Şuraya siyasetin hallerine bakın.
Hollanda üzerimize mi geliyor,
Anlıyoruz ki,
Hollanda'da  seçimler yaklaşıyor.
Almanya ile limoni miyiz.
Normaldir biz seçimlere gidiyoruz.
İsrail Başbakanı Netenyau  Türkiye alehtarlığı mı yapıyor,
Yapar,
Çünkü ülkesinde hakkında önemli yolsuzluk iddiaları var.
Şu haliyle bile bakarsak,
Siyaset keskin bıçak.
Siyaset entrika.
Fitne/fücur ...
*
Öyle ya,
Siyaset,
Koltukta kalabilmek için,
Gelip oturabilmek için yapılan nifak eylemidir.
Bozgunculuktur.
Toplumları kamplaştırmak,
Tehlikeli gelişmelere zemin hazırlamaktır.
E, Kuran ifadesiyle
"Vay onların haline."
 
METİN ŞAHİN DİYOR Kİ,
 
Sosyal Medyadan arkadaşım  Metin Şahin,
Yunanlı Rumların oynadığı ve benim de sayfamda paylaştığım bir  horon gösterisiyle ile ilgili görüşlerini önemli bularak sizlere aktarıyorum.
Metin Şahin,
"Sizin gibi entelektüel birisinin
Pontusçuluğun ne olduğunu benden daha iyi bildiğini sanıyorum.
Ancak Yunanistan’ın,
günümüzde “Pontus Soykırımı”
iddialarını çeşitli etkinlikler ve  anma törenleri düzenlenerek meseleyi sürekli gündemde tutmaya çalıştığı da unutulmamalıdır.
Bu kapsamda
Yunanistan Parlamentosu’nun, 
Rumların 'soykırım günü' olarak seçtiği tarih de çok ilginç:
19 Mayıs!..
Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıktığı ve Millî Mücadele'nin ateşlendiği tarih...
2004 Olimpiyat Oyunları’nın açılış törenlerinde Yunan halk oyunları ekipleri kemençe eşliğinde horon oynamışlardır.
Amaç, kemençeyi kendi çalgıları olarak göstermek…
 23 Mayıs 2005’te Eurovision Şarkı Yarışması’nda,
Yunan yarışma ekibi,
Şarkısını kemençe ve horan ile süslemiş,
Kemençenin kendi çalgıları olduğunu bütün dünyaya dolaylı olarak ilan etmişlerdir.
Yarışmada birinci seçildikten sonra kemençe eşliğinde horan oynamışlardır.
Türkiye adına yarışmaya katılan ekip de, dostluğu geliştirme adına,
Yunan ekibine eşlik ederek,
Kemençenin
Yunan çalgısı olduğuna dair bir tür dolaylı onay vermişlerdir.
Keşke sizin dediğiniz gibi
"Toplumlar arası kültürel etkilenişimler" olarak olaya bakılabilse…
Ya da "Hep Pontus olsa ne yazar…"
Selamlar."
Verdiğiniz katkı için,
Teşekkürler Metin Şahin.
 
SENİ ALKIŞLIYORUM HASAN FEHMİ HIZAL
 
Hasan Fehmi Hızal Trabzon'umuzun gururu.
Ta lise yıllarından tanırım.
O yıllarda,
Çizimleri,
Desen çalışmaları yaşına oranla muhteşemdi.
Görülüyor ki,
Zamanı boşa harcamamış.
Heykel sanatına yönelmiş.
Türkiye'de ve dünya'da pek çok ünlü,
Siyaset,
Bilim/sanat insanlarının heykellerini yaptı.
Çok sayıda seriler açtı.
Eserleriyle büyük ilgi gördü ve Trabzon'umuzun yüz akı oldu.
 
Hasan Fehmi Hızal,
Heykel çalışmalarının merkezine Türkiye'nin ve dünyanın en önemli karikatür üstatlarından,
Merhum Turhan Selçuk'u koymuştur.
Abdülcambaz onun eserlerinde adeta olmazsa olmazıdır.
Evet,
Merhum Semih Balcıoğlu üstadımız da,
Üç boyutlu karikatürü ilk denemişlerden olsa da,
Hasan Fehmi Hızal,
Bu tarzı sanatlaştırarak erişilmesi zor bir başarıya taşımıştır.
 
İstanbul'da son sergi açılışında yaptığı konuşmanın bir bölümünde Hızal,
" Buradaki işlere ,
Heykel sergisi diyoruz ama,
Heykeller ve panoramik çalışmalar olmak üzere iki bölümden oluşuyor.
Panoramik çalışmalarımız da Turhan Selçuk için bir ilktir.
İlkinin içeriği şöyle:
Turhan Selçuk’un değişik maksatlarla,
Değişik zamanlarda yaptığı çizimleri karikatürist Bülent Sümer dostumla kolaj tekniğiyle yan yana getirerek bu çizimlerden yeni bir hikaye oluşturduk.
Hikâye:
Osmanlı öncesi dönem,
Osmanlı’nın son dönemi,
İstanbul’un işgal yılları, sonrasında İttihat ve Terakki,
Anadolu’ya geçiş ve Kuvâyi Milliye’nin başlamasını ifade ediyor.
Bildiğim kadarıyla bir karikatür sanatçısının eserlerinden oluşturulmuş bu şekilde yeni bir hikâye yok.
Dolayısıyla bu bir ilki ifade ediyor.
Diğer panoramik çalışmamız bir anlamda Turhan Selçuk’un fasiküllerinin,
fasiküllerdeki maceraların kahramanlarının tanıtımıdır."
Şeklinde çalışmalarını özetlemiştir.
Sergiye,
Kültür/sanat dünyasının önemli şahsiyetlerinin ilgi göstermesi,
Kendisini,
Sanata verdiği büyük katkılardan ötürü bir kez daha kutluyorum.
Tebrikler dost,
Teşekkürler Üstat!
 
ŞİİR VARSA
 
Şiir varsa mana vardır.
Duygu vardır.
Duygu varsa duyulur,
Nice acılar,
Feryatlar,
Sancılar gönüllerde...
*
Şiir varsa,
Ferhat  vardır.
Şirin vardır.
Aslı ve Kerem vardır.
Yusuf vardır.
Yunus vardır şiir varsa.
*
Şiir varsa insan vardır çünkü.
*
Evet,
Şiir vardı Salı günü Ortahisar'da.
Şairler vardı birbirinden yürekli...
*
"Şehrazat" dedi İbrahim Hakkı Gündoğdu.
"Gök girsin Kızıl çıksın" dedi Talat Ülker.
"Yaralıyım" dedi Sabahattin Şentürk.
Ve "Sen yoktun" dedim ben.
"
Yani o gece,
Şiir dedik hep beraber.
Maddesiz.
Çıkarsız ve umarsız solukladık zamanı...
Teşekkürler tüm şairler.
Teşekkürler Saruhan.
Ve dostlar teşekkürler...
 
FIKRA
 
Temel göz doktoruna gider.
Okuma gözlüğü ister.
Doktor bütün gözlükleri Temel'de denediği halde
hala yazıyı okuyamadığını anlar ve sorar;
-Beyefendi sizin okuman yazman var mı,
Emin misin?
Temel:
-Yoktur,
 Ama olmasi şart mi dur?
 
PARAMPARÇA
 
Muhammed Mustafa,
Sudan’ın,
Türkiye,
İran ve Katar’la ilişkileri kesmesi karşılığında,
Adını vermek istemediği bir ülkenin,
Kendilerine yardım teklif ettiğini açıkladı.
*
Ekmek ve yakıt zamlarının protesto edildiği Sudan’ın,
İçinde bulunduğu iktisadi krizin aşılması karşılığında,
Sudan’dan,
İçinde Türkiye'nin de adı geçen ülkelerle ilişiğini kesmesinin talep edilmektedir.
Talebi yapan bu ülke muhtemeldir ki,
Suudi Arabistan'dır.
*
Bu suudi Arabistan,
Korku belası,
İsrailci ve Amerikancıdır.
Şantajcıdır.
Teröristtir.
*
Halkı mütevazi,
Hatta kör/sağır ve dilsizdir.
Yöneticileri,
Zevk-ü sefalar alemindedir.
*
Ne çok günahlar biriktirdin,
Ey Suudi !
Gün gelecek bu bedelleri fena ödeyecek,
Çok çileler çekeceksin.
Ve de yakındır zamanı.
*
Evet,
İsrail'e dost olmuşun.
Türkiye'ye düşman.
Canın çok yandığında,
İşte o zaman,
Olursun pişman.