Bugün benim için buruk bir gün.

Aslında son zamanlarda yaşananlar yüzünden hep yüzümüzün asık, başımızın dolu, nerede ise nefes alamaz olduğumuz günlerdir.

Kimisi dertten, sıkıntıdan

Kimisi ekonomik nedenlerden

Kimi hastalıktan

Kimi de geçmişe duyduğu özlemdem.

Anneye, babaya, kardeşe olan özlemden.

Benim için de öyle bir gün işte.

Her gün sorunlarla haşir neşir olduğumuz, dövizin tepetaklak attığı günlerde kara kara düşünsek doların, euronun, enflasyon gibi sürekli tırmanışta olan ve şampiyonluğa koşan Trabzonspor’muzla da moral buluyoruz.

Ama bugün ben sadece babasına özlem duyanlarla birlikte olmak istedim.

Aslında kız çocukları babaya daha düşkündür fakat erkek çocuklarının da arkasındaki dağdır o baba.

Bugün babamın bugün rahmet-i rahmana kavuşmasının 4. yıldönümü.

Ne zaman dört yıl geçti inanın farkında bile değilim.

Babası olsun ya da olmasın her insanın babası onun için gerçekten çok özeldir.

Her zaman onun hayatımızdaki ağırlığı başkadır.

Onunla ne kadar anımız olursa olsun ya da belki de hiç anımız olmasa da hep az gelir bize, daha çok anı biriktirmek daha fazla gülmek daha fazla hayatı paylaşmak isteriz onunla.

Babaya özlem aslında her yaşta aynıdır.

Çocukluktan işler işimize baba sevgisi

Ve ömrümüzün sonuna kadar içimizde bir yerlerde hep yaşamaya devam eder…

Doyulmuyor ona işte

Annenizi kaybedince yüreğinizin bir parçasını, kardeşinizi kaybedince de ciğerinizin bir yarısından olursunuz.

Ama baba gidince sanki ortalıkta yapayalnız, çıplak gibi hissediyor insan kendini.

Baba bir başkadır.

Baba bir aşktır.

Baba bir şiirdir, bir mektuptur.

Ona mektup yazmak, şiire, mısralara dökmek aslında bizim en iyi bir reçetemizdir.

Alın elinize kağıt kalemi yazın ona iki satırlık birkaç cümle. Ona olan sevginizi ve onu ne kadar çok özlediğinizi yazın.

Duyar, hisseder o

Kabri başına gidin mezar taşına sarılıp koklayın, onu özlediğinizi fısıldayın

Duyar o sizi, duyar

Her ne kadar babalar katı yürekli gibi görünse de aslında baba yüreği bir başkadır.

O yürek var ya o yürek…. Ahhhh bi onu anlayabilsek.

Bende bir babayım, bilirim babalığın nasıl bir duygu olduğunu. Benim çocuklarımla ilgili hissettiklerimi.

O da hissetmiştir yıllarca aynı şeyleri.

Baba yüreği ana yüreği kadar sıcaktır, her şeyden önemlisi güvendir.

Ben dört yıldır gözlerine bakıp baba diyemediğim ama benim gibi çok insan var benim gibi aylarca baba diyemediğini

Duyar gibiyim onları gözlerinden göz yaşı damlarcasına.

Hele o kız çocukları yok mu o kız çocukları. Baba için onlar bir başkadır, bambaşkadır. Bir de ilk çocuğunuzun kız olduğunu düşününce daha da etkileniyor o baba.

Baba için kız evladı bir başkadır.

Hele de bir tane ise.

En çok sevdiğim tek kızım diye ona evrilmesi yok mu, yavrusuna kokusuna doyamadığı o kızına.

Kızım arayınca “Nasılsın en çok sevdiğim tek kızım” deyince “Eeee baba başka kızın mı var” cevabı bile içinizi ısıtıyor.

“Baba-kız aşkı bir başkadır. Benzemez hiçbir aşka.  

Evet, baba çocukları için çok özeldir.

Dört yıl oldu hiç konuşamadığım babamla.

Biliyorum kabrine gelince sesimin uğultusunu duyuyor her seferinde karşılıklı konuşamasak da bizi hep hissettiğini çok iyi biliyoruz baba.

En zor özlem, babaya duyulan özlemmiş meğer. Onun yokluğunu kapatmak imkânsızdan da öte bir şeydir. O gittikten sonra geriye öyle büyük bir boşluk bıraktı ki ne yapsak hiç kapanmıyor, hep yüreğimizin ortasında kocaman bir acı gibi kaldın.

Evet, özledim babam, seni çok özledim. Ne yazsam ne yapsam ifade edemiyorum hiçbir cümle ile seni… O kadar uzun zaman geçti ki seninle konuşmayalı, dertleşmeyeli… Sanki bambaşka bir dünyada sensizliğin boşluğunda gibiyiz. Biz seninle dost, biz seninle baba-oğul, biz seninle candan da öte olduk.

Seni çok özlediğimi bil aslan babam benim.

Dünyada olan bütün babalara Yüce Allan’tan uzun ve sağlıklı ömürler dilerken, bu dünyadan göç eden tüm babaların yerleri nur, mekanları cennet olsun inşallah.