Yaz boz tahtasına dönen PCR genelgesi sonrası, on altı saat yolculuk yapacağınız otobüse ya da trene pcr testi yaptırmadan binebiliyorsunuz.

Çünkü otobüste hastalık bulaşmıyor! Ama bir saat uçuş yapacağınız, üstelik dünyanın en iyi havalandırma sistemi bulunan uçaklarına testsiz binemiyorsunuz. Çünkü otobüste bulaşmayan virus uçakta bulaşabiliyor. Neye istinaden bu belirleniyor? Diye sorun, kimseden cevap yok! Çünkü kimsenin sizden daha çok bilgisi yok! Hoş bunu sorgulayan insan sayısı o kadar az ki...

Restoranda, kalabalık, yan yana diz dize oturup yemek yiyince bulaş yok ama o restoranın önünden yaya geçerseniz bulaş var. Kısacası; abuk sabuk, hiçbir mantığı olmayan uygulamalar!!! Çevirin kafanızı hijyenin sıfır noktasında olduğu Hindistan’a, Bangladeş’e bakın... Normal şartlarda halkı sokakta yaşayan bu ülkelerde coviden hayatta tek bir insan kalmaması gerekirken, bizim Allahın dağ başında ki kuş uçmaz kervan geçmez köylerimizin karantinalara alınması sizce de garip değil mi?

Bana göre garip de, sizi bilemem...

Ben çocukken, en çok kapıdan ayakkabıları çalardı hırsızlar.

Şimdi röğar kapağını çalanı mı ararsınız, elektrik kablolarını çalan mı, yoksa sahipli köpek çalan mı?

Ne ararsanız var memlekette.

İşin tuhafı, çalıyorlar yakalanıyorlar ama akşama serbestler!

Hadi hırsızlık gibi adi bir suç karşısında serbest bırakılıyorlar diyelim ama ciddi suçlar karşısında da uygulama aynı.

Mesela 4 magandanın hamile haline aldırmaksızın darp ettiği hemşireyi dövenlerin akşama serbest kalması gibi...

Sizin malınıza, canınıza kast olduğunda istediğini yapabiliyorlar.

Ama söz konusu siz olduğunuzda durum çok başka hal olabiliyor.

Tıpkı yatak odanızda yakaladığınız hırsızın peşine düştüğünüzde hırsızı yaraladığınızda suçlu bulunmanız gibi... Hırsız beni yaralarsa hırsız serbest, ama ben hırsızı yaralarsam suçluyum!

Dedim ya, baştan sona garip işler...

Kevgire dönen sınırlardan gelen gelene! Kar, kış demeden akın akın geliyorlar. Kamyon kamyon geliyorlar.

Eline merdiveni alan geliyor.

Bu gelmeler yüzünden şehirde kiralık ev kalmadı! Olan evlerin fiyatları ise anca dört kişi çalışırsa ödenecek cinsten!

Bizim fırsatçı ev sahipleri de az değil ama!

Yüzde elli zam yapacaksın deyip, yapmayana “ çok evimden “ ültimatomları gelen şikayetler arasında. Kiralık ev bulamayacağı için ev sahiplerinin isteklerini boyun eğmek zorunda kalan kiracılar ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar!

Çıkıp gitseniz nereye gideceksiniz?

Ev yok!

Resmen kendi ülkemizde biz mülteci durumuna düşmüş durumdayız.

Bakalım bu iş ne zaman bir düzene girecek?

Umarım...