2002 yılında bir yıl önce yeni kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi’ni tek başına iktidara taşıyan en önemli faktör yeni bir siyasi rüzgârın ortaya çıkması ve bu rüzgârı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasına almasıydı.
30 yıldır bu memlekette gazetecilik yapıyorum.
Eski SSK ve Numune hastanelerindeki doktor kuyruklarının Avni Aker Stadına kadar uzadığını çok iyi bilirim.
Günlerce sıra bekleyen hastalara tanıklık ettim
Oradaki ilaç kuyruklarının Ayasofya Müzesi’ne kadar uzadığını da bilirim.
O kuyruklardaki kavgalara şahit olup fotoğraflayan biriyim de.
Yani AK Parti’den önceki ve sonraki dönemi çok iyi kıyaslayabilen biriyim
Bizim kuşak çok iyi bilir.
Bizim kuşak diyorum çünkü 2000 yılından sonra doğanlar ne o durumları bilir, ne 28 Şubat sürecini bilir ne de daha geçmişi.
20 yaşındaki gençler bilmez, bilmiyor
Ama bugün yönetimlerde onlara da söz hakkı verildi.
AK Parti siz de bu ülkenin birer neferisiniz ve sizin de söz hakkınız var diyerek sandığa gidip oy kullanma hakkını verdi.
Seçme ve seçilme hakkını çok erkene aldı. 
 
Fotoğraftaki görüntüyü onlar asla hatırlayamaz.
Özellikle Kunduracılar Caddesi’nde çok görmüştük aynı zamanda bu tabela kirliliğini.
Sabah Devlet Hastanesine gidenin akşam saat 16.00’dan sonra doktorların özel muayenehaneye uğramaması durumunda iyileşemezdi, tedavi olamazdı.
 
AK Parti İktidarından önce şehir hastaneleri buralardı anlayacağınız.
Peki, 2002 yılından sonra ne değişti.
O tabelalar indi.
Hastanelerdeki o kuyruklar eridi,
Eczane önündeki o kavgalar bitti 
Bırakın hastanenin doktora gitmesini artık ona doktor seçme hakkı verildi.
SSK ve Devlet Hastanelerinin statüsü birleştirildi.
Hasta Hakları Kurulları oluşturuldu.
Vatandaş istediği hastanede, istediği doktora gidebiliyor, istediği eczaneden de ilacını rahatlıkla alabiliyor.
O kuyruklara girmiyor.
Artık, kimse kuyruklarda kalp krizinden ölmüyor
Doktora ya hastanede görev yapacaksın ya da özel muayenehanende dendi.
Şart koşuldu.
Hekimler bir süre direndi, eylemler yaptı.
Grevlere gidildi.

Acil hizmet dışında günlerce hastanelerde hasta hizmeti vermediler.
Sonunda kazanan devlet yani vatandaş oldu.
Devletin bu kararlılığı ve hekimlerin ümüğü daha da sıkılınca özel muayenehane devri kapandı.
Hekimler sabah 09.00 da hastanedeki polikliniğinde oldu saat 17.00 olmadan da hastaneyi terk edemedi.
Elbette iktidarın bu kararlılığına etkili olan vatandaşın desteği olmuştur. Sandığa gidip oyunu iktidar partisine atmış destek vermiştir.
Sonrasında evde hasta hizmeti verilmeye başlandı.
Ambulanslar vızır vızır işlemeye başladı.
Anne babaya bakana ücret verildi, yatalak hastanın bez parasını devlet ödedi.
Sağlıkta reformlar yaşandı,
Çağ kapanıp, yeni bir çağ açıldı.

Dönemin Sağlık Bakanı Müsteşarı Prof. Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, sonrasında Nihat Tosun, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve tabi ki işin başındaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı tutumu ve halktan aldığı destekle bugün sağlıkta altın çağı yaşıyoruz.
Herkes her istediği hastaneye, her istediği doktora gidebiliyor.
Her eczaneden ilacını alabiliyor
Senetle rehin devri kapanmıştır.
Nerden nereye
İşte eski şehir hastaneleri ile bugünkü şehir hastaneleri.
Türkiye’de hemen hemen her ilde devasa şehir hastaneleri açılıyor. Bir tanesi de Trabzon’da kuruluyor. İhalesi de yapıldı. Yakında inşaatına başlanıyor.
Katkı sağlayan herkesten Allah razı olsun.
AK Parti 18 yıldır tek başına iktidarda kalabildiyse, sağlık alanında yapılan bu reformların etkisi en büyük olanıdır.
Fotoğrafa bakın ve hatırlayın.
2000 yılı öncesi şehir hastaneleri ile bugünkü şehir hastaneleri
Farkı görün.