.

Çünkü; Tek bir ateş ölçme görevlisi var.

Ucunda eğitim de olsa, her sabah bu sıkıntı çekilmez ya…

Biran önce çaresine bakılmalı..

Çocuklar ateş ölçümüne sıra gelmeden  yağmur altında  kuyrukta beklerken hastalanacaklar!..