Mayıs ayı içindeki  son üç yazımda KTÜ ile ilgili beni endişeye düşüren bazı durumları bu köşeden dile getirmeye çalıştım.

KTÜ konusunda oldukça hassasım.

Güzel ve doğru olan şeyleri öveceğiz(geçen haftaki yazım gibi) kötü ve yanlış olanları da elbet cesursa kaleme alacağız.

Bu bir lütuf değil olması gereken şey.

Tam bu yazıların ardından bir skandal bir uygulama patlak verdi.

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler ya tam bunların üzerine KTÜ idaresi hem yerel hem de ulusal medya da çok eleştiri alan öğretim görevlisi ilanı ile gündeme oturdu.

 Maalesef bu durum daha önce KTÜ ile ilgili bahsettiğim konuları ve endişelerimi teyit eder nitelikte.

Gündeme oturan bu olaya kısaca bir göz atarsak, KTÜ rektörlüğünce Trabzon MYO ve Teknoloji transfer merkezlerine yapılması planlanan atamaların, fakültelerden farklı olarak dekan önerilerinden ziyade direkt rektör bilgisinde yürütülen hedef atamalar olduğu bilinir.

 Bu iki birim için geçen hafta yapılan ilanda iki şey dikkati çekmektedir. Birincisi, ilanda atama usul ve esaslara aykırı isteklerin olması, ikincisi ise ilanda istenilen kriterlerin direkt birilerini tarif etmesidir.

Örneğin, şehir planlamaya orman fakültesi mezuniyeti aramak, İngilizce öğretmen okulu mezunu olsun ama İngilizce seviyesi 50 olsun, ders vermeyecek ama 4 yıl üniversite tecrübesi olsun gibi tutarsız ama hedefli kriterleri bunlar arasında sayabiliriz.

 KTÜ personel dairesi bu hataları yapmayacak kadar tecrübeli memurlardan oluşmaktadır.

Bu şekilde ilan metninin sıkıntı çıkarabileceği de ilgili personel dairesi tarafından rektöre muhakkak iletilmiştir. Anlaşılan odur ki, verilen ilan metninin bu şekilde olma emiri direkt rektör tarafından verilmiş ve imzalanmış olmalı.

Peki soru şu, Karadeniz Teknik Üniversitesini  bir çok anlamda zor durumda bırakacak, prestij kaybettirecek ve de bunun sorumluluğunun rektöre çıkartılacağı aşikar olan bu durum nasıl yaşandı?

Rektöre bu imzayı attıran acemiliği değil se neydi?

 Tüm bunlara rağmen eğer bu imzayı attıracak böyle bir güç varsa bugün bu evraka imzayı atan yarın hangi evraklara kimlerin baskısı sonucu imza atar soruları bizi ve vatandaşlarımızı tabi ki endişeye sevk edecektir.

Devlet adına hangi makamda size görev tebliğ edilmişse, birinci göreviniz makamın onur ve şerefini devlet protokolleri çerçevesinde korumaktır.

Size yapılacak ricalar kimden gelirse gelsin eğer uygun değilse işleme alınmamalıdır.

Hele rektörlük gibi akademik liyakat ve adalete dayalı atamalarda makamların diyeti olmamalı, olamaz.

Eğer oluyorsa bilinmeli ki bu işlem adalet ve liyakatten uzak, eğitim ve araştırmalara zarar verebilecek ve asla devletin ve kurumun yararını taşımayacaktır.

İlanın iptal edilmesi YÖK nezdinde uyarıyla veya dış tepkilere bağlı olabilir, ama bu iptal aynı zamanda durumun rektör tarafından teyididir.

Sonuç, eğer şeyhi müritler uçurmuşsa, şeyh etrafındaki müritleri yeniden gözden geçirilmeli, adaletli ve liyakatli idarecileri yönetime getirilmeli, yok eğer şeyh uçmaya hazırsa vay canımız, gözbebeğimiz KTÜ’nün haline…

Sayın KTÜ rektörü iyi niyetli bir anlayış ortaya koymakta birileri ise bu niyete helal getirmekte.

Kaş yaparken göz çıkaranlar yüzünden emekler-gayretler-çabalar boşa gitmemeli benim acizane uyarım ve önerim bu şekilde.