Bebeği çocuğu kucağında,
Çaresiz çırpınışlar yaşayan kadının kutsal mertebesidir,
Anne.
***
An be an,
Saat saat
Gün be gün çocuğunu düşünen.
Emziren,
Yediren,
İçiren,
Kadının makamıdır,
Anne.
***
Anne.
Yavrularının çamaşırını,
Yıkayan,
Koklayan.
Hatıralarını,
kirli patiklerini ölene tek saklayan,
Kadının adıdır,
Anne.
***
Sonra yine o,
Onu unutan vefasız  evladını,
Düşünen,
Merak eden,
Çıkarsız/umarsız seven,
Gözyaşlarını gizleyen,
Rahatsız etmeden,
Kıyıdan/kenardan izleyen,
Bakmalara kıyamayan.
Nazar duaları okuyan,
Kem gözlerden kollayan,
Kadının şanıdır,
Anne.
***
Ki o,
Kaşık düşmanıdır ayrıca.
***
Ki o eksik etektir.
***
Ki o, saçı uzun aklı kısadır.
***
Ki o, buyruklar doğrultusunda,
Sırtında sopa,
Karnında sıpa eksik edilmeyendir.
***
Ki o,
Dizlerini dövmekten korkanların sürekli,
Dövdükleri kızlardandır.
***
Ki o,
Evlattan sayılmayan,
Mal mülk bile verilmeyen,
El kızı,
El kiri sayılanlardandır.
***
İşte ondandır,
O kıldan ince,
Kılıçtan keskin ve  dikenli yollardan yalınayak geçip,
Anne'lik vasfına eren kutlu insanlardır Anneler...
***
Sizin,
Hepinizin.
Her dilden,
Her renkten,
Her dinden...
Tümünüzün,
Anneler gününüzü kutluyorum...
 
YENİ OLUŞUMCULAR
 
Geçmişte Ak Partide çok önemli görevler ifa etmiş,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yapmış Bülent Arınç konuştu...
Hem de çok etkili konuştu.
Cesur ve dobra konuştu.
Bir bilge gibi konuştu.
"Ey oğul!"
Der gibi konuştu...
*
Mesela,
"Ekrem İmamoğlu'nu biz popüler yaptık.
Bahçeli bizim oyumuzu yüzde 35'lere düşürdü.
Gül ve Davutoğlu ile görüşüyorum.
Yumuşak dil kullanmalarını önerdim.
Toparlamak yine bizlere düşüyor...
Cumhurbaşkanı bu milletin birliğini temsil ediyor.
Onun için ona illet,
Buna zillet demeyecek..."
Dememeli şeklinde,
Alışa geldiğimiz çıkışlarının çok daha ötesinde,
Nasihat gibi,
Dosta tavsiyeler gibi açıklamalar yaptı.
*
Benzer tutum ve yaklaşımları Abdullah Gül ve Davutoğlu'nda da görmekteyiz.
Ama dedim ya,
En net ve açık tavrı söylemleriyle Arınç gösterdi.
Görülen o ki,
Ak parti doğuma hazırlanıyor...
 
OKUMUYORUZ!
 
Evet Allah'ın bize ilk ayeti,
"Oku" olmasına rağmen,
Okumuyoruz.
Duyduklarımızla yetiniyoruz.
***
Hatta yetinmekle yapmayıp,
Okumaya ilgi göstermeyen bizler,
Bu duyduklarımızı,
Doğruluğuna yanlışlığına bakmaksızın,
Onları cihetlerine ayırıyor ve anında sevk ediyoruz.
Yani dedikodu yapıyoruz...
***
Böylece etrafta,
Yalan,
İftira,
Gıybet,
Öfke,
Kin,
Nefret...
Almış başını gidiyor.
***
Yine benim dinim İslam der ki:
Güzel konuşmak sünnettir.
Bunu her Müslüman bilir.
Hatta bu her dinde de böyledir.
Ama biz Müslümanların ağızlarından adeta ateş çıkıyor...
Tatlı dilin büyüsünü unuttuk;
Habipe şeytanın değirmenine su taşıyoruz...
***
Oysa,
Sevgi, sevgiyi;
Öfke, öfkeyi;
Küfür, küfrü
Yani şiddet şiddeti doğurur...
***
Sık sık dinlemeye maruz kaldığımız,
Bu siyasilerimizin öfkeli gazına gelmeyelim.
Onlar alır oyları,
Sonra vur dizine kolları...
***
"Selamlaşın" diyor peygamberim.
Ama selamlaşmıyoruz.
Oysa selam,
Kulun, kuldaki kredisidir.
***
Evet,
Dinimiz:,
"Selamlaşanız ki, birbirinizi sevesiniz"
Derken,
Biz buna da itibar etmiyor,
Adeta bir birinizi  düşman bellemiş gibi,
Gözünü oyacakmış gibi,
Birbirinize haşince bakmaktayız...
Bu durumda da sürekli gergin ve acayip asabiyiz...
 
ADAM GİBİ ADAM NURETTİN GEMİCİ
 
Sigortacı.
Aslen Trabzonlu.
Kocaeli'nde yaşıyor.
Ülkesini,
Vatanını,
Milletini,
 Seven kendi halinde bir has insan.
Ama o bununla da yetinmeyip,
Gazetemizde,
Özellikle bu sayfamda mağduriyetiyle haber olmuş insanlarımıza önemli yardımlar yapıyor...

Yani o,
Bu memleketin,
Fakirlerini de,
Muhtaç insanlarını da seven asil bir yürek sahibi.
***
Üstelik bunları yaparken de,
"Ne olur benden bahsetmeyin" dese de,
Biz teşvik edici olması hasebiyle,
Gönlümüzde olduğu gibi buradan da;
Takdir edelim diye düşündüm.
***
Dedim ya,
Adam gibi adamsın,
Nurettin Gemici.
İyi ki varsın!
 
FIKRA
 
Temel bir gün bir Alman,
Fransız ve Rus'la birlikte bir otele kalmaya gitmiş.
Otelde tek bir oda varmış.
Onda da bir çok karınca olduğundan kimse orda kalamazmış.
Bizim kafadarlar "biz kalırız" demişler.
Birinci gün Alman kalmış ve ancak iki saat durabilmiş.
Fransız onun kadar da dayanamamış.
Bunun üzerine Rus kalmaktan vazgeçmiş.
Temel o gece odada kalmış ve odadan sabah geç saatte çıkmış.
Herkes çok şaşırmış ve sormuş:
- "Nasıl bu kadar kaldın.
Temel de:
- "Karıncanın tekini öldürdüm diğerleri cenazeye gitti" demiş.